Değerli okuyucularımız,

Evet, Ramazan ayı, dini açıdan feyiz ve bereketinden istifade edilmesi öğütlenen bir aydır.

Ama Ramazan geldiğinde en çok merak edilenlerden biri de orucun insan sağlığına ne gibi faydası olduğudur.

İstanbul`un selatin camilerinde mahyalarda okuruz.

'Oruçtut sıhhat bul!'

Oruçtutulunca neden sıhhat bulunur?

Açkalmanın insan vücuduna verdiği sayısız faydaya aslında daha önceki yazılarımızda da yeri ve zamanı geldiğinde değinmiştik.

Burada biraz genişçe ele alalım. Şöyle ki:

Normalde sağlıklı bir insan rutin dışında bir durumu yoksa günde iki öğün beslense çok ideal bir beslenme yakalamış olur.

İki öğünün arasını beş altı, hatta yedi saate çıkartsa vücudu mükemmel bir zindelik kazanmış olur.

Örneğin sabahleyin dokuz on gibi kahvaltı yapılsa ve ikindi saat dörde beşe kadar beklenip bir yemek yenilse ne olur?

Toplamda 24 saatlik sürede iki kez yemek yenilmiş olur. Diyelim on ile dört arası yedi saat geçti. Bu yedi saati 24 saatten çıkardığımızda geriye on yedi saat kalıyor.

İşte yemek yenilmeyen bu on altı- on yedi hatta on sekiz saatlik süre vücuda kendini yenileme ve tazeleme imkânı kazandırıyor.

`height=

Bilim, dini doğruluyor

Yapılan istatistiki çalışmalarda, sağlıklı beslenme ile ilgili literatürde sağlıklı bir kişinin günde 14 ila 18 saat süre arasında yemek yemeden zaman geçirmesi önerilmektedir. Bu tür bir beslenmenin hem sağlığın kalitesini arttırdığı hem insan ömrünü uzattığı görülmektedir.

Bilim adamları bu açıklamayı yaparken diğer yandan dini kaynaklarımıza baktığımızda açdurmanın iyi olduğu, insanın zihninin açıldığı hadislerde belirtilmektedir. Aksine çok yiyenin dimağının yorgunluk yaşayacağı, zekâsının köreleceği belirtilir.

Bilim adamlarının bu önerdiği sağlıklı yaşam biçimini İslam dini, yılda bir ay oruçibadeti ile Müslümanlara otomatik uygulatmayı, nizami olarak yerine getirmeyi sağlamaktadır.

Günümüz insanı elbette şimdi üçöğün yemek yiyor.

Aslında istatistiklere göre öğreniyoruz ki sağlıklı olanı iki öğünle günü tamamlamak. Yani günde iki öğün beslenmek ve öğünler arasına altı yedi saat koyup geri kalan süreyi açlık süresi olarak geçirmek.

Bunu sağıldığımızda ne oluyor biliyor musunuz?

Vücudumuzdaki o zayıf hücreler, sağlıksız hücreler, kansere dönüşüm riski olan hücreler bağışıklık sistemi zayıflıkları, sindirim sistemi problemleri, alerjik reaksiyonların vücutta oluşturacağı olumsuz etkiler vb. gibi bir sürü problemi vücut rahat çözme imkânı yakalamaktadır.

Sindirim sisteminin vücutta nasıl bir başlı başına olay olduğunu daha önce yazmıştık. İşte vücut bu açlık süresinde sindirim sisteminin yükü ile uğraşmadığı için kalp rahat çalışacaktır. Karaciğer çok rahat fonksiyon görebilecektir. Vücut 17 - 18 saatlik açlık süresinde kendi kendisine mükemmel tamirat yapacak, kendini toparlayacak, zindeleşecek beden kendine öz bakım yapabilme şansı yakalayacaktır.

Peki bu açıdan Ramazan ayına bakıldığında ne olmaktadır?

Ramazan ayında, hesapladığımızda gün içerisinde 16-17 saat açlık yaşamaktayız. Ve vücudun bu tamir bakım onarım rahatlama sürecini biz Ramazan vesilesiyle otomatik sağlamış oluyoruz.

`height=

Gecenin hikmeti

Peki ramazan sonunda vücut bu kadar açkalmıyor mu?

Bu kadar kalmasa da yine 14 -15 saatlik açlık süresi yaşıyor vücut; Ama onun büyük bir kısmı yani sekiz on saati geceye konulduğu için bu açlık süresini fark etmiyoruz. O bakımdan gecenin hikmeti de ayrıca önemli bir konu. Gece bizim için şifa.

Dolayısıyla vücutta sindirim halinin nasıl bir enflamasyon olduğunu düşündüğümüzde düğüm de kendiliğinden çözülmektedir.

Yemek vesilesiyle vücuda bir madde girdiğinde o maddenin sindirilmesi için otomatik olarak bir sürü enzim, katalizör madde, hormon vb. devreye girerek vücutta bütün mekanizma harekete başlamaktadır. Bu büyük bir hadisedir. Büyük bir iş gücüdür.

Bedene, sindirim sistemine, kalbe, dolaşıma, mideye, pankreasa bütün organlara iş yükü binmektedir. İşte bu büyük iş yükünü oruçile azalttığımızda vücut bu defa enerjisini kendini yinelemeye, kendini tazelemeye, zayıf hücrelerini onarmaya, mümkün değilse onları yok edip yerine yeni sağlıklı hücreler oluşturmaya, bağışıklık sistemini güçlendirmeye vb. harcamaktadır.

Bundan dolayı biz diyoruz ki:

Oruçsağlıklı her bünyeye faydalıdır. Ama alerjik bünyesi olan insanlara daha da faydalıdır. Çünkü yine tıbbi açıdan baktığımızda alerjik hastalarda, yemek sonrası sindirim sistemi enflasyonuyla birlikte alerjik reaksiyonlarda da artma yaşamaktadır vücut.

Önceki yazımızda şeker hadisesinde de anlattığımız gibi yemek yenildiğinde vücut iş yükünün büyük bir bölümünü sindirim sürecine harcıyor. Sindirim işlemi bünye için başlı başına bir enflamasyon hadisesi olduğu için sindirim sürecinde gıdaların bünye üzerindeki etkileri ve intolerans hadiseleri sonucunda metabolik aktivite işlemi sırasında mast hücrelerinde artış oluyor. Beraberinde histamin cevabı başlıyor ve alerji merhaba diyor. Eğer kişide normalden fazla alerjik bir durum da var ise (artık neredeyse gıda intolerans bozukluğu ve/veya alerjik hassasiyeti olmayan yok gibi) o zaman beslenme ile birlikte alerjik reaksiyonlarda artış başlıyor. Açlık durumu ise bu alerjik bünyenin rahatlaması ve hatta iyileşmesi için en sağlıklı çözümü sunmaktadır.

O yüzden alerjik bünyesi olan hastalar, esasen oruçtuttuğunda veya oruçbenzeri bir açlık süresi geçirdiğinde müthiş derecede enerji artışı yaşıyorlar.

Nitekim Ramazan içerisinde sağlık sisteminde rahatlamalar yaşadığını, vücudundaki hafiflemeyi bizzat ifade eden hastalarımızdan da geribildirim olarak bilmekteyiz.

Şöyle bir soru sorulabilir?

Madem böyle açlık zindelik veriyorsa neden oruçtutanların enerjisi düşük oluşuyor?

Burada asıl problem açlık değildir. Oruçvesilesiyle uyku saatinde yaşanan değişikliğe adapte olamayan bünyenin uykusu bölündüğü için uykusuzluk yaşamasındandır.

Oruçzamanında normalde yedi sekiz saatlik uyku periyodu dört beş saate düştüğündendir.

Ama dini kitaplarda hayatlarını okuduğumuz nice islam âliminin hem çok az uyuduğunu hem yılın belirli sürelerinde oruçtuttuğunu biliyoruz. Yani vücut alıştığında bu tür yorgunluk ve halsizlik de kalmamaktadır.

Yine bunun içindir ki yılda bir defa oruçtutan kimselere Ramazan boyunca fazla iş verilmemesi, kolaylık sağlaması da gelenek olarak kültür olarak uygulana gelmiştir.