`height=

Değerli okuyucularım, bugünkü yazımıza bir doktor hasta fıkrasıyla başlayalım mı?

Yaşlı hastamız muayeneye geldiğinde torunu yaşındaki gençdoktor sorar:

-Amcacığım hoş geldin.

-Hoş bulduk kızım, nereye geldim?

-Buraya, hastaneye; Neyin var bir anlatır mısın?

-Çok şükür kızım babadan kalma birkaçparça arazim var, bir bahçem bir de evim var.

-Onu sormadım amca neyin var diye soruyorum?

-İki oğlan bir kızım var. Kızım evli, oğlanların her biri bir yerde;

-Hayır amca, rahatsızlığın nedir, hastalığın yani?

-Ha onu bana sormayacaksın kızım, sen doktor değil misin, onu sen bileceksin.

Siz bu fıkraya gülümserken ben size seksenli yıllardan birkaçhasta doktor, ilaçvb. konusundan bir iki anekdot aktarayım:

Seksenli yıllar bir başkaydı

Biz o günleri yaşamasak da ebeveynlerimizin anlattıklarından biliyoruz; O yıllar her alanda imkânsızlık ve yokluk yıllarıydı. İletişim bilgi teknolojileri şimdiki gibi değildi.

Haliyle sağlık alanında da bu derece yaygın eğitim ve şuur yoktu.

Köylerimizde kasabalarımızda yaşayan vatandaşlarımızın sağlıkla ilgisi ancak 'naçar kalmak' denilen durumlarda oluyordu. Öyle belli belirsiz sıkıntılarda hemen doktora gitmiyorlardı.

Bilgisizlik sebebiyle kedi köpek ısırığında hastaneye gitmeyip kuduz olarak can verenleri, eline ayağına paslı çivi batıp 'geçer bir şey olmaz' diyerek tetanos olarak can verenleri saymıyoruz zaten;

Kısaca özetlemek gerekirse 'doktorunuza danışın' kültürü pek yoktu;

Kendi akıl ve mantıklarına göre ve hatta aile büyüklerine göre 'tamam bir doktora görünsün' kararı verildiğinde, onu da hemen değil ancak kasabanın kurulacak çarşı pazar gününe kadar sabredilip o gün geldiğinde pazara ürün getirmişken bir ara da tavsiye edilen bir eczacıya gidiliyordu. Eczacıya derdini anlatıp bir şişe şurup veya bir hap alıp köye dönülüyordu.

Eczacı da bir doktor hassasiyetiyle hastayı ayaküstü dinler hastadan aldığı bilgileri kendince birkaçsoruyla test ve teyit eder sonra raftan indirdiği ilacı hastaya verirdi.

Bir aile büyüğümden dinlemiştim. Bir keresinde 40`lı yaşlarda bir hasta, sıra kendine geldiğinde eczacıya ezik bir halde mırıldanıyor. Söylemeye utanıyor derdini yani.

O yaşlı ve bilge eczacı ise onun net duyacağı şekilde sormaya başlıyor:

-Sende peklik mi var?

-Kabız mısın?

-Helaya çıkamıyor musun?

-Büyük abdestini yapmakta zorlanıyorsun öyle mi?

-Kaçgündür var?

Bunun gibi benzer soruları ısrarla sormasının sebebi bir yanlışlık yaşanmaması için. Hastanın anlattığıyla anlatmak istediği arasında uyum olması için yani.

Doğru teşhis konulduğunda da bir şişe müshil vererek hastayı gönderiyor.

Özetle eskiden kırsal kesimde insanların aklına doktor veya hastane hemen gelmiyordu. Eğer kişi hayatını sürdürebiliyorsa sağlığındaki kalitesizliği ya da aksamaları dert etmiyor gündeme getirmiyordu.

Sağlık kültüründe şimdi neredeyiz?

`height=

Günümüzde çok şükür sağlıkta çok ileri bir seviyeyi yakalamış ülkelerdeniz. Dünyanın değişik ülkelerinden hastalar Türkiye`ye gelip gerçekten kendilerini Türk hekimlerine teslim ediyorlar.

Şehir hastaneleri göz kamaştırıyor;

Ü niversite ve araştırma hastaneleri, pırıl pırıl gençdinamik zeki çalışkan meslektaşlarımızla sağlıkta geleceğimizin güvencesi;

Ama dikkat çekmek istediğimiz bir başka önemli nokta daha var;

Bu bilgi birikim içindeki sağlık kadrosu, ülkemiz insanını tedavi etmede gösterdiği başarıyı bu insanlara 'sağlık kültürü' kazandırmada da aynı şekilde gösterebiliyor mu?

Hani bu bilgili kültürlü vizyon sahibi hekimlerimiz, araştırmacılarımız profesörlerimiz ekranlara çıkıp hemen her konuda halkı bilinçlendirmiyorlar mı?

Gerçekten hemen her alanda bir numara diyebileceğimiz meslektaşlarımız sabah öğle akşam demeden onca yoğunluğa ve yorgunluğa rağmen ekranlara çıkarak, radyo programlarına katılarak kendi sosyal paylaşım sitelerinden hastalarını, dinleyicileri, izleyicileri bilgilendirmiyorlar mı?

Evet bilgilendiriyorlar; Anlatıyorlar, şekiller gösteriyorlar, benzetmeler yapıyorlar;

Peki bunca uğraşı sonrası halkımızın sağlıkla ilgili bilgi birikimi ve genel anlamda 'sağlık kültürü' nasıl durumda, hiçgeri bildirim alıyorlar mı? Alıyor muyuz?

