`height=

Anne ölünce insanlık, umut, gelecek ölür, çocukların hayali, yaşama azmi yitip gider. Tüm mazlum coğrafyalarla birlikte dünyanın gözü önünde Mısır`da katil Sisi iktidara gelirken binlerce masum sivili, yüzlerce anneyi, kızı öldürürken haliyle hür dünyanın sesi, sadâsı çıkmamıştı. Ayşe`yi, Fatma`yı ve Esma`yı da öldürmüştü Firavun. Şair, 'Firavun ölmedi tıkalar dolaşıyor' mu diyordu!

Diller, sayfalar, satırlar

'Ebu Leheb öldü' diyorlar:

Ebu Leheb ölmedi, ya MUHAMMED

Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!

Ebbbu Leheb de, Ebu Cehil de, Firavunlar da, Nemrutlarda ölmedi. Kıtalar dolaşarak kıtallere devam ediyor.

Firavun Kahire`de kâh Abbas Lakot Caddesi`nde kâh Nil nehrinin kenarında dolaşıyor. Bir zaman Firavun erkek çocuklarını ayırıyordu annelerinden, şimdiki zamanın Firavunları anneleri ayırıyor çocuklarından.

Müslüman bakışı

Bakınız, portalımızın şu sayfasındaki fotoğraftaki kadının masumiyetine bakınız, dönüp bir daha dikkatlice bakınız. Hakikate dair bir bakış var burada. Hakikate mutlak hakikate... Müslüman nazarı bu, Müslüman Kardeşlerin nazarı.

İdama giderken bile mümine, mütevekkile bir bakıştan söz ediyoruz. Kesinlikle bir korku, endişe yok gözlerde. Bilakis ebedî âleme özlem Müslümanca bir duruş var. 'Kadınlık onuru' diyorlar ya, bizzat insanlık, kulluk haysiyeti o var işte bu bakışlardı.

'Kadınlık onuru'nu dillerine pelesenk eden feministler anlayamaz bu bakışı. Hadi bakalım feministler, neden bahsetmiyorsunuz bu idamdan. Bu kadının, gençkadının hakkını, yaşama hakkını neden savunmuyorsunuz?

İslâm âlemi sus pus, krallar koltuk sevdasında! Sisi, iradesini İsrail`e kuyruğunu İblis`e kaptırmış durumda! Türkistan ise unutulmuş bir mazlum diyar! Türkistanlı kardeşlerimizin işkencelerde göz bebeklerindeki takvimler birbiri ardına 'Meta nasrullah'ı gözleyerek sönüp giderken bizler mütemadiyen oturduğumuz yerde oturuyoruz. Oysa zalimler oturmuyor, meş`um fiillerine devam ediyor. Firavun Mısır`da yaşıyor, yolunu bazen Filistin`e, şu sıralar da çoğu kez Doğu Türkistan`a düşürüyor.

Şimdi; Fotoğrafa bir daha bakınız. Ne görüyorsunuz. 'Müslümanların çaresizliğini görüyoruz!' der gibisiniz! El-Hakk doğru düşünüyorsunuz. Sadece ve sadece gönlünde Müslüman kardeşlere yönelik açık kapılar bulunması sebebiyle mahpus damında aylarca türlü işkencelere çarptırılan kız kardeşimiz bir daha ancak mahşerde görüşeceği çocuğuna tek eliyle sarılıp son defa öpüyor, ciğer pâresinin kokusunu tüm ruhuna çekiyor. Çocuk annesine sarılarak son kez anne rayihası alıyor!

Şahitlik sorumluluktur

Şahitlik sorumluluktur. Mısırlı Müslüman kardeşimizin ajanslara idamından hemen önce düşen fotoğrafı bilgisayarıma kaydetmiştim. Aradan aylar geçti, mazlumeye karşı sorumluluğumu hiçolmazsa bir yazıyla da olsa yerine getirebilmek bugüne nasip oldu. Sanırım kurban bayramı öncesinde yaşanmıştı bu meş`um hadise. O dönemde medyada kasabının elinden kurtularak Rize`den Trabzon`a kadar yüzen dana kadar bile kıymet-i harbiyesi olmadı bu haberin, aynen şimdiki zamanda Türkistan`daki kıtallerin market poşeti kadar değeri olmadığı gibi!

Oturup ağlamadık anne için, çocuğu için, Doğu Türkistanlı mazlumlar için. Hamle çapında bir eylem gerçekleştirmedik, sadece yasak savmak kabilinden edebiyatını yaptık.

Fe eyne tezhebû n!

Bu gidiş nereye! Efendimiz (sav) mübarek parmaklarını birbirinin arasına geçirip kenetledikten sonra 'Mümin mümine karşı, parçaları birbirine bağlayıp tahkim eden bina gibidir' buyurmamışlar mıydı?