1980 lı yıllarda İstanbul da üniversite gençliğine önemli hizmetleri sebkat eden İslâm âlimi Ahmet Sarıoğlu Hoca ya vefâtının 35 inci yıldönümünde rahmeti vesile kılarak talebelerinden Şevket Hüner ile cennetmekân üzerine sohbet ettik. Beş bölümden oluşan yazı dizimizin birinci bölümünde Ahmet Sarıoğlu nun misyon ve vizyonunu değerli okuyucullarımızın irfanına arz ediyoruz.

`height=
Şevket Hüner

Şevket Bey sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Şevket Hüner 1960 İzmir doğumluyum. Elektrik mühendisiyim. 2 oğlum, 2 kız çocuğum var. Hayatım Şehremini`de geçti. Emekliyim. Çevremdeki insanlara mukayyet olmaya çalışıyorum. 10 yıldır kısıtlı çevrem ile yazılarımı paylaşıyorum.

`height=
Ahmet Sarıoğlu Hoca

Ahmet Hoca ârif bir zattı

Kimdir Ahmet Sarıoğlu Hocaefendi? Nasıl bir kişilikti? Ahmet Hoca`yı bugünün gençliğine nasıl tanıtırsınız?

Arif bir zat idi. İnsanın gözünün içine bakarak konuşur ve muhatabı kim olursa olsun sözünü kesmez, sonuna kadar dinlerdi. Kısa cümlelerle konuşur, muhatabının anlayacağı şekilde basit örnekler ile anlatmaya çalışırdı. İlgilendiği konularla ilgili ciddi okumalar yapar, sonra oradan aldıklarını büyük bir heyecan ve ciddiyetle anlatırdı. Mümkün olduğunca malayani konuşmalara izin vermez ama her itirazı ve fikri ciddiye alırdı. Yanlış yaptığında uyaranlara kızmaz, yanlışını düzeltmekte gecikmezdi.

Ahmet Sarıoğlu Hoca yı nasıl ve ne zaman tanıdınız?

Buhari`nin 'Tecrid-i Sarih' derlemesinin 3. cildinde geçmişte ait bir nota rastlamam beni 1983 yılına geri götürdü. O yıllar askerî darbeden sıkılmış haldeydik. Hem mahallede, hem de üniversitede içinde bulunduğum gruplarla birbirine benzer şeyler yapılır, ama hep bir şeyler eksik kalırdı. Bu nedenle bir arkadaş gurubuyla, diş hekimliğinde okuyan yeni evlenmiş birinin evinde toplanır, bir gecede bir cilt Tecrid-i Sarih okurduk. Şimdilerden bakınca, bu hadis okumaları meğerse Allah`ın âlim bir kulunun hayatımıza girmesine davet niteliğindeymiş; Böyle toplandığımız gecelerden birine o da davet edilmişti.

`height=
Ahmet Sarıoğlu ve talebeleri

'Gözlerimizin içine sevgiyle bakardı.'Saçları gençyaşta dökülmüş bu zatta en belirgin olan şey, gözlerimizin içine sevgi dolu bakışlarıydı. Gömleği eski, muhtemelen bir takım elbiseye ait çizgili pantolonu yıpranmıştı. Dersi sessizce izliyor, yaptığımız acemice yorumları güzel bir çaba olarak görüyor, telaşımıza ise imrenerek bakıyordu. 'Gusülde suyu vücuda akıtmak mı yoksa vücudu suyla ovmak mı gereklidir?' babındaki hadise sıra gelindiğinde, bir arkadaşımız 'Tabi ki suyu akıtmak lazım, zira kürek kemiklerimizin arasına elimizi değdiremeyiz' demişti.

'İşte, bu benim hocam.'Bunun üzerine hoca sanki müdahale etmese yapılan tüm çabalar boşa gidecekmiş gibi aceleyle 'Bir dakika' demiş ve konuşmasına şöyle devam etmişti: 'Eğer Resulullah (sav) vücudumuzu suyla ovuşturarak gusül almamızı söylüyorsa biz de karateciler gibi aylarca uğraşıp sonunda sırtımızdaki o yere dokunuruz.' sözü üzerine kitabın yanına şu notu almışım: 'İşte, bu benim hocam.'

