Değerli dostum Ali Rıza Malkoç, bu yazıyı gönderince hatırladım ve sizlerle paylaşmak istedim. Kaçkişi yazıda anlatılanları yaşamıştı? Şimdiki gençlerin 'bu nesli' anlaması elbette zor, ama 'ülkenin nereden nereye geldiğini' bilmeleri de şart;  

Atalarımız, kolay kazanmadılar ve bize bırakmadılar bu güzel ülkeyi;

Kıymetini bilmek ve ona göre yaşamak gerek!
Şimdi Muzaffer  İzgü`ye kulak verelim

'Babam bir ev yapmış bize, tahta parçalarından; Adana ya yapılan ilk gecekonduydu. Ondan önce gecekondu bilinmiyordu. Dam çinkoydu, babam eskiciden almış, üstünü çamurla sıvamış, tek oda;
Yatak odası, yemek odası, oturma odası, misafir odası, mutfak, hatta banyo, hepsi o oda; '
'Annem bizi leğende yıkardı, kendileri de aynı leğende yıkanırdı, hiçunutmuyorum, annem bir kova su getirir, bir de maşrapa, ben leğene otururdum, annem su dökerdi kafama, bütün içtenliğimle söylüyorum, havlu yoktu, annem eski fanilaları birbirine dikip bir şey yapmıştı, onunla bizi kurutur, köşeye oturturdu.' 

Yer yatağına, yere sıralanır yatardık, en başa babam, yanına annem, yanına ablam, yanına öteki ablam, yanına ağabeyim, en uca ben, üçkişiye bir yorgan düşerdi, Tekir vardı, kedimiz, kim çok üşüyorsa, annem Tekir i onun üzerine koyardı, Tekir ısıtırdı sabaha kadar; '

'Gece yarısı yağmur yağarsa, tıp tıp tıp, yağmur damlası tam da benim burnumu bulurdu.'
'Şubat ta odun kömür biterdi bizde.'

'Ama, hepimiz birbirimizi çok severdik, annem babamı çok sever, babam annemi çok sever, kardeşler birbirini çok severdi, böyle bir evden çıktım ben.'

'Babam okulda hademeydi. Annem çamaşıra giderdi, onun bunun çamaşırına; Önüne dağ gibi çamaşır yığarlardı, karşılığı bir lira;
Deterjan yok o zamanlar, küllü su vardı, küllü su elini parçalardı, akşam bir lirayla mutlu mutlu gelirdi.'

'O yoksulluk içinde annemin üççeşit yemeği vardı, etli bulgur, otlu bulgur, sütlü bulgur; Etli bulgur dediğim, et yok, annem ekmeğin kabuğunu kuyruk yağında kızartırdı, bulgur içine dizerdi, Allah, oldu sana etli bulgur, çatır çutur yerdik.'

'Seyhan ın kıyısından ebegümeci toplardım, otlu bulgur olurdu.'

'Sütlü bulgur ise, aslında ayranlı bulgur, paramız bir kase yoğurda yeterdi, bir kase yoğurda bolca suyu karıştır, o ayranı yedi insanın yiyeceği bulgura karıştır, güya sütlü bulgur; '

'Ama dedim ya, sevgi öylesine çoktu ki evde, sevgi karnımızı doyuruyordu.'

'Bizim mutluluğumuz çok basitti. Tencerede yemeğimiz olsun, çıkında ekmeğimiz, lambada gazımız, ocakta çaydanlığımız, yeter de artardı bile.'

Ya şimdi?

Gençler mutlu mu?

Her şeyleri var!

Aileler, çocuklarını en iyi okullarda okutmaya çalışıyor..

Ben görmedim o gördün/yaşasın/gezsin v.b.

Eğitim-Kültür-Sanat alanı gelişmeleri takip için @drgoktanay