Zheng He, 1371 yılında doğmuş Çin’in Yunnan vilayetinin güneybatısındaki Kunyang kasabasında ikamet eden Müslüman bir aileye mensuptur. Asıl adı Ma He, Müslüman adı ise Muhammed Hasan Şemseddin’dir.

E. Deniz yüzbaşı, yazar, uzun yol kaptanı, akademisyen Dr. Vehbi Kara ile gerçekleştirmekte olduğumuz seri mülakatın beşinci bölümünde Deniz İpek Yolu ve Keşifler Çağının Öncüsü Amiral Zheng He’nın hayatına odaklanıyoruz.

`src=

İbrahim Ethem Gören: Vehbi Bey, çok yakın zamana kadar Türk kamuoyunun ismini dahi bilmediği dünyanın en büyük amirallerinden biri olan Zheng He kimdir?

Dr. Vehbi Kara: Büyük Amiral Zheng He, büyük bir asker, önemli bir diplomat, kimsenin cesaret edemediği ufuklara yelken açmış bir kâşif, dünyanın en büyük filolarını başarılı bir şekilde sevk ve idare etmiş bir denizci, cengâver bir savaşçı, teknolojinin en gelişmiş silahlarını ve cihazlarını kullanabilen bir mühendis, İslâm’ın Hint ve Pasifik okyanusunda yayılmasına hizmet etmiş bir İslâm âlimi ve nihayetinde Hazre-ti Muhammed Aleyhissalatü Vesselâm’ın torunu bir seyittir. 

Zheng He, 1371 yılında doğmuş Çin’in Yunnan vilayetinin güneybatısındaki Kunyang kasabasında ikamet eden Müslüman bir aileye mensuptur.

Asıl adı Ma He, Müslüman adı ise Muhammed Hasan Şemseddin’dir. (Bazı kaynaklarda Muhammed yerine Mahmud olarak geçmektedir) 

Zheng He, Uzakdoğu ve Çin’de aynı zamanda Ma Sanbao olarak da bilinmektedir. 1371’de Çin’deki Ming Hanedanlığı döneminde doğmuştur. Doğduğu yer; bugünkü Yunnan eyaletindeki Baoshan kentindeki Hedai isimli bir kasabadır. Bu konuda karşımıza çıkan en önemli gerçek Zheng He’nın Arap-Türk kökenli bir aileden gelmiş olduğudur. 

`src=
Amiral Zheng He'nın efsane gemisi

Zheng He, 317 gemi ve 28 bin kişilik mürettebatı ile sefere çıkarken; Kolomb toplam 90 kişilik 3 gemiyle; Gama 160 kişilik 4 gemiyle ve Magellan da 265 kişilik 5 gemiyle sefere çıkmıştır. 

Zheng He, 7 seferde toplam 160 bin millik uzun seyahatlerini denizcilikteki üstün yetenekleri sayesinde başarı ile tamamlamıştır. Osmanlı Devleti, bu tarihlerde 1402’deki Timur yenilgisi nedeniyle fetret dönemini yaşıyordu.   

Zheng He’nın isim ve unvanlarıyla soy kütüğüne de nazar edelim…

Zheng He’nın doğum adı Ma He’dir. Ma ismi, Çin’de genellikle Müslümanlara verilen bir soyadıdır. Bununla birlikte, “Ma” soyadının Shams al-Din’in beşinci oğlu Masuh’tan gelmekte olduğu da düşünülebilir.

Ma He, 1211 ile 1279 yılları arasında yaşamış önemli bir şahsiyet olan Seyyid Eclel Şems el Din Ömer’in altıncı kuşaktan torunudur. Bu zat ile Peygamber Efendimizin (sav) sülalesine bağlanmaktadır. 

`src=

“Ona İmparator tarafından Zheng adı bahşedildi.”

Ma’nın mezar kitabesinin üzerinde Zheng He ve ailesi hakkında şu bilgiler yer almaktadır: 

Babasının “Adı Hacı, Soyadı Ma, … İki oğlu var. Büyük oğlunun adı Wenming, küçük oğlunun adı He. Ayrıca dört kız çocuğu var. (Ma He) Çocukluğundan beri yetenekli ve zekidir. Bugün ona İmparator tarafından Zheng adı bahşedildi.” 