Hangi dersleri verirdi? Hangi kitapları ve eserleri okuturdu?

Biz Şehremini de Bidayetü l-Müctehid ve Nihayetü l Muktesid` ve yeni tercüme ettiği Fıkhu`s Sünne`nin 1. cildini okuyorduk. Ayrıca, Bayrampaşa Muradiye Camii ndeki aylık seminere ve son zamanlarında başlattığı Mukayeseli Tefsir ve Buhari okumalarına katıldım;

Kitaplarla özel bir ünsiyeti vardı. Kitaplarda ne/neler arıyordu?

Gençlerin İslâm kaynaklarıyla buluşmasını ve buna uygun bir tasavvur ve amel dünyası oluşmasını istiyordu. Bundan dolayı Arapça öğretmek için didiniyordu. Kendisi kitaplardan el almış olduğundan herkesi kaynaklardan orijinal diliyle okumaya teşvik ediyordu.

'Kim bu derste bir yanlışımı görüp düzeltmez, benim ahirette zor durumda kalmama rıza gösterirse iki elim onun yakasındadır.' Ve, 'Önce doğruları, sonra yanlışları, daha sonra doğruların niye doğru, yanlışların niye yanlış olduğunu hep beraber öğreneceğiz' diyen nevişahsına münhasır ârif ve bilge bir zattan bahsediyoruz. Hocanızın en müyemmiz, bariz vasfı/hususiyetleri nelerdi?

'Yine onların içinde öyleleri vardır ki, Peygamber i incitiyorlar ve 'O her söyleneni dinleyen bir kulaktır.' diyorlar. De ki 'Sizin için bir hayır kulağıdır. Allah a inanır, müminlere inanır, ayrıca sizden iman edenlere de bir rahmettir'. Allah ın Resulünü incitenlere acıklı bir azap vardır.' (Tevbe Suresi, 61) Hocam, bu ayette Resulullah`ın (sav) muhatabını sonuna kadar dinlediğini gösteren sünnetine sonuna kadar bağlıydı. Muhataplarının özgürlüğünü kısıtlamaz, kendisine yapılan ukalalıklara katlanır, fakat eziklik gösterenlere kızar ve dik dur` derdi. Biz onu erken kaybettiğimiz için bu özgür tavrımızı devam ettirmek istediğimizde önümüz kesildi, hatta kendimizi beğendiğimiz iftirasına uğradık. Zira herkes sözü kesilmeden kendinin dinlenmesini tembihliyor ve söylediklerimizi ciddiye almıyordu;

Dersleri nasıl anlatırdı? Müzakere usulü nasıldı?

İşlediği konuları önce Resulün (sav) hayatına indirir, sonra günümüze getirirdi. Dersine müdahale edilmesine izin verir, fakat kimseye hakaret edilmesine ve küfürle suçlanmasına, gıybet edilmesine, iftira atılmasına veya alay edilmesini izin vermezdi.

Ahmet Hoca nın derslerinin sonunda öğrencilerine meyve ikram etitğini ve kimi zaman da 'havlu altı' uygulamasına gittiğini biliyoruz. 'Havlu altı' mevzuunu açar mısınız?

Hocamın dersin sonunda meyve aldırması âdetindendi. Bunu parası varsa kendi karşılar yoksa havlu altı yapardı.

'Havlunun altına elinizi boş koyun, ama dolu çıkarın.'

'Havlu altı' eyleminde ortaya bir havlu konur, parası olan da olmayan da elini havlunun altına koyup elindekini bırakırdı. Bu metotla aramızda kimin verip kimin vermediği bilinmez, parası olmayanlar ezilmez, para koyanlar da başa kakamazdı. Hatta parası olmayanlara 'Havlunun altına elinizi boş koyun, ama dolu çıkarın.' diye tembihlerdi.

