Ne kadar zor şu satırları yazmak sevgili dostlar biliyor musunuz? Çok sevdiğim bir insanın ardından yazı yazmak inanın beni çok zorluyor. Peki, o zaman yazma diyebilirsiniz, sizi kim zorluyor ki? Evet, kimse zorlamıyor ama kubbede hoş seda bırakıp giden bu güzel insanı tanımanızı da istiyorum. Ü mit ederim ki Rabbimiz bizlerin şahitliği ile ki onun inşallah mümin olduğuna şahidiz ona güzel ikramlarda bulunur. Kimden mi bahsediyorum, ansızın, sessizce aramızdan ayrılan Kemal Çiftçi abimizden. 

BİR SIFIRDAN İYİDİR

  Onunla ilk defa 1990 yılında İnsan Kainat Dergisinde tanıştık, Türkiye Gazetesi Çatalçeşme sokakta beraber yürüdük, beraber yemekhanede sıra bekledik, sonra beraber TGRT binasında birleştik ve orada da beraber projelerde görev aldık. Sonra MÜ SİAD ve Yedirenk birlikteliğimizi oldu. Onu uzun uzun anlatacak değilim, sadece şu sözünü hatırlatmak istiyorum. 'Fahriciğim 1 sıfırdan iyidir. Yani sen sen ol bahane üretme. Bir şeyi tamamen bırakmak yerine ona sahip olabildiğin kadar sahip çık. Kısaca inat etme, ille de odunumun parası deme. ' Evet, bu sözler ona aitti. Hep yapıcı hem olumlu düşünen bir kardeşimiz, bir ağabeyimizdi. 

`height=

KRİZ VAR DİYE DÜ ŞÜ NME NE YAPARIM DİYE DÜ ŞÜ N

2001 krizinde beraberdik Yedirenk İletişimde ve kriz var. Anayasa fırlatılmış dolar almış başını gitmiş. Eyvah sorun büyük, kiralar dolarla, maaşlar ödenecek iş yok ne yapacağı. Kemal abi için çözüm basitti.  Kriz var diye düşünmeyelim,  ne yapalım diye düşünelim, derdi. Ve hemen her sabah beyin fırtınası toplantısı yapardık. Her gün firma ziyaretleri yapardık. Bunlara moral ziyaretleri diyordu Kemal abimiz, iş amaçlı değil, moral ziyareti. Sonuç, moral ziyareti diye giderdik, çıkarken fatura basar mısınız, kartvizit basar mısınız diye işe teklifleri alırdık. Bunları hiçgeri çevirmez evet bir sıfırdan iyidir der ve işin küçüklüğüne büyüklüğüne bakmazdı. Kısaca çıkar odaklı değil insan odaklı abimizdi. 

YÜ RÜ YELİM ARKADAŞLAR

Zaman zaman o da sıkılırdı, o da daralırdı. Babasının hastalığı, çok sevgili eşinin vefatı onu çok üzdü elbette. Ama o yürürdü. Sabahları işe geldikten sonra kahvaltı saatine kadar mutlaka 45 dakika Ulus Parkında, Beşiktaş Abbasağa Parkında beraber yürürdük. Yürüme insanı kendisi ile baş başa bırakmaz etraftaki güzel insanların enerjilerinden de istifade ettirir, hareket iyidir Fahri abi derdi. Onunla en son yüz yüze görüşmemiz MÜ SİAD üyesi Erhan Erken Beyle beraber buluştuğumuz Fatih Kahvehane`de kahvaltı oldu. Orada da yine bilim konuştuk, gençleri konuştuk. 

GENÇLER İÇİN İSTERSENİZ HEP EVET DERDİ
Ondan herkes bir şey isterdi, iş isteyen, cv gönderen, evlilik konusunda yardım isteyen elinden geldiğince yardım ederdi. Ama ona gidip de Kemal abi ya gençler senden eğitim istiyor, kitap istiyor, ya da gençler şunu istiyor dediği zaman geçe gündüz demez, toplantıdayım demez hemen gereğini yapar. Yeter ki gençler bilimi sevsin, bilime heves duysunlar derdi. İTÜ Vakfında, Aziz Mahmut Hüdayi Vakfında çağırdığımız tüm seminerlere koşa koşa gelirdi. MÜ SİAD toplantılarını kaçırmaz her an okumayı seven, kitap okumayı teşvik eden bir yapısı vardı. Zaten bu amaçla da BSF Akademi kurulmuştu. Geleceğe yön verecek inançlı, şuurlu gençliğin yetişmesi. Kitap bağışını çok severdi, sanırım bağışı sayesinde birçok okulda kütüphane oluşturuldu ama o hiçistemezdi isminin konmasını dedik ya o TRİBÜ NE OYNAMAZ SADECE YAPTIĞINI

ALLAH İÇİN YAPARDI. 

Onun hakkında kitap yazsak bile azdır. Ama kısaca şunu belirtmek istiyorum, Kemal Çiftçi kubbede hoş seda bırakarak gitti demeyeceğim o hala Allah`ın izniyle enerji ve heyecanı devam ediyor, inşallah edecek.