Diğer kaynaklarda ise Zheng He’nın kimliğine ve aile tarihine dair bilgiler şu şekildedir: Zheng He, Yunnan’dan gelmektedir. Ailesi Yuan döneminde İslâm dinine mensup Semur tarikatına bağlı bir ailedir. Yuan Hanedanlığı döneminde Yunnan valiliği yapmış olan Sayyid Ajall Shams al-Din Omar, Zheng He’nın altıncı nesilden atasıdır. Babası Mir Tekin ve dedesi Kerameddin gibi kendisi de hac görevini yerine getirmiştir. Zheng He, bu hac yolculukları sayesinde ailesinden İran ve Güney Asya’daki diğer yerler hakkında birçok bilgi edinmiştir. Ming ordusu Yunnan’ı ele geçirdiğinde Zheng He esir düşmüş ve o günün acımasız kuralları nedeniyle hadım edilmiştir. Daha sonra “Zheng He” adı ona İmparator Yonglo tarafından soylulara verilen bir unvan olarak verilmiştir. Ming Hanedanlık Üniversitesi’nde (Nanjing Taixue) eğitim almıştır.

1371-1435 Yılları arasında yaşamış olan Zheng He, küçüklüğünden beri Yan Prensi’nin hizmetinde olmuştur. Çünkü Ma He, Ming ordusu tarafından esir alınarak Ming sarayına getirilmiştir. 1404 yılında, İmparator Yonglo Hanedanlığı’nın 2. yılında göze girmeye başlamıştır. İmparator, Nanjing’de, çıkan içsavaştaki başarısından dolayı Ma He’nin ismini değiştirerek ona “Zheng” unvanını vermiştir. Ma He o günden sonra “Zheng He” olarak anılmaya başlamıştır. 

1431 yılında, İmparator Xuande’nin 6. yılında, İmparator, Zheng He’ya saygı göstergesi olarak ayrıca “San Bao Tai Jian” unvanını da vermiştir. Ma He’ya verilen bu unvanlar onun askerî ve diplomatik alandaki başarıları nedeniyledir.

Yuan tarih kayıtlarında Saidianchi (Shansiding) olarak anılan Seyyid Eclel (Seyyid Ajall), Cengiz Han Buhara’yı ele geçirdiğinde birlikleriyle teslim olmuş ve onun ordusuna katılmıştır. Ayrıca Seyyid Eclel’in, Kubilay Han zamanında ise Yunnan’ın ele geçirilmesinde büyük katkısı olmuş ve Yunnan valisi olarak kendisine görev verilmiştir. 1286 yılında Kunming’de vefât etmiştir, Müslüman ve Türk-Arap kanı taşıyan bir kişi olup ataları Hz. Peygamber (sav) soyundan gelmektedir.

Çin’deki ataları?

Zheng He’nın Çin’de bilinen en eski atası Suo Fei Er’dir. 1070 yılında Buhara Emiri iken Song Hanedanlığı İmparatoru Shenzhong’un Liao kralı ile olan savaşında ona yardım etmek için Buhara’dan gelmiş ve savaşı kazandıktan sonra Prens ünvanlıyla Kaifeng ve Pekin arasındaki bölgede yaşamıştır.

Zheng He’nın aile tarihi “Ming Tarih Kayıtları” içindeki “Zheng He” biyografisinde belirtildiği gibi Zheng He, Yunnan’dan gelmiştir. 

İslâm dünyasında Hajji Mahmud Shams olarak çağrılan Zheng He hakkında Çin dışındaki kaynaklara da müracaat edilmesi gereklidir. Fakat bu konuda yeterince çalışma yapılmadığı için şimdilik az sayıda kaynağa ulaşabilme imkânı vardır. 

Zheng He’ın ailesi ile ilgili bazı bilgilere Zheng He’nın babası Ma Hacı’ya ait mezar kitâbesinin üzerindeki yazılardan ulaşılabilmektedir. 1911 yılında bu kitabeyi bulan Yuan Jiagu “Ma’nın Mezar Kitâbesi”nde yer alan tüm yazıları “Dian Yi” adlı kitabında toplamıştır. Böylelikle Zheng He’nın doğduğu yer ve ailesi ile ilgili bazı bilgilere ulaşılması sağlanmıştır. 

Zheng He’nın dedesi ve babası hac görevini yerine getirmişlerdir. Bu yüzden de çevrede “Hacı” olarak çağrılmışlardır. Babasının adı Ma Hacı’dır. Ancak bazı kaynaklarda adı Mir Tekin olarak da geçmektedir.

