Ağrı;

Kişisel bir duygudur

Nasıl ki, kimi insana merhametli deriz, kimine vicdansız.

Kimi insan cesur olur kimi ödlek;

Ağrı da her insanda aynen böyle farklı algılanır. Çünkü ağrı beyinde çözümlenen bir duygudur.

Ağrı kişiliği etkiler mi?

Ağrı, beynimiz başta olmak üzere vücudumuzun birçok sisteminin alarma geçtiği çok karmaşık bir semptomdur, belirtidir. Yani ağrı, bir bakıma vücudun çağrısıdır;

Bu karmaşıklık sebebiyle uzun süre ağrı çeken bir insanın beyni, bir zaman sonra daha farklı çalışmaya, olayları daha farklı algılamaya başlar.

Hatta;

Bir zaman sonra yaşayış biçimi bile değişebilir.

Nasıl mı?

Ağrı çeken hasta ister istemez birçok faaliyetini kısıtlar.

Düne kadar her yere koşturan birinin ne zamandır evden çıkmaması onu ruhsal yönden etkilemez mi? Bu ve benzeri kısıtlamalar sonucu hasta, kendini önce ailesinden sonra da toplumdan soyutlamaya başlar.

Bu dertten kurtulmak için kapı kapı dolaşmaya, kim ne önerirse onu uygulamaya başlar.

`height=

Diyar diyar gezmek mi?

Bu aşamada üzücü olan nedir biliyor musunuz?

Ağrısı geçmek bilmeyen nicesi, ellerinde çekilmiş filmler, MR`lar, tahlillerle doktor doktor dolaşmakta ve geçmek bilmeyen ağrısına bir çare aramaktadır.

Böyle olmasına rağmen, birçok kurum ya da kuruluşta, sanki farklı bir uygulama yapılacakmış gibi hastaya yeni baştan, bir sürü tahlil tetkik yapılır.

Sonuçta hasta hem maddi yönden hem de bir kere daha sonuçsuz kalan tedavi sebebiyle manevi yönden yıpranır. Bir an önce bu ağrıdan kurtulmak için, bu kez ne duyarsa uygulamaya çalışır.

Kim ne diyorsa onu uygular.

Hâlbuki her insana aynı tedavi olmaz!

Hastaların tedavi için hekimden hekime koştukları gibi kimi meslektaşlarımız da aynı yanlışa düşmekte ve hastalarını sadece kendi uzmanlık alanlarının sınırları içersinde değerlendirip ona göre tedavi uygulamaya çalışmaktadır.

Bu genel açıklamadan sonra baş ağrısı çeşitlerine genel bir bakış yapalım:

***

Baş ağrısı çeşitleri

&bull Migren tipi baş ağrıları,

&bull Gerilimden kaynaklanan baş ağrısı,

&bull Psikiyatrik kökenli baş ağrısı,

&bull Kafa içinde inflamasyona bağlı baş ağrısı,

&bull Göz, kulak, diş, burun ve sinüs kaynaklı baş ağrıları,

&bull Boyundaki yapısal bozukluklardan kaynaklanan baş ağrıları,

 

Fazlaca üzülmeyin;

Migren ağrısı kendine özgüdür.

Migrende en sık rastlanan belirti, hafiften başlayıp bir süre sonra çok şiddetli, zonklayıcı hale gelen baş veya boyun ağrılarıdır.

Ağrı genelde başın bir tarafında olur ve en az bir üçdört saat devam eder. Migren hastası, ağrısı bittikten sonra kendini yorgun ve bitkin hisseder.

Migrene benzer belirtiler gösteren başka hastalıklar da vardır. Dolayısıyla daha önce teşhis konmamış ise doktor kontrolünden geçmek ve tıbbi teşhis koydurmak gerekir.

Bu durum özellikle baş ağrılarınız aniden başladı ise ve daha önce hiçböyle bir deneyim yaşamadıysanız daha da önem kazanır.

 

Gerilim baş ağrısı

Bu ağrılar, adından da anlaşılabileceği gibi gerilim ve stres sebebiyle yaşanan baş ağrılarıdır. Hemen hepimiz kimi zamanlarda hayal kırıklıklarına, üzüntülere, korkulara, strese gireriz. Aile içi ve sosyal hayatta bizi bekleyen ummadığımız gelişmeler olabilir.

Böylesi durumlarda ister istemez vücut kasılır. Bu kasılmadan en çok etkilenen bölüm başımız ve boynumuzdur. Bu sebeple böylesi durumlarda şiddetli baş ağrıları yaşanır.

Bu tür ağrıyı migrenle karıştırmamalıdır. Zaten bu tür ağrının sebebini kişi kendi kendine biraz düşündüğünde bulacaktır.

Bu tür ağrıların en belirgin özelliği, boyundan başlayıp başa kadar çıkması ve orada çöreklenmesidir.

Migrenli hastalar, ağrı tuttuğunda sakin bir yer ararken gerelim baş ağrısında insanın içi içine sığmaz. Yerinde duramaz açık havaya şuraya buraya kendini atmak ister.

Gerilim baş ağrısı migrende olduğu gibi tek bir yerde oluşmaz.

Migrende ağrı öncesinde görülebilen görme bozukluğu vb. diğer belirtiler gerilim baş ağrısında yoktur. Bu tür ağrılarda akupunkturun kas gevşetici özelliği sayesinde çok iyi neticeler alınmakta ve hasta rahatlamaktadır.

 

Küme baş ağrısı

Özellikle göz çevresinde alın ve şakakta tek taraflı olarak görülen ağrılardır. Zaman zaman ortaya çıkar. Baş ağrısı kümelerine yol açar. Bu sebeple küme baş ağrısı adı çok yaygın olarak benimsenmiştir.

20 - 40 yaş arası erkeklerde daha sık ortaya çıkar. Genetik değildir. Küme baş ağrıları ataklar şeklinde gelir. Örneğin sabah saatlerinde, hemen her gün belirli bir zamanda tutar.

En çok göz çevresinde, gözün arkasında ve şakakta ağrı olur. Baş ağrısı ile birlikte gözde kızarıklık, kanlanma, göz yaşarması, burun akıntısı veya tıkanıklığı, alında ve yüzde terleme, göz kapağında şişme veya göz kapağı düşüklüğü bulunabilir. Alkol ve sigara küme baş ağrısı ataklarını artırır.

 

Boyun kaynaklı baş ağrısı

Boyun veya kafa arkasında yer alan sinir kökü, kemik, kas, eklem ve disk gibi yapıların çeşitli bozuklukları baş ağrısı şeklinde belirti verirler. Boyundaki ağrıların muhtemel sebepleri arasında 'Boyun fıtığı', 'Boyun kireçlenmesi', 'Fibromiyalji', 'Servikal Artroz' vb. rahatsızlıkları sıralayabiliriz. Gerekli tahlil ve tetkiklerde ağrının kaynağı belirlenebilir.

 

Göğüsteki ağrılar

İnsanı en fazla endişelendiren ağrıların başında göğüs ağrıları gelir. Çünkü ilk akla gelen kalpte bir rahatsızlık olup olmadığıdır. Oya bu ağrıların ancak %10`u kalple ilgili olabilir.

Peki, geri kalan ağrılar neden kaynaklanır?

İltihaplanmalar sebebiyle göğüste ağrı olabilir,

Kaslarının romatizmal hastalıklarından kaynaklanabilir.

Kabızlık şişkinlik gaz sebebiyle göğüste ağrı olabilir,

Boyun fıtığı ya da kireçlenme sebebiyle göğse ağrı vurabilir,

Kimi travmalarda göğüs kafesine gelen darbeler şiddetli ağrılara yol açabilir.

Bir darbe sonucu kırılan kaburgalar kaynamış olsa bile ileride nevralji adı verilen, bıçak saplanması, elektrik çarpması şeklinde ağrılara neden olabilir.

Akciğer iltihaplanması, zatürree ve tüberküloz sebebiyle göğüste ağrı olabilir.

Ağrının sebebi tetkik ve tahlillerle ortaya çıkartılır ve tedavisine başlanır.

Kalp ve dolaşım sisteminden kaynaklanan ağrılar

Kalp ve dolaşım sistemi bir bütün olarak ele alınır.

Kalp damarları, kol ve bacak damarları, damar sertliği ve damar tıkanmalarının daha çok rastlandığı ana damarlardır.

Çünkü bu bölgelerde dolaşım sistemine yardımcı damarlar fazla yoktur. O bakımdan buralardaki damarlar zorlandığında vücut zorda kalır.

Kalp ve dolaşım sisteminin görevi vücuda kan pompalamaktır. Vücuda lazım olacak her türlü besin ve oksijen kan vasıtasıyla gönderilmektedir.

Bir bölgeye yeterince kan gitmediği takdirde bölge hem beslenemez hem de serbest radikaller dediğimiz atıklar orada doku tahribatına yol açabilir. Bu durumda vücut rahatsızlığını ağrı ile belli eder.

Yine damar tıkanmalarında da vücudun elindeki tek alarm, ağrıdır.

Kalp ağrısı

Diğer organlar gibi kalbin de beslenmeye ihtiyacı vardır. Yani kalbin çalışması için kalbe de kan lazımdır. Kalbin kendine lazım olan kan damarlarına koroner damarlar denir.

Kalp bu damarlardan gelen kanla beslenir. Ancak bazen bu damarlarda da damar sertliği ya da damar tıkanmaları meydana gelebilir.

O zaman kalp de gittikçe daha az kan almaya başlar.

İşte bu durumda hasta her ne kadar dinlenirken pek bir şey hissetmese de hareket ettiğinde kalbinde ağrı duyar. Tıpta buna anjina pektoris ya da vitrin hastalığı adı da verilir.

Bu nedir? Kalbe giden damarların, artık kalbi yeterince besleyememesine bağlı olarak kalbin oksijensiz kalmasıdır.

Bazen de kalbe giden damarlar birden ani olarak tıkanıverir. Kalp krizi ya da miyokard enfarktüsü denilen durum budur. Ani olarak gelişen bu olay hastanın yaşamını yitirmesine yol açabilir. Buna sinsi kalp krizi de denilir ki bu anlık bir heyecan, aşırı sevinç, aşırı üzüntü, çok fazla efor sarf edilmesi böylesi anlık kalp krizine sebep olabilir.

Böyle kalp krizi oranı çok düşüktür. Genelde kalp krizleri belirli semptom yani belirti vererek başlar.

Burada bir hatırlatma yapılacak olursa, geçen yazımızda da dikkat çektiğimiz gibi sinsi gelişen, bir anlık olan kalp krizlerine karşı önceden akupunktur tedavisi olmak ciddi bir hazırlıktır.

`height=

Akupunkturun ağrıdaki yeri ve etkileri

Hastaların rahatsızlığını teşhiste, modern tıbbın modern yöntemleriyle birlikte akupunkturun dilden, kulaktan, deriden ve özellikle nabızdan teşhis koyma yöntemleri bir araya getirildiğinde, hastalığa tam ve doğru teşhis koyma kolaylaşıyor.

Doğru teşhis, tedavi konusunda hem hastaya hem hekime büyük avantaj sağlıyor.

Gelelim akupunkturun ağrıdaki yerine ve tedavideki etkilerine;

Ağrılar ve ağrı belirtisi gösteren tüm rahatsızlıkların tedavisinde de akupunktur, bilinen tedaviler arasında ihmal edilemeyecek derecede önemli yer tutar. Çünkü akupunktur

&mdash Ağrıların giderilmesinde oldukça etkilidir.

&mdash Bütün hücrelerde tamir bakım ve onarım faaliyetini başlatır.

&mdash Kan alması gereken tüm dokuların kanlanmasına sebep olur,

&mdash Sindirim sistemini düzenler.

&mdash Şişkinlik, gaz, ekşime, kabızlık gibi birçok rahatsızlığı ortadan kaldırır.

&mdash Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.

-İmmün (bağışıklık) sistemini dengeler,

&mdash Uykusuzluk, sabah yorgunluğu, halsizlik gibi durumları ortadan kaldırır.

&mdash Strese karşı dayanıklılık kazandırır,

&mdash Bel ve boyundaki yapısal bozukluğu tedavi eder. Bu sayede beyne normal kan ve oksijen gitmesini sağlar.

&mdash Rahatlayan sinirler sebebiyle ağrı ve şikâyet ortadan kalkmış olur.

&mdash Vücudu zindeleştirir, gençleştirir.

&mdash Ü stelik hiçbir yan etkisi yoktur.