21 Mart Pazartesi günü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi`nin merkez kampüsünde 140. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen 'Medresetü`l-Hattâtî n`den Akademi`ye Geleneksel Türk Sanatları 1915-2022' serlevhalı program özelinde hazırladığımız yazı dizimizin üçüncü bölümünün öznesinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi`nin Çini Tasarımı ve Onarımı Anasanat Dalı var.

`height=

Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü bünyesinde yer alan Çini Tasarımı ve Onarımı Anasanat Dalında, lisans, yüksek lisans ve sanatta yeterlik düzeyinde eğitim veriliyor. Anasanat Dalının eğitim kadrosu Doç. Dr. Timur Bilir, Dr. Öğretim Ü yesi Başak Çoraklı, Öğr. Gör. Nuray Dönmez Şenat ve Arş. Gör. Levent Kum`dan müteşekkil.

Yazımızda dünden bugüne çini sanatına kısa bir panorama arz ettikten sonra yakın dönem Türk çini sanatına hamle çapında hizmetleri sebkat eden Feyzullah Dayıgil, Kerim Silivrili ve Nezihe Bilgütay Derler`in kısa biyografilerini okuyucularımızın irfanına arz edeceğiz.

Dünden bugüne çini sanatı

Çini sanatının başlangıcı, yaklaşık 9 bin yıl öncesine, toprağın işlenmeye başlandığı en eski çağlara kadar dayanmaktadır. Anadolu`da ve Çatalhöyük`te bulunan çanak ve çömleklerden oluşan seramik örnekleri ilk çinicilik eserleri olarak kabul edilir. 

Çinicilik sanatı, her uygarlığın yaşam tarzı ve inanışlarına göre, teknik bilgi, deneyim ve becerileriyle gelişme ve farklılık göstermektedir. 

İlk Müslüman Türk Devleti olan Karahanlılar döneminde başlayan çini süsleme geleneği, Türk çini sanatının bin yıllık bir geçmişi olduğunu göstermektedir. 

Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları döneminde çini süsleme geleneği devam etmiş, hizmetinde bulundukları tüm merkezlerde pek çok cami, medrese, kervansaray, saray ve türbe inşa ederek bu eserleri çinilerle bezemişlerdir. 

Çini süsleme sanatı, çeşitli tekniklerle zenginleşerek mimarî ye bağlı kalmış, ihtişamını gölgede bırakmadan mimarî ye bezeme ve süsleme yoluyla farklı bir boyut kazandırmıştır. Anadolu Selçukluları döneminde büyük bir gelişme göstererek varlığını günümüze kadar sürdüren çini sanatı, her dönem bir önceki dönemin teknik üstünlüğünü devam ettirmiş ve yeni renklerin uygulanması ve tekniklerin geliştirilmesiyle kendini zenginleşmiştir. 

Anadolu Selçuklu çini sanatında en önemli yenilik, mozaik çinili mihraplardır. Mihraplar mor, lacivert ve firuze renkli çini karolar, geometrik ve bitkisel desenli kû fî yazılarla bezenmiştir. Çini mihraplara neredeyse tüm Selçuklu ibadethanelerinde rastlamak mümkündür. 

Anadolu Selçuklu Devleti`nin ardından çini geleneği Anadolu`da kurulan Beylikler aracılığıyla devam etmiş ve Osmanlı Devleti kurulduktan sonra çini süslemeciliğinde yeni bir dönem başlamıştır. İlk Osmanlı Dönemi olarak adlandırılan döneme ait çiniler İznik Yeşil Camii minaresinde, Bursa Yeşil Camii`nde ve türbesinde, Bursa Muradiye Camii`nde, Edirne Muradiye Camii`nde, İstanbul Mahmut Paşa Türbesi`nde, Çinili Köşk`te ve Edirne`de Şah Melek Paşa Camii`nde görülmektedir. 

16. yüzyıla gelindiğinde, Osmanlı`nın klasik devir adı verilen dönemiyle birlikte pek çok sanat dalında olduğu gibi çinide de zirve eserler verilmeye başlanmıştır. Özellikle Mimar Sinan`ın, eserlerinde çiniye yer vermesiyle birlikte bu sanat dalında yeni bir çığır açılmıştır. 

Süleymaniye Camii, Sokullu Mehmet Paşa Camii, Kasımpaşa Piyale Paşa Camii, Eminönü Rüstem Paşa Camii, Tophane KılıçAli Paşa Camii, Ü sküdar Atik Vâlide Camii ile Topkapı Sarayı Altınyol Panoları, III. Murat Kasrı, II. Selim ve III. Murat türbeleri, Kanuni`nin eşi Hürrem Sultan`ın türbesi, Osmanlı döneminin en seçme çinileriyle süslenmiş anıtsal yapılardan bazılarıdır.

