Sn. Cumhurbaşkanımız, son konuşmasında kamu görevlileri ile ilgili bir söylemde bulunmuş. Biz de bu söylemler üzerinde katıl(ma)dığımız bölümleri yazmak istedik..

'Kamu görevlilerinin etik meselesini konuştukları platformda aynı zamanda kamu görevlilerinin hakkını, hukukunu, onurunu savunmanın da görevleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, 'Buradan açıkça ilan ediyorum kamu görevlilerimize demokratik hukuk devleti sınırları dışında söz söyleyen herkes, bu devletin de bu milletin de düşmanıdır. Çünkü bu çirkefliğin amacı, devleti işleyemez hale getirmek, dolayısıyla milleti hak ettiği hizmetlerden mahrum etmektir. Böyle bir rezilliğe, böyle bir kepazeliğe, böyle bir ahlaksızlığa asla izin veremeyiz. Kaldı ki bir Cumhurbaşkanının ailesini hedef alarak böyle bir süreci işletmek akıl karı değildir. ; Hariçten gazel okuyanların naralarıyla bu devlet iş yapmaz, bu devletin memuru da pozisyon almaz. İşini yapan her bir kamu görevlisinin teminatı hukukun ta kendisidir. Biz de memurundan Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı na kadar mesai arkadaşımız olarak gördüğümüz her bir kamu görevlisinin yanındayız. Tüm kamu görevlilerimiz müsterih olsunlar, Türkiye nin bu tür arkası karanlık operasyonlarla kaybedecek tek bir anı dahi yoktur. Türkiye nin kendi insanını tehdit eden değil, kendi insanına hizmet eden anlayışla yapılan ahlaklı, ilkeli, üretken siyasete ihtiyacı vardır. Aksi yönde konuşanların ve davranış sergileyenlerin hesabı da hiçşüpheniz olmasın ki kendi mecrasında görülecektir. Biz, kamu görevlilerimizle birlikte ülkemize eser kazandırmak, milletimize hizmet etmek, Türkiye nin çıkarlarını korumak, kazanımlarını çoğaltmak için daha çok çalışacak, daha çok gayret göstereceğiz. Bu kutlu hedefimizle aramıza kimsenin, hiçbir kifayetsiz muhterisin girmesine de müsaade etmeyeceğiz. Rabb im yar ve yardımcımız olsun diyorum.'

https://www.aa.com.tr/tr/politika/cumhurbaskani-erdogan-cumhurbaskaninin-ailesini-hedef-alarak-boyle-bir-sureci-isletmek-akil-kari-degildir/2598156

Sn. Cumhurbaşkanımıza birçok gelişme ve haberin duyurulmadığına bizler de inanıyoruz. Çünkü, yıllardır 'sanatçılar/akademisyenler ile ilgili yazılarımıza hiçcevap alamadık, randevu taleplerimize de hep olumsuz dönüldü.

  Bizler de   ülkemizin gelişmesini, akademilerimizin ilk yüze girmesini, sanatçılarımızın ulusal/uluslar arası çalışmalarının değerlendirilmesini, özlük haklarının iyileştirilmesini' istiyoruz.

Bunun  içinde mutlaka liyakat ve ehliyete önem verilmesini gerekli görüyoruz..

Yukarda verdiğimiz söylem, aslında Sn. Kemal Kılıçdaroğlu`na verilmiş bir cevap, ama içeriği nedeniyle bazı mahzurlara yol açabileceğini zannediyoruz.

Burada Sn. Cumhurbaşkanımızın, atadığı kişilerin -ne yaparsa yapsınlar- arkasında olması, destek vermesi en büyük sorun olarak görülüyor.

Sn  Cumhurbaşkanımız 'Her bir kamu personeli görevini hakkıyla yerine getirmek için çalışmaktadır' demiş;

Özellikle, Prof. altı unvana sahip  Akademisyenler 20 yıllık  Ak Parti iktidarından ve 4 yıllık CB Sistemi`nden YÖK, ÖSYM, Ü AK Başkanlığı`nın aldığı kararlardan hiçmemnun kalmadılar ve görevlerini hakkıyla yaptıklarına inanmıyorlar.

Çünkü 2006-2016 arası  

1/  'Yabancı dil' sorularını çalarak, jürileri ayarlanarak, avcı dergilerde yayın yaparak Doç.olan 'hırsız akademisyenler' için hiçbir işlem yapılmadı. Atı alan Ü sküdar`ı geçti' Kul hakkı yendi..

2/ Doğru başlayıp, sonra birilerinin araya girmesiyle -ki paralelci akademisyenler deniyor- rayından çıkartılan ve tenakuzlarla dolu '7100 sy.yasa' ile , etik olan Y.Doç.Dr. akademisyenler cezalandırılmış oldu.

3/ 33a Arş.Gör. varken, bir de 50d Arş.Gör. çıkartarak,-ki, ayrıca öncelikli Arş.Gör. saymıyoruz-  Dr. sonunda yetişmiş akademisyenlerin görevini sonlandıran sistemi kaldırmıyor, bu ucube sistemi ortaya çıkaranlara hesap sorulmadı.

4/ YÖK anlaşması/tarafından yurt dışına gönderilen ve Dr. olarak geri dönecekleri zaman denklikleri kaldırılan mağdurlara doğru bir açıklama/çözüm getirilemedi.

5/ YÖK başta olmak üzere tüm kurullarda Prof.`lara  ağırlık verilerek, diğer unvanlar göz ardı edildi. Prof.lar çok akıllı, çok çalışkan, çok bilen, çok iyi idareci, çok üretken v.b. sayıldı.

Ama ülkemizde son yıllarda ' kitapsız, yayınsız, yabancı dili geçmiş ama konuşamayan/yazamayan, üretmeyen Prof.lar' konuşuluyor..

YÖK eski Başkanlarından Prof.Dr. Yusuf Ziya Özcan (Haziran 2010) 'Ü lkemizde üniversiteler uyuyor. Düşünün, hala domatesin tohumunu, buğdayın tohumunu yurt dışından temin ediyoruz. Bu bizim ziraat fakültelerimizin, araştırma merkezlerimizin en büyük ayıbı' demişti. Ya sonra ne oldu?

6/ Cumhurbaşkanımızın 'Kamu görevlilerinin vazifelerini yürütürken tek bakacakları yer Anayasa ve yasalardır. İşini yapan her bir kamu görevlisinin teminatı hukukun ta kendisidir. ' söylemine aynen katılıyoruz..

7/ Sn Cumhurbaşkanımız 'İdari İşler Başkanı na kadar mesai arkadaşımız olarak gördüğümüz her bir kamu görevlisinin yanındayız. Tüm kamu görevlilerimiz müsterih olsunlar.' 

Bu söylem gerçekte  doğru ama, 'bu gücü arkasında gören'  bazı  'kural tanımaz görevliler' için de fırsat oluyor;

Son yıllarda yapılan atamalar ve görevlendirmeler &ndash ki iki/üçmaaşlı bürokratlar konumuz dışıdır- sonucunda mobbingin, despotizmin, ötekileştirmelerin, soruşturmaların v.b. arttığını medyada yer alan haberlerden görüyoruz.

Soruşturma açılan, medyada uygusuz işlerle yer alan, kurum içinde huzursuzluk yaratan v.b. YÖK`e şikayet edilen rektörler hakkında açılan soruşturmalar bir türlü sonuca ermiyor;

Çünkü deniyor ki 'Cumhurbaşkanı çok yoğun, kimse ulaşamıyor. Ben istediğimi yaparım. Rahat olun.  Gelen ağam, giden paşam. Nasıl olsa hesabı Sn. Cumhurbaşkanımız ödeyecek; '

Eğitim-Kültür-Sanat alanı gelişmeleri takip için @drgoktanay