Bu soruya nereden geldik?

Çünkü sahada gördüğümüz iki önemli uçnokta var;

Birincisi sağlıkla ilgili anlatılanları, konuşulanları, yazılanları takip eden insanlarda, aşama aşama sağlık konusunda bilgilenme, sonra sağlık hassasiyeti sonra da sağlık pimpirikli hale gelmeleri;

Çünkü ekranlarda hocaların anlatımında ister istemez hastalığın belirtileri anlatılırken en akla gelen ile akla gelmeyen rahatsızlıklar da sıralanıyor.

Hasta ise vücudunda benzer bir belirti hissettiğinde en uçhastalığın olabileceğini de düşünüp panikleyebiliyor. Öte yandan 'belli bir yaştan sonra kontrollerinizi ihmal ettirmeyin' denildiği için kendini potansiyel hasta sayanlar olabiliyor;

Madalyonun öteki yüzüne bakalım

Dolayısıyla madalyonun öteki tarafına dikkat çekmek istiyoruz.

Bir de bunca bilgi bombardımanına rağmen, her vesileyle etrafımızı çeviren sağlık programları olmasına rağmen halen kendisiyle ilgili herhangi bir bilgiye açık olmayan, ilgi duymayan insanların varlığı;

Yani artık insanlar antibiyotik kullanımı konusunda bilinçlenmediler mi?

İnsanlar ne tür bir rahatsızlığı olduğunda hangi doktora gideceğini bilmiyor mu?

Artık tahlil, tomografi, ultrason, stent, diyabet gibi kelimeler günlük hayatımızda bildiğimiz terimler;

Zaten ekranlara çıkan hocalarımız, akademisyenlerimiz profesörlerimiz sağlık adına günün değişik saatlerinde program yapıyor veya programlara konuk oluyorlar;

Sunucular da artık hocaları ağırlamaktan neredeyse tıp literatürünü ezbere biliyorlar; Hekimler veya sağlıkçılar da aynı bilgelikle konuya hâkim olduğunu gösteren teknik cümlelerle cevap veriyorlar;

Ve diyoruz ki 'tıp ilerledi'

Gerçekten de 'hangi asırda yaşıyoruz?'

Bu kültür beraberinde bize 'doktorunuza danışın' hassasiyetini de getiriyor.

Artık en ufak ağrı ve sızımızda, oramızda buramızda gördüğümüz minik bir kızarıklıkta, biraz boğazımız yandığında vb. hemen doktorumuzu arıyoruz;

Sağlık konusunda hepimiz bu kadar bilgiliyiz ama bir de yaşadığımız koca bir şehir var;

Yirmi milyonluk İstanbul;

Bu şehirde yollarda ambulans sesi duymadan geçen bir yolculuğumuz oluyor mu?

Kendimizi veya bir yakınımızı götürdüğümüz acil servislerde bile sıra bulmakta zorlanmıyor muyuz?

Yani bu kadar hasta yoğunluğu yaşanan bir kentteyiz.

Dolayısıyla hasta hastane doktor eczane, ilaçartık bizim bir parçamız.

Ama gidin bakın şehir hastanelerine, eğitim ve araştırma hastanelerine şikayetle gelen hastalarımızın reel durumuna; Bu insanların hemen %80`i, sağlık konusundaki bilgi birikimi ve kendine gösterdiği hassasiyet seksenli yılların hemen hemen aynısı;

Düşünelim mi biraz?

Yolda birimizin başına bir kaza geldiğinde ilk yardım yapabilecek insan sayımız bir elin parmakları kadar;

Acil servislerimiz acile gelen hastalarımızın hali pür melali ile yürek parçalıyor.

Acil bir durumda hastalarımızın çoğu rahatsızlığını anlatmaktan aciz.

Halen komşumuzun kullandığı ilacı kullanabiliyor, ya da reçete edilen ilacı nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz;

Halen doktorlarla hastalar arasında bu konularda haberlik sorunlar yaşanıyor;

Sağlıkçılar ekranda kime konuşuyor?

`height=

Bu gerçekten yola çıkarak sağlıkçı olarak kendi kendimize bir soru sormak istiyorum:

Sağlıkçılarımız bunca yıldır ekranlarda, gazetelerde, radyo konuşmalarında o inci değerinde sağlık bilgilerini kime anlatıyor?

Sahi bu sağlıkçıları kim dinliyor?

Kim okuyor?

Bunca seneden beri, sağlık programları sayesinde evlerimiz tıp fakültesine döndü neredeyse

Anatomiden, plastik cerrahiye, By-Passtan mikro şirürjiye diyabetten bilmem ne uçhastalığına kadar gündeme getirilmeyen konu kalmadı;

Ama insanımızın büyük çoğunluğu halen hastane laboratuvarında eline tutuşturulan tahlil raporuna bile 'kâğıt' diyecek derecede konuya ilgisiz;

Dolayısıyla sağlıkta çağ atlayan bir ülkenin sağlıkçıları olarak insanımıza da 'sağlık kültürü', 'sağlık bilinci' kazandırmada aynı çağdaşlığı yakalayamadığımızı görmemiz fark etmemiz ve bu konuda da bir yeni yol haritası belirlememiz gerekiyor.

Ekranlarda reyting kaygısıyla bizi yönlendiren televizyon programcılarının yönlendirdiği şekilde konuya yaklaşmak yerine az da olsa halkı bilgilendirmek üzere bir bilgi paylaşımının daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz;

Sağlıklı günler dileğiyle;