Ma Hacı 1344 yılında doğmuş ve Ming Tai Zu Hong Wu’nun 15. yılında (1382 yılında) 38 yaşındayken vefât etmiştir. “Ma’nın Mezar Kitâbesi”nde yazılanlara göre; Ma Hacı, güçlü yapılı ve heybetli biridir. Fiziksel olarak bakıldığında savaşlarda yenilmesi güçgörülen ama görünüş olarak ağırbaşlı bir kişidir. Kanunlara karşı gelmeyen, adil ve dürüst biridir. Bu davranışlarıyla da çevrede sevilen ve övgüyle bahsedilen bir kişidir. 

Zheng He’nın annesi ve anneannesinin soyadı Wen’dır. Annesi soylu bir ailenin ahlâkına sahip, erdemli bir insandır. 2 erkek 4 kız çocuk dünyaya getirmiştir. Zheng He’nın ağabeyinin adı Wen Ming, dedesinin adı Kerameddin, büyük dedesinin adı Ma Baiyan ve büyük babaannesinin soyadı ise Ma’dır. 

Zheng He’nın soyu hangi kanaldan devam eder?

Zheng He’nın çocukları olmadığından Ma soyu, Zheng He’nın ağabeyi Wen Ming vesilesiyle devam etmiştir. Ma’nın mezar kitâbesinden başka “soy kütüğü” kayıtlarından da Zheng He’nın ailesinin nereden geldiklerine, kim olduklarına dair bazı bilgilere de ulaşılabilmektedir.

Seyyid bir şahsiyetten bahsediyorsunuz. Sallallahu aleyhi vesellem… Zheng He’nın çocukluk yıllarına ve aldığı eğitime dair neler biliyoruz?

Zheng He, yapılan araştırmalara göre Hz. Muhammed’in (asm) 31. kuşaktan torunudur. Babası ve dedesi hac vazifesini yerine getirdikleri için Hazhi (Hacı) lakabıyla anılırlar. Babasının adı mezar kitâbesinde Ma Hacı olarak geçmektedir ve Çin kayıtlarında Kadı Ma adıyla anılmaktadır.

Ayrıca şu hususu da hatırlatmak gerekir ki; Ma aile ismi Çincede Muhammed kelimesinin kısaltılmış Çince karakteri olarak da kullanılmaktadır.

Yuan Tarih Kayıtları…

“Yuan Tarih Kayıtları” “Saidianchi Shansiding Biyografisi”ne göre; Saidianchi Shansiding’in (1211-1279) diğer bir ismi de Wuma’r yani Ömer’dir. Peygamber (sav) soyundan gelmektedir. 

Saidianchi, Çincede soylu anlamına gelmektedir.

Saidianchi, Çincede soylu anlamına gelmektedir. Saidianchi ismi, kökeni Arapça olan Sayyid Ajall isminin birleşiminden ortaya çıkan bir isimdir. Seyyid, bilindiği üzere Hz. Muhammed’in (asm) damadı Hz. Ali’nin soyundan gelenleri anlatmak için kullanılan bir terimdir. Ajall adı Allah’ın güzel isimlerinden biri olan “Celil” isminden, yani büyüklük, ululuk anlamına gelmektedir. Saidianchi ismi aynı zamanda Buhara’da soylu ailelere verilen isimdir. 

Sayyid Ajall, aslen Çin’de doğmamıştır. Doğum yeri Buhara’dır. Buhara’da bu dönemde bir Türk devleti olan Harzemşahlar hüküm sürmektedir. Yuan Taizu’ya göre Cengiz Han 1220 yılında Buhara’yı ele geçirdiği zaman, Sayyid Ajall birlikleriyle beraber Cengiz Han’a teslim olmuştur. Yanında 1.000 atlıyla beraber teslimiyet göstergesi olarak leopar ve akdoğan getirmiş, bunları Cengiz Han’a hediye etmiştir. Cengiz Han da hediyeleri kabul ederek ona koruması olmayı emretmiş, kendisiyle beraber seferlere gelmesini istemiştir. Ogünden sonra da Sayyid Ajall, Saidianchi olarak çağrılmış, kendi adını bir daha kullanamamıştır. 

Sayyid Ajall, 1220 yılından itibaren Moğol hâkimiyeti altındaki bölgelerde çeşitli mevkilerde görev almıştır. Onun dürüstlüğünü ve cömertliğini beğenen Kubilay Han, 1274 yılında onu Yunnan’ın yönetimine atamıştır. Sayyid Ajall’in gelişiyle birlikte Yunnan’da refah dönemi başlamış; ilk iş olarak, Yunnan’ın başkentini Dali’den bugün hâlen Yunnan’a başkentlik yapan Kunming’e taşımıştır. Yönetimde olduğu sürece adaletli davranarak halkın kalbini kazanmayı önemