Dava ve fikir adamı, Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in talebelerinden, edebiyatçı, gazeteci, yazar, senarist, aktör, tiyatro ustası Üstün İnanç’a rahmeti vesile kılarak hazırladığımız vefeyât dosyasının ikinci bölümüyle tekrar huzurlarınızdayız.

Dosyamıza katkıda bulunan Telif Hakları Derneği Başkanı Cafer Vayni’ye, sinema eleştirmeni İhsan Kabil’e ve TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı’ya teşekkür ediyorum.

Üstün ağabey iyi bir anlatıcıydı. 

Cafer Vayni
Eğitimci-Yazar
Telif Hakları Derneği Başkanı
Whatsapp Görsel 2024 02 15 Saat 16.29.06 F77F7929

Üstün İnanç çok yönlü, içten, samimi ve iyi insan özellikleriyle aramızdan ayrıldı. Gerçek bir ağabeydi, dosttu. Vefâlıydı. Onun dostluklarında yaşın önemi yoktu. Üç yaşındaki ve 80 yaşındaki ile de aynı derecede ve güzellikte muhabbet kurabiliyordu.

Üstün Ağabey ile benim hukukumun başlaması İstanbul’a geldiğim 1990 yılına dayanır. 1960’lı yıllardan çok yakın arkadaşları olan ve o sıralarda Ordu’da avukatlık yapan rahmetli Cavit Kalpaklıoğlu’nun elime tutuşturduğu tanışılacaklar listesinde Mehmet Niyazi Özdemir, Reşat Şen, Av. Zeki Hacıibrahimoğlu, Gürbüz Azak ve Üstün İnanç da vardı. Onlarla Cavit abinin selâmıyla tanışmıştım. Dolayısıyla Üstün ağabeyin ifadesiyle ben onlara “Cavit’in emanetiydim.”
Whatsapp Görsel 2024 02 15 Saat 16.29.04 6C0E742B

Yapmış olduğumuz ve davet ettiğimiz hiçbir programda da bizi yalnız bırakmadı. Üstadı Necip Fazıl Kısakürek ile ilgili on yıl kadar önce düzenlediğimiz bir panelde yaptığı coşkun ve duygusal konuşmanın etkisi bende hâlâ devam etmektedir.

Üstün ağabey iyi bir anlatıcıydı. İBB çatısı altında yaptığı “Zamanın Ruhu” programlarında yakın tarihimize ve İstanbul’umuza dair tanıklıklarını en ince ayrıntısıyla dinleyicilere anlatmıştı. İlerlemiş yaşına rağmen bu programlardan birisinde çok iyi Zeybek oynamıştı.

Üstün ağabey iyi bir öğreticiydi. Bana Çemberlitaş’taki İLESAM’da 20 dakika civarında bir zaman içerisinde senaryo yazmayı ana hatlarıyla uygulamalı olarak öğretmiştir.

Üstün ağabey gazeteci, yazar, tiyatrocu, sinemacı ve şuurlu bir kültür adamıydı. El attığı ve ilgilendiği bütün işlerde etkili olmuştur.

Romanlarıyla, “Yalnız Değilsiniz” başta olmak üzere eserlerinden yapılan filmlerle, başta Üstadı Necip Fazıl’ın “Sultan Abdülhamid”den yaptığı tiyatrolarıyla ve tebessümlü haliyle her daim aramızda olacaktır.

Mekânı cennet olsun. Âmin.


Gelenekten geleceğe bariz izler bıraktı.

İhsan Kabil
Sinema Eleştirmeni

Whatsapp Görsel 2024 02 15 Saat 16.29.05 8B328D5F

Üstün İnanç, ülkenin yakın tarihine şahitliği hasebiyle, bir dönemin hafızasını kendinde barındıran mümtaz bir İstanbul sakiniydi. Necip Fazıl'ın fikir halesinde gelişen zihniyet dünyasıyla, yerli düşünce çizgisinde verdiği edebiyat, tiyatro ve senaryo çalışmalarıyla kültür sanat dünyasında geleneğin geleceğe taşınması bağlamında çok değerli çalışmalara imza attı. 

