Bu yazımda birinci milli mimari dönemin en özgün yapılarından Sirkeci deki Büyük Postahane`den bahsedeceğim. Büyük Postane şehrin tarihi dokusunda yer alan, 90 metrenin üzerinde cepheye sahip anıtsal bir bina. Tasarımı ve inşası 4 yıl süren bu yeni kamu binası, sivil mimaride o güne kadar yapılmış en görkemli yapılardan ve Osmanlı modernleşmesinin simgelerinden biridir. Binanın giriş kapısının üst bölümünde çini işleme ile eski yazıyla yazılmış Postane Telgraf Nezareti` yazmaktadır. Binanın adı ilk olarak Yeni Postane` sonrasında ise Büyük Postane` olarak değiştirildi. Yolum Sirkeci`ye her düştüğünde merdivenine oturup soluklanmayı ihmal etmem. Bu ihtişamlı bina II. Abdülhamid döneminde Posta ve Telgraf Nezareti binası olarak yapılmıştı. Binanın temel atma töreni 1 Eylül 1903 tarihinde II. Abdülhamid in tahta çıkış yıldönümünde yapılır. Fakat binanın tamamlanması ve resmi açılışının yapılması ise 23 Temmuz 1909 tarihinde gerçekleşir. Yani II. Abdülhamid yapılmasına öncülük ettiği binanın resmi açılışını tahttan indirilmiş olduğu için göremez.

Osmanlı Devleti nde haberleşme kurumunu hizmetler açısından iki döneme ayırmak gerekir. Sadece devlet haberleşmesinin temin edildiği ilk devreye, haberleşme teşkilatının iki önemli unsurunun isimlerinin birleşmesinden oluşan 'Ulak-menzilhane' dönemi adı verilir. Devletin haberleşme teşkilatını oluşturan menziller, yollarda coğrafi şartlara göre değişen mesafelerde, haberin yerine bir an önce ulaştırılması amacıyla konaklama noktaları şeklinde kurulmuştu. Bu konaklama noktalarında hazır tutulan beygirler de haber götürüp getiren ulakların hizmetine sunulmaktaydı. Her ne kadar menzil teşkilatı denince devletin resmi haberleşme ağı akla gelse de, merkezi yönetim tarafından organize edilen menziller, haberleşme menzili eri, askeri menziller veya hac menzilleri olarak üçdeğişik amaca hizmet etmekteydi. Haberleşme menzilleri ile askeri menziller aynı isimle anılmasına rağmen, işleyiş ve fonksiyon bakımından birbirinden farklı bir yapılanmaya sahipti. Haberleşme için kullanılan menziller kaza ve kasaba merkezlerinde kurulurken, askeri menziller ise yerleşim alanlarının dışında ordunun iaşe, ikmal ve istihbarat gibi ihtiyaçlarını sağlamak için kurulmuştu.

Bütün ihtişamı ve sağlamlığıyla dimdik duran yapı, 1927-1936 yıllarında İstanbul Radyoevi olarak kullanıldı, 1958`den itibaren ise yalnızca adını taşıdığı posta ve telgraf işlerinde kullanılmaya başlandı. Bina içinde ülkemizin iletişim ve telekomünikasyon tarihi ile ilgili bilgiler veren bir de müze bulunmaktadır. Postane binası içindeki müzenin 6 Mayıs 2000 de hizmete açıldı.

Müzede, Osmanlı-Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi postacı kıyafetleri, telgraf memuru Manastırlı Hamdi Bey in odası ve zamanında odada yer alan telgraf cihazları, Osmanlı dönemi pul eskizleri, 1950 yıllarından sonra tedavüle çıkan önemli ve özel günlere ait ofset baskı, ilk gün zarfları ve pulları sergileniyor ve 600 hatlı telefon santrali bulunuyor.

Osmanlı Devleti nin son dönemine ait postada kullanılmış mühür ve damgalar, deve ve at sırtı posta çantaları, posta nazırlığının kuruluşunun günümüze kadar görev yapmış nazır ve genel müdürlerinin resimleri, posta ve telgraf güzergâhlarını gösteren eski haritalar yer alıyor.

Bodrum, zemin ve üçnormal kat olmak üzere beş kattan oluşan ve dikdörtgen plana sahip bina, girişindeki taş işçiliğiyle dikkati çekiyor. Yapının büyük bir kısmında özellikle cephelerde Hereke den getirtilen yontma taşlar, zemin ile merdivenlerde mermer, süslemelerinde ise yerli çini kullanıldı.

Süslemelerinde 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin ağırlıklı olduğu binanın cephesinde yontma taş ve mermer kullanıldı. Ana girişi oldukça büyük bir salona açılan binanın çatıya kadar yükselen tavanı ağırlıklı olarak turuncu ve mavi renkli camlarla kaplandı.

Ön cephedeki anıtsal merdivenlerin yanı sıra binanın en dikkati çeken yanı biri padişaha, diğeri Posta ve Telgraf Nazırı na ayrılan iki kule çıkması. Her iki kulede bulunan saatlerin biri alaturka, diğeri ise alafranka zamanları gösteriyordu. Kulelerin en üst bölümünde ise metal köşklü, bayrak direkli, tümüyle Batılı bir görünümü olan fenerli birer kubbe inşa edilmişti.

Osmanlıdan bize miras bu güzel eseri ziyaret etmenizi tavsiye ederim.