Değerli okuyucularımız, 

Vücutta ilaçüretimi aksadığında, dışarıdan ilaçtakviyesi mi yoksa akupunktur tedavisi mi tercih edilmelidir?

Bu soruyu, 'Vücutta ilaçüreten sistemi harekete geçirmek mi daha kârlı, yoksa dışarıdan vücuda ilaçithal etmek mi?' şeklinde de sorabiliriz. Elbette kendi vücudumuz ilaçüretebilecek kapasitede ise onun ilaçüretmesini isteriz.

`height=

Acil bir durum olduğunda ilacımızı yine kullanırız. Ama bir veya birkaçilacı, ömür boyu kullanmak veya kullanmayı önermek öyle bir çırpıda karar verilecek kadar basit olamaz.

Çünkü dışarıdan alınan ilaçlarda bulunan özellikler, esasında vücudun kendi kendine üretebildiği veya geliştirebildiği özelliklerdedir.

`height=

Ne var ki o an için belirli sebeplerden dolayı vücut bu konuda yetersiz kalmıştır. Veya vücuda ekstra bir takviye gerekmektedir. O zaman gereken ilaçverilebilir. Burada sözünü ettiğimiz husus, vücudun kendisine lazım olan ilacı bir an önce yine eskiden olduğu gibi kendisinin üretmesi konusunda harekete geçirilmesidir. Eğer dışarıdan verilen takviye devam ederse, vücudun bu konuda tembelleşmesine bu da ileride hastanın zararına bir gelişme olur. 

`height=

Diğer yandan en ufak bir üşütmede antibiyotiklere saldırmak, leblebi alır gibi ağrı kesici almak, mide ağrısında mide ilacını kullanmak hiçde mantıklı bir yaklaşım değildir. Acil ya da zorunlu durumda ilaçgerekirse elbette alınır. Ancak asıl olan hastaya bu ilaçları vermek değil, rahatsızlığının nedenini bulup, o nedeni ortadan kaldırmaya yönelik tedavi uygulamaktır.

Nitekim bir eczacıya gidip şuram ağrıyor, buram kaşınıyor vb. dediğinizde kaçeczacı sizi doktora yönlendiriyor? Ya da kaçeczacı hemen raflara uzanıp sanki sigara paketi verir gibi ilaç, şurup ve pastil vs. ne uygun görüyorsa onu size uzatıveriyor.

Herkese aynı ilaçolur mu?

İşin garibi, çoğu kez böylesi durumlarda doktora gidip muayene olduğunuzda size vereceği ilaçlarla, doktora gitmeden eczaneye gitseniz, eczacının vereceği ilaçlar aynı olabiliyor. E, şimdi ne olacak? Doktor var ise eczacı nasıl ilaçverebiliyor? Eczacının verdiği ilaçiyi geliyorsa, doktora gitmenin anlamı nerede kalıyor?

Peki işin bu boyuta gelmesinin ana sebebi ne? O eczacının doktorların verdiği ilaçları biliyor olması. Doktorların da hastaya o ve benzeri ilaçlardan başka bir öneri sunmuyor olması değil midir?

`height=

Oysa elli yaş ve üzerindekiler bilirler. Doktorlar hastasına gerçekten reçete yazarlardı. Hasta o reçete ile eczaneye giderdi. Eczacı doktorun önerdiği formüllerle hastaya ilaçhazırlar ve hasta o ilacı kullanırdı. Şimdi hemen hepsi standartlaştırıldı. Fabrikasyon oldu. Hasta hastaneye giderken biliyor ki doktor kendisine bakacak, derdini dinleyecek, röntgen çektirecektir, tahlil yaptıracak, ardından ilaçyazacak ve o ilaçda eczaneden alınacak. İnsan sağlığı bu kadar sıradanlaşabilir mi? Bir sistem bu kadar standartlaştırılabilir mi? 

Tekrar 'vücudun ilaçüretimine' dönecek olursak, doktorun asıl yapacağı iş, hastanın ilaçüretim sistemini bir an önce faaliyete geçirtecek tedaviyi bilmesi ve hastaya önermesi veya uygulaması olmalıdır.

Çünkü dışarıdan alınan ilacın hem yan etkisi vardır hem de alınan ilaç, vücudun ilaçüretim merkezini devre dışı bırakır.

Örneğin, bir rahatsızlığın iyileşmesi için vücuda kortizon vermeye başladınız. Bu işi uzun bir süre devam ettirirseniz vücudun kortizon üretim merkezi devre dışı kalır. Yani böbrek üstü bezleri bir süre sonra kortizon üretemez hâle gelir. Şimdi bu hasta ne yapacak? Bir ömür boyu kendisine kortizon lazım. Peki bir ömür boyu dışarıdan kortizon alınır mı? Böbrek üstü bezleri artık iflas etmiş bir hastanın dışarıdan alması gereken kortizondan başka da çaresi kalmamıştır.

Demek ki önemli olan, vücuttaki ilaçüretim merkezlerini köreltmemek ve sürekli çalışır hâlde tutmaktır. Hekimin vazifesi de vücudun bu dengesini bir şekilde sağlamaktır. Akupunktur tedavisi, aynı zamanda vücudun ilaçüretim merkezlerini harekete geçiren bir tedavi sistemidir.

Akupunkturun vücuttaki ilaçüretim merkezlerine etkisi ne kadardır?

Akupunkturun bir görevi de vücuttaki dengesizlik sebebiyle ilaçüretim merkezlerinde oluşan bozukluğu ya da durgunluğu harekete geçirmek için beyni ve o bölgeyi uyarmasıdır.

Akupunktur tedavisi vücuttaki bu merkezlere ilaçüretimi için gerekli uyarıyı yapar. Bu açıdan bakıldığında rahatlıkla söyleyebiliriz ki ilaçla tedavi edilebilen her hastalıkta akupunkturun inkâr edilemeyecek bir yeri vardır. 

Sadece romatizmanın yüzlerce çeşidinin büyük bir kısmında çok etkili neticeler alınmaktadır. Bir genelleme yapacak olursak ilaçla tedavi görecek olan her yüz hastanın en az yetmiş veya seksenini akupunktur ile tedavi etmek mümkündür. 

Zaten bugün birçok ilaçfirması da kendi açıklamalarında, hastalıkların artık 1/3`ünü ancak tedavi edebildiklerini bildirmektedirler. Zaten bugün, sendrom adı da verilen birçok hastalığın hâlen çaresiz olması veya istenilen sonuçelde edilememesi de bu açıklamayı doğrulamaktadır.

Sağlıcakla;