`height=

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Çini Tasarımı Ve Onarımı Anasanat Dalı Başkanı Doç. Dr. Timur Bilir`in, üniversitesinin Sedad Hakkı Elden Oditoryumu`nda 21 Mart Pazartesi günü düzenlenen etkinlikte yaptığı sunumdan aldığımız çini sanatı üstatlarının kısa biyografilerine yer vererek yazımıza devam edelim.

Feyzullah Dayıgil

1910-1949 

`height=

Çini sanatında Feyzullah Dayıgil`in özellikle 20. yüzyılda unutulan İznik çinilerinin desen sistematiğini tekrar çözme konusunda ciddi emekleri bulunmaktadır. 

1910 yılında dünyaya gelen Dayıgil, tezyini sanatlara olan merakından dolayı Cağaloğlu`nda bulunan Şark Tezyini Sanatlar Okulu`na kaydını yaptırarak İsmail Hakkı Altunbezer, Hacı Nuri Korman ve Necmeddin Okyay`dan eğitim almış ve 1935`te mezun olmuştur. 1936`da atandığı Türk Tezyini Sanatlar Şubesi`nde Şark Çini Nakışları dersi verirken öğrencisi Rikkat Kunt ile İstanbul`daki çini bezeli cami ve türbelerde yaptığı incelemelerle 16. yüzyıldaki Türk tezyinatının temel kavramlarını yeniden ortaya çıkarmıştır.

Çiçek Derman, 2021 yılında yayınlanan 'Türk Tezyinatını Canlandıran Adam: Feyzullah Dayıgil' adlı biyografik çalışmasında sanatçının hayat hikâyesini ayrıntılı şekilde ele almıştır.

Kerim Silivrili

1921-2007 

`height=

Çini sanatında eğitimi sürdüren bir diğer önemli isim Kerim Silivrili`dir. 

1921 yılında İstanbul`da doğan Silivrili, 1941 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Türk Tezyini Sanatlar Şubesi`ne girerek İsmail Hakkı Altunbezer, Necmeddin Okyay, Halim Özyazıcı, Feyzullah Dayıgil ve Muhsin Demironat`tan dersler alarak 1945 yılında mezun olmuştur. 

Kerim Bey 1949 yılında aynı bölüme Türk Çini Desenleri öğretmeni olarak atanmıştır. 60`lı yıllarda talep görmediğinden kapanan Türk Tezyini Sanatlar Şubesi, 1976`da Akademi Başkanı Prof. Sadun Ersin döneminde görevlendirilen Prof. Kerim Silivrili tarafından Geleneksel Türk Sanatları Bölümü adı altında tekrar kurulmuş, Bölüm Başkanlığı`na Prof. Emin Barın atanmıştır. 

5 ana sanat dalından oluşan bölümde ana sanat dallarından biri de Çini Ana Sanat Dalı adı altında hizmet vermeye başlamıştır. 

1988 yılında emekli olan Silivrili, 2006 yılına kadar Türk Süsleme Desenleri, Türk Çini Desenleri ve tüm ana sanat dallarının lisansüstü danışmanlıklarını yürütmüştür.

Nezihe Bilgütay Derler

`height=

MSGSÜ Çini Ana Sanat Dalı için bir diğer önemli isim Nezihe Bilgütay Derler`dir. 

1926 yılında İstanbul`da doğan Nezihe Hanım, İstanbul Kız Lisesi`ni bitirdikten sonra Güzel Sanatlar Akademisi`ne girmiş, Muhsin Demironat`tan tezhip, Tahirzade Behzat`tan minyatür dersleri alarak 1957 yılında mezun olmuştur. 

1952-1960 yılları arasında harita ressamlığı yapan Nezihe Hanım, 1960 yılında Eczacıbaşı Sanat Atölyesi`nde Muhsin Demironat, seramik sanatçısı Melike Abasıyanık, Şükran Ölçen ve Nasip İyem ile İznik tipi sıraltı dekor konusunda başarılı çalışmalar yapmıştır. 

Yıldız Porselen`de çalıştığı yıllarda Sadun Ersin tarafından başarılı çalışmaları ile fark edilmiş ve 1976 yılında Geleneksel Türk Sanatları Bölümü tekrar kurulduktan sonra Kerim Silivrili ile birlikte çini eğitim kadrosunda görev almıştır. 

Ü retkenliği ve çalışkanlığı ile bilinen hocamızın pek çok eseri maalesef kayıt altına alınmamıştır. 2021 yılında Sitare Turan hocamız tarafından hazırlanan 'Çini Sanatının Gelişiminde Öncü Rolüyle Nezihe Bilgütay Derler' başlıklı sanal sergi, üniversitemizin web sayfasında sanatseverlerin beğenisine sunulmuştur.

Yarın: Medresetü`l-Hattâtî n`den Günümüze MSGSÜ Cilt Anasanat Dalı