Bizim kendisiyle tanışıklığımız, İBB  Kültür İşleri'nde ben sinema danışmanlığı yapıyorken, kendisinin de tiyatro çalışmalarının yürütüldüğü Gösteri Sanatları Merkezi'nin yöneticiliğini yaptığı 1990'lı yılların ikinci yarısına gider. Sinema konusundaki sohbetlerimiz yanında, rahmetli Ayşe Şasa ile olan görüşmelerimizde de görüş alışverişinde bulunurduk. 

MTTB Sinema Kulübü'ndeki çalışmaları, Yalnız Değilsiniz ve Kanayan Yara Bosna filmlerinin senaryo yazarlığıyla sinemamızdaki katkıları çok kıymetlidir. 

İstanbul kültüründen beslenmişliğinin getirdiği incelikle yerli bir duyarlılıkla kültür sanat alanına olan vukufiyetiyle önemli tespitlerde bulunuyordu. Üst düzey kültürel değinilerin yanında zaman zaman halka dönük bir anlayışla daha genele dönük esprili anlatımları da yok değildi. 

Son yıllarda değişik kültür merkezlerinde yaptığı yakın tarihe dair hatıralarının yer aldığı söyleşiler ise gerçekten bir dönemi yakından tanımak için eşsiz birer fırsattı. 

Allah rahmet eylesin. Eserleri ve güçlü hafıza birikimiyle gelenekten geleceğe bariz bir izler bırakmıştır.

Büyük Doğucu’ya vedâ

Mahmut Bıyıklı
Eğitimci-Yazar
TYB İstanbul Başkanı
Mahmut Bıyıklı


Afrika'da yaşlı bir bilge insan öldüğünde “Bir kütüphane yandı” derlermiş. Son yıllarda ülkemizde ne çok kütüphanemiz yandı. 

Memleketimizin ilim irfan dünyasından sayısız insan ebedi aleme göç etti. Hepsi de engin birikimleri ve derin kültürleriyle milletimizin gölgelerinde dinlendiren çınarlardı. Yerlerinin dolması için çırpınırcasına çalışmaktan başka şansımız yok. Bu mübarek topraklardaki varlığımızın devamı için adanmış abide şahsiyetlere her zaman ihtiyacımız var. Onlar yeri gelir sakalık yaparlar, yeri gelir savaşırlar, yeri gelir bir sohbet halkasıyla zihinleri yeşertir, kadim medeniyeti yaşatırlar. 

Herkesin kendisi için yaşadığı bir dünyada bereket kalmaz.
Herkesin kendisi için yaşadığı bir dünyada bereket kalmaz. Milletin derdiyle dertlenmekten kendi derdi yâdına gelmeyenlerin kutlu nefesiyle bugünlere geldik. Akif’ten Üstün İnanç’a kadar bütün dava adamları, milli mücadelenin her zaman önünde durdular. Türk milletinin milli mücadelesi Sultan Alpaslan’ın Anadolu topraklarına ayak bastığı gün başlayıp, kıyamete kadar devam edecek bir mücadeledir. Bu mücadele, tarihin belli dönemlerinde verilmiş bitmiş bir kavga değildir. Anadolu’da ay yıldız dalgalandığı sürece, düşmanımız içeride de dışarıda da hiçbir zaman eksik olmayacaktır. İşte bu soylu savaşın yiğitleri kimi zaman kılıçla kimi zaman kalemle vatan nöbetini sürdürmektedir. 

