Değerli okuyucularımız bu günkü yazımızda size iki profesörümüzün aynı konu hakkındaki farklı bakış açılarından söz etmeye çalışacağız.

Elbette ikisi de profesör; İkisi de bu ülkenin profesörü; İkisi de saygıdeğer insan; Birisi medyatik diğeri akademik alanda tanınmış, isim yapmış;

Ama bu iki profesörümüzün ülkemize kattığı katma değer açısından halimizi ikisinin de kendi bakış açısından dile getirmek istiyoruz.

Nasıl mı?

Bir başka ülkenin profesörünün aynı konuya ve bu ülkeye bakış açısıyla kıyaslayıp;

Önce hangisinin yaklaşımından başlayalım? Haydi anekdotu kısa olandan başlayalım;

Diyordu ki özetle medyatik olan profesörümüz:

Koronavirüs sebebiyle diş hekimlerine bile gitmeye çekinir olan vatandaşa diş ağrısından kurtulmak için gençbir diş hekimi karanfil yağı önermiş. Bu medyatik profesörümüz de bunu televizyonda izlerken görmüş. Ve demiş ki kendi kendine: 'Yahu neden basit bir ağrı kesici önermiyor ki? Karanfil yağının ağrı kesici olarak açık ve net bir delili var mı?' Sonra yine bir bilge (!) kişi olarak şu kanaate varmış. Anlaşılan o ki ot-çöp ticaretinden bazı diş hekimlerimiz de etkilenmiş. Bu duruma üzülmüş bu saygıdeğer medyatik sağlık yazarı profesörümüz;

Hani kendisi bu konuda bir araştırma yapsa gam değil.

Düşünün bir kere kendisi de zaman zaman bitkilerden söz eden -demek ki söz etmek mecburiyetinde kalmış- bu isim meğerse bitkisel tıbba da ot çöp olarak bakıyormuş.

Asırlardan beri gelen, bugünkü kimyasal ilaçların temelinde var olan bitkisel tıbbı bir yana bırakın tarihin 'baharat yolu' olarak dile getirdiği binlerce yıllık baharat kültürünü ot çöp diyerek küçümsüyormuş;

Kendisinin bilimsel olmadığına dair bir araştırması olsa da sebeplerini yine kendi bilimsel verilerine göre açıkladıktan sonra böyle bir kanaate varsa eyvallah denilecek; Sözleri tam kahve ağzı; Çünkü hiçbir bilim adamı 'Ağrı kesici vermek varken ot çöp öneriyor' diye bir baharat ve onun ürününü bu derece basite indirgeyemez; Bu yaklaşım bilimin ruhuna aykırıdır.

Öte yandan bu medyatik profesörün mesleği kadar mesleğe ömrünü vermiş ve hastalarına bitkisel tedavilerle hizmet sunmakta olan diş hekimleri var. Onlar da bu devletin okullarından okumuş. Onların da diploması var; Ama onlar bitkilerin gücünü de keşfetmiş; Daha önemlisi medikal ilaçların verdiği yan etkiye karşın o bitkilerin yan etkisi olmadığını klinik tecrübe olarak görmüş; Ama bizim saygıdeğer profesörümüz bu meslektaşlarına bir zahmet giderek 'neden' ve 'nasıl' bunu soracağına ot çöp küçümsemesi yapıyor ve bir de üzülüyor;

Gel de üzülme ülkemin bu anlı şanlı profesörünün bilimselliğine;

Bu ineklerden hiçfarkım yok

Peki bir de ülkemizin diğer profesörünün anekdotuna bakalım. Bu profesör ile benim yaşadığım anekdot;

Erzurum`da gittiğim üçgünlük bir seminerdi; Seminer sonrası çocukluğumdan beri tanıdığım ve alanında tanınmış bu profesör arkadaş beni yemeğe götürdü. Giderken onu biraz düşünceli gördüm. Arabasına bindik. İl merkezi dışına yaylaya doğru kırdı direksiyonu.

-Nereye gidiyoruz hocam, dedim. Bildiğin bir lezzet mekânı mı var yoksa?

-Sana bir hakikati anlatmak için götürüyorum dedi.

İşte şimdi meraklanmıştım. Neydi hocadaki bu üzüntü ve moral bozukluğu?

Biraz sonra palandöken yaylası yemyeşil uzanıyordu. Karşıda Palandöken Dağları göğü değiyordu... Bir yere çekti aracını. Meşhur cağ kebabından siparişleri verdik. Soğuk ayranımız ve yöresel lezzetler masaya taşınırken profesör arkadaş eliyle karşıda otlayan hayvanları işaret ederek iççekti:

-Şu otlayan atları görüyor musun Hakan?

-Görüyorum abi?

-Şu inekleri görüyor musun yayılan?

-Görüyorum abi?

-İşte benim onlardan hiçfarkım yok.

Dondum kaldım. Bu ne demekti şimdi? Bir profesör nasıl kendini böyle tanımlardı?

-Estağfurullah hocam, dedim.

O sebebini anlattı:

-Dün seminerde Alman profesör bana uzmanlık alanının 'Palandöken bitkileri' üzerine olduğunu söyledi. 1850 metre yükseklikteki bu coğrafyada tam 89 familya, 492 cinse ait toplam 1542 takson (alt tür) flora zenginliği varmış; Dünyanın sayılı coğrafyalarından biriymiş.

-Yapma abi ya?

'Bir Alman gelip benim yaylamdaki bitkilerimi böyle araştırırken farkına vardım ki bu dağın, bu ovanın bitkilerini bu otlayan hayvanlar nasıl ot diye görüyorsa, ben de ot diye görüyormuşum. Oysa ben kendimi bu Palandöken`de ilim yapan bir profesör sanıyordum...'

Şimdi anlamıştım yabancı bilim adamlarının Pasinler`den, Palandöken`den Erzurum`dan söz ederken yaşadıkları heyecanı; Şimdi anlamıştım o heyecana rağmen bizdeki ilgisizliği. Elbette bilen insan heyecan duyardı. Demek profesör arkadaş da gerçeği anlayıp ona kahrolmuştu.

Tabii diğer medyatik profesörümüzün baharat üzerine bitkiler üzerine ot çöp demesini sizlerin değerlendirmesine bırakıyorum;

Karanfil ve karanfil yağı;

Peki bizim profesörün ot-çöp diye küçümsediği karanfil ve karanfil yağı nasıl bir baharatmış?

O kadar çok yerli ve yabancı kaynak var ki burada sadece kaynaklarını belirtmeye kalksak sayfalar yetmez; [Merak edenler için: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/?term=Syzygium%20aromaticum]

Biz burada sadece bir kaynaktan size aktaralım;

[https://www.milliyet.com.tr/pembenar/karanfil-yaginin-faydalari-2756561] adresinde bakın karanfil ve yağı hakkında neler anlatılıyor:

`height=

Karanfil yağının faydaları

Karanfil yağının sağlığımıza olan faydaları çok geniştir. Karaciğer sağlığı cilt sağlığı özellikle de diş sağlığına iyi geldiği bilinmektedir. Karanfil yağının çeşitli rahatsızlıklara karşı olan faydalarını şu şekilde sıralayabilmek mümkündür.

Cilt sağlığı ve akne

Akneyi ortadan kaldırmak için doğal bir çare olarak, 3 damla karanfil yağını alın ve 2 tatlı kaşığı ham bal ile karıştırın. Bu karışımı yüzünüzde bekleterek sonrasında ılık su ile durulayın.

Balın ve karanfilin antioksidan etkisi sivilcelerinizi hızlı bir şekilde iyileştirmeye yardımcı olacaktır.

Güçlü antioksidan özellikleri barındırmaktadır

Antioksidanlar, hücre ölümü ve kanser de dahil olmak üzere serbest radikallerin neden olduğu hasarı tersine çeviren moleküllerdir. Araştırmalar, antioksidanların yaşlanma dejenerasyonunu yavaşlattığını ve vücudu kötü bakteri ve virüslere karşı koruduğunu göstermiştir.

Yüksek antioksidan seviyesi ve öjenol seviyeleri nedeniyle karanfil ayrıca 'koruyucu' madde olarak bilinmektedir.

Sindirime ve ülsere yardımcı

Geleneksel karanfil yağı kullanımları arasında hazımlığı iyileştirme, kabızlı önleme, ülsere iyi gelme gibi seçenekler yer almaktadır.

2011 de yayınlanan çeşitli hayvan modellerini kullanan bir çalışma, karanfil yağının hem gastro-koruyucu hem de anti-ülser özelliklerine sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

Karanfil yağının dişe etkileri

Karanfil yağı içerisinde ojenol madde bulundurmaktadır. Ojenol madde doğal anestezik ve anti bakteriyeldir. Karanfil yağı ağız ve diş eti iltihabını azaltmaya yardımcı olur.

Karanfil yağı diş için nasıl kullanılır?

&bull İlk olarak top şekline getirilmiş pamuğu alın ve karanfil yağının içerisine daldırın.

&bull Ağrının olduğu bölgeye karanfil yağı olan pamuğu batırın ve bir süre bekletin.

&bull Karanfil yağınız yoksa, tam bir karanfil kullanabilirsiniz. Karanfil etkilenen bölgeye yerleştirin ve ağrı gelene kadar orada bırakın.

&bull Karanfil yağının etkisi çok güçlü ise, seyreltmek için zeytinyağı kullanın.