Hoca nın emekli ikramiyesiyle İslâm coğrafyasını ziyaret etme planını biliyoruz. 45 yaşında vefât edince bu emelini gerçekleştirme imkânı bulamadı. İslâm coğrafyasına dair mülahazaları nelerdi?

Ü mmetçi bir yaklaşımı vardı. İslâm dünyasında olanlara dikkat kesilir. Bu konuda yazılan eserleri pahalı olmalarına rağmen kısıtlı imkânlarıyla edinmeye gayret ederdi. İslâm dünyasının tekrar bir araya gelmesi için kaynaklara yönelen ve bildiği ile amel eden mümin gençlerin yetişmesi için didinip dururdu.

'Şevket kendine kefil ol!'

Hoca yla bir hatıranızı anlatır mısınız?

Biraz derviş meşrep olduğumdan kendisinden bana bir söz emanet etmesini istemiştim. O da 'kendine kefil ol' demişti. Anlamadığımı görünce 'Hiçkimse sana ve yaptıklarına bakıp Allah`a ve Resulüne laf söylemesin' demişti. Ben hâlâ o söze bağlılığımı sürdürmeye çalışıyorum;

Bayrampaşa Muradiye Camii nin dışında nerelerde ders verirdi?

Şehremini, Ü sküdar ve Kartal`da devam eden sohbet halkaları vardı.

Gençlerle olan ilgisini Bayrampaşa çevresi ve dahi bölgedeki camilerin imamları nasıl karşılardı?

Diğer camii imamlarıyla ahbaplığı artırmış onlarla beraber ders yapıyordu. Onları gençlere mukayyet olmaya yönlendiririp bu konuda her türlü desteği veriyordu.

Yaz tatillerinde tertip ettiği piknik ve gezi organizasyonlarına da değinelim dilerseniz.

Ben bunlara yetişemediğim;

`height=
Ahmet Sarıoğlu ve talebeleri

Hoca nın derslerine iştirak eden arkadaşlarınız kimlerdi?

Mehmet Yılmaz, Mustafa Tekden, Abdullah Tekden, Mustafa Lüleci, Şafak Hüner, Abdullah Temur, Hasan Demirezen, Osman Bektay, Mustafa Bektay ve Şükrü Gülle;

Ahmet Hoca nın 10 çocuğunun olduğunu biliyoruz. İmam maaşıyla aile-i efradının geçimini temine dair sizlere ne/neler anlatırdı?

Ne yazık ki insanlara kendini adamış her hoca gibi o da evini ve geçimini ihmal ediyordu. Biz de gençve bekâr olduğumuzdan onun arkasını toplayamıyorduk. Vefatında bazı kardeşlerin bu konuda yaptıkları ise tam bir cennetlik amellerdir.

Hayatta en önemli şey Allah`ın kulu olmaktır.

Ahmet Sarıoğlu Hoca lisan-ı haliyle günümüz insanlarına ve dahi ilim yolunun yolcularına neler anlatıyor?

Hayatta en önemli şey Allah`ın kulu olmaktır. Bu konuda önderimiz Resullah`ı (sav) örnek alma çabamız her şeyden değerlidir. İslâm dairesi içinde yardımlaşarak zulümlere engel olmak ve topluma, hali ve ahvaliyle örnek şahsiyetler olmamızı salık verirdi.

Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Ahmet Sarıoğlu hakkında Ahmet Davutoğlu, Dr. Özgür Yiğit, Ali Pulcu, İlahiyatçı Mehmet Yılmaz, Dr. Bülent Özaltay, Nazife Şişman, Alaattin Şişman, Kemal Şişman ve Kemal Kıdıl`dan daha ayrıntılı bilgiler alabilirsiniz.

Nazik ilginiz için teşekkür ediyorum.

gündeme getirdiğinizden dolayı esas ben size teşekkür ederim. Zira unutmak kaybetmektir.

Yarın: Yeniden İhyâ Hareketi nereden başlamalı?