Üstün İnanç büyüğümüz de milli mücadelemizin kalem ve kelâm erlerinden biriydi.
İşte önceki gün Fatih Camii’nden ebediyete uğurladığımız Üstün İnanç büyüğümüz de milli mücadelemizin kalem ve kelâm erlerinden biriydi. Bu toprağın evlatlarının sağlıklı beslenmesi için ne gerekliyse o alanlarda sorumluluk üstlendi.  Tiyatro, sinema gibi alanlara hâkim olan Batıcıların, Müslümanları bu güçlü silahlarla vurduğu zor zamanlarda, taşın altına sadece elini değil, bütün gövdesini koydu. Yücel Çakmaklı gibi ustalara destek verdi. Yazarlığının yanı sıra tiyatro, film, sinema, senaryo alanlarında omzunu diğer fedailerin omuzlarının hizasına koydu.

Ulu Hakan’ı ilk kez sahneledi…
Bu sahada son nefesine kadar iftihar ettiği hayırlı çalışmalara imza attı. Bunlardan birisi Necip Fazıl’ın “Sultan Abdülhamid” isimli eserini sahnelemekti. Üstadın da, Ulu Hakan’ın da adını anmanın kahramanlık istediği bir dönemde, böyle bir oyunu sahneye koymanın haklı gururunu yaşadı. Gittikleri bütün şehirlerde tabir caizse yer yerinden oynadı. Müslüman Türk milleti sahte kahramanlardan bıkmış usanmış, kendi adamlarının anılmasına hasret kalmıştı. Teknik imkânsızlıklar içerisinde, amatör bir ekiple oynanan bu oyunun salonları doldurup taşırmasının sırrı buydu.

Tabii küfür cephesi partisiyle, basınıyla çıldırmış durumdaydı. İrtica manşetleri atılıyor, Üstün İnançlar mürteci olarak damgalanıyordu. Şimdi Üstün Ağabeylerin bu korkusuz duruşunu gençlerimiz anlamakta zorlanabilir. Zorlanmakta da haklılar aslında. Akılların tartamayacağı gariplikler yaşandı bu ülkede. Abdülhamid düşmanları, “kızıl sultan” diye şeytanlaştırdıkları kişinin, milletin gönlünde baş köşede durmasını kabullenemedi.

Kavga adamıydı…
İşte Üstün İnanç böyle kavga döneminin adamlarındandı. Ganimet döneminde ilk unutulanlar, hep savaşın önünde kelle koltuk savaşanlar olur. İnanç için de öyle oldu. Ama onun umurunda olmadığını hepimiz gördük, kendisinden dinledik. ‘Yapılması gerekenleri yaptık’ derdi hep. ‘Oyun yazmak gerekti yazdık. Başrolde oynamak gerekti oynadık. Batmamız icap etti battık da’ derdi kahkaha atarak.  “Yalnız Değilsiniz romanını yazmak için bir yıl bekledim” demişti. Romancılar yazsın istiyordu. Ama kimse yanaşmayınca bir görev bilinciyle kalemi eline almıştı.

Sadece gençlik yıllarında değil, olgunluk döneminde de kılıçlaşan kalemini elinden düşürmedi. Gariban Müslüman Türklerin yoksul ve mahzun kızları, sırf örtülerinden dolayı üniversite kapılarında süründürülürken, yiğitçe çıkıp “yalnız değilsiniz!” diye haykırdı. Onun yazdığı Yalnız Değilsiniz romanı ve sonrasında beyazperdeye taşınan film sayesinde kızlarımıza moral geldi, direnme güçleri arttı. İrtica filmi diye oynayacak oyuncunun bulunmadığı ilginç zamanlar… Damgalanmaktan korktukları için istedikleri paranın verileceği taahhüt edilmesine rağmen, korkup kabul etmeyen aktörler vs. Mesut Uçakan da Üstün İnanç da bütün zorlukları göğüsleyerek filmi yapmayı başardılar. Allah onlardan binlerce kez razı olsun. Âmin

