`height=

Sitemiz köşe yazarı Dr. Göktan Ay`ın, Doç.Dr. Sinan Ayyıldız ve Öğr.Gör. Salih Gündoğdu (Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Ü niversitesi)  ile 'sanat, yeni yayınladıkları eser, müzik kurumları v.b.' konularında yaptığı söyleşiyi yayımlıyoruz..

AY: Nasılsınız? Pandemi döneminde neler yaptınız?

AYYILDIZ: Pandemi döneminde herkes gibi sosyal izolasyon içinde kaldık. Bildiğiniz gibi üretim açısından zaten gerekli olan bu durum, mecburi olarak karşımıza çıkınca kendimizi üretime verdik. Bu benim pandemi döneminde çıkan ikinci kitabım. Ayrıca albüm, tekli ve video çalışmalarım oldu bu dönemde.

GÜ NDOĞDU: Pandemi dönemi bizler için çok fazla değişikliğin olduğu ve aynı zamanda üretimlerimizin arttığı bir dönem oldu. Bunların dışında Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Ü niversitesindeki derslerimiz de yoğun olarak devam ediyor. Ben de. Bu dönemde kendi eserlerimi üretmeye dönük çalışmalara yöneldim.

AY: 48 Konservatuvar ve bir Müzik ve G.S. Ü niversitemiz var; Mevcut terminoloji ve notasyonda bir anlayışta birleşilemedi. Siz de şikayet ediyorsunuz. Bunun sebebi sizce nelerdir?

AYYILDIZ: Bu, üniversitemizin açılışında rektör hocamız Prof. Erol Parlak tarafından özellikle üzerinde durulan bir konu idi. Bununla ilgili çalıştaylar yapıldı. Terminoloji konusunda elimizi bağlayan pek çok şey var. Daha önce üretilmiş hatalı terminolojinin yaygınlığı vb. etkenler terminolojik birlik açısından bilimsel bir ortak alanda buluşmamızı zorlaştırıyor. Artık yapılması gereken bu konuda yapılan çalıştay, sempozyum, panel gibi bilimsel etkinliklerin ortak uzlaşılan sonuçmetinleri olması ve bu çalışmalardan çıkan somut sonuçların uygulanmasıdır.

GÜ NDOĞDU: Ortak bir müzik dilinin bizler için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Halk müziği terminolojisinde yer alan bazı kavram kargaşalarının, en önemli sorunlardan birisi olduğu görülüyor. Sahada ifade edilen terimlerin akademide yer almaması, akademide yer alan terimlerin de sahada olmaması veya sonradan sahaya girmesi gibi problemler başlıca sebepler olarak söylenebilir. Bu durumun değişmesi için köklü bir değişim gerekiyor. Biz de bu noktada notasyon ve terminoloji ile ilgili fikirlerimizi ortaya koyarken takdiri müzik otoritelerine bırakıyoruz.

`height=

AY: Müzik alanında yapılan yayınların bazıları 'Müzik Eseri/Nazariyatı' ama 'metot' gibi yazılmış, ya da metot denmiş, nazariyat gibi yazılmış. Sizin eseriniz olan Anadolu`nun Ezgi Hazinesi`nden hangi sınıfa giriyor?

GÜ NDOĞDU: Tam olarak metot olarak ifade etmesek de, kitabın o titizlikle hazırlandığını söyleyebiliriz. Başlangıçta düşündüğümüz şey kitabın, sazı belli bir seviyede çalan kişilere yönelik olması yönündeydi. Fakat daha sonrasında kitabı daha önce hiçsaz çalmamış kişilere de uygun hale getirdik. Yine de metot olarak belirtmek doğru olmayacaktır. Zaten adını da bu yüzden 'Anadolu`nun Ezgi Hazinesinden Alıştırmalar-1' olarak koyduk. Son olarak bu kitabın sağlam bir metot ile birlikte ek kaynak olarak yürütüldüğünde Orta Anadolu saz icra üslubunun tüm inceliklerini anlama ve eğitimin birçok farklı koldan ilerlemesi konusunda büyük fayda sağlayacağını düşünüyorum.

AYYILDIZ: Bu bir alıştırma kitabı. Ancak, özellikle notasyon ve terminoloji hususunda yeni önermeleri olan bir kitap.

AY: Eserde üslupları üçe ayırmışsınız Şehir Müzik Kültürü,

  Radyo üslubu, Yöre üslubu; Özellikle 'Şehir Müzik Kültürü' deyince, yöresel okuyanın/çalanın bir şehre gelmesi ile değişen okuma/çalma şekillerinden mi bahsediyorsunuz? Tabii, bu arada her şehrin bir olmadığını da belirtelim.

AYYILDIZ: Evet. Tam da bahsettiğiniz şekilde düşündük. Şehirde yaşayan müzisyenler birçok bakımdan farklı müzikal etkiler altında oluyorlar. Dolayısıyla belirli yörelerden gelseler bile halk müziği açısından oldukça farklı üretimler yapabiliyorlar.

GÜ NDOĞDU: Kitapta bahsetmek istediğimiz şey, icracıların yörelerindeki icra üsluplarını şehir müzik kültürünün de etkisiyle kişisel tavırları ile birlikte dönüştürmeleri anlamındadır. Öyle usta icracılar var ki, kendi tavırları ile yöredeki icra üsluplarını bile etkileyebiliyorlar.

Devam edecek