Whatsapp Görsel 2024 02 15 Saat 16.29.05 22000902

Davasına sahip çıkan geleceğe kalır…
Üstün Abinin sevap hanesini dolduran o kadar hayırlı işi var ki hangisini saysak eksik kalır. Sahnelerini polislerin bastığı dönemlerde bile geri adım atmayı hiçbir zaman düşünmedi. Çünkü o kendi tabiriyle Büyük Doğucu’ydu. Üstadı gibi korkusuz, üstadı gibi kimseye eyvallahı yoktu. Tek gayeleri vardı, o da mukaddes yüke hamallık. Sonunda ne rütbe aldılar ne mal kazandılar. İşte böyle sonsuza kadar hayırla anılacak şerefli bir isim bıraktılar. Bundan büyük zenginlik var mıdır bilmem. Nice zenginim diyen han hamam sahiplerinin adı silinip gitti. Hayatını davasına armağan edenlerin isimleriyse hikmetli bir şekilde ebedileşti. Küfrün en azgın olduğu dönemde sisteme yumruk atan bu adamlar, unutulmayacak ve unutturulmayacaktır. Siz, milletinizin en çok ihtiyacı olduğu bir dönemde, kılıcı kuşanıp “yalnız değilsiniz” derseniz bu millet sizi yalnız bırakmaz. Cenazesindeki seçkin kalabalık bunun göstergesiydi.

Konuşurken gözleri dolan adamdan korkulmaz…
Üstün Abinin vedasıyla camiamızdaki az sayıdaki şehirli insandan biri daha gitmiş oldu. O güzelim Türkçesiyle ve şık giyimiyle İstanbul beyefendilerinden biri olduğunu her zaman hissettirdi. Sözüne kıymet verilir, sohbeti dinlenirdi. Anadolu Ajansı’nın her haberde onun isminin başına birçok sıfatı eklemesi boşuna değildi. Hepsini de alın teriyle hak etmişti hem yazardı, hem gazeteciydi, hem senaristti, hem de ‘Marmaratör’dü. Tam bir gönül ve kültür adamıydı. Zarifti, hassastı. Konuşurken gözleri dolan adamdan korkulmaz. Sık sık gözleri dolar, duygulanırdı. Tam bir duygu adamıydı. Yazdığı kitaplarda bu yönünü açık şekilde görürüz.

Üstün İnanç Ağabeyle ilgili hatıralara girmiyorum. O kadar çok ki! İnşallah onları başka bir yazı vesilesiyle kalem alırız.

Vefât haberini aldığımda içimde tarifsiz bir acı uyandı. Yaşı kemâle ermiş olmasına rağmen çok üzüldüm. Bu üzüntüm gidene mi kalanlara mı bilmiyorum!

Necip Fazıl Kısakürek’in, Fethi Gemuhluoğlu’nun vedası sonrası yazdığı yazıdaki gibi bir ruh hâlinin içindeyiz. Dostunun vefâtı üzerine şöyle demiş üstat: “Gitgide sohbet edebilecek insan, cemiyet, gaye, dava, tarih üzerine halleşilebilecek fertler, manevi gümrüklerden ithaline müsaade edilmeyen ilaçlar gibi azalıyor. İnşallah gelirler…”

Gidenler gelmeyecekler, biliyoruz ama yine de gönle laf geçirmek kolay olmuyor.
Türk milletinin büyük şairi Yahya Kemal şu şiiriyle adeta noktayı koymuş: 
“Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.”
Whatsapp Görsel 2024 02 15 Saat 16.29.05 B8D67Bfa

Üstün İnanç’ı iyi bilirdik.
Gidenlere rahmet olsun. Geride kalan bizlere Rabbimiz acısın, merhamet etsin. Hülasa Üstün İnanç’ı iyi bildirdik. Zira iyilerdendi, güzellerdendi. Ebedi güzellik yurdunda güzellerle buluşsun inşallah. İstanbul beyefendisi, örnek dava adamı, Büyük Doğucu Üstün İnanç Ağabeye sonsuz rahmetler olsun...


İbrahim Ethem Gören/15.02.2024 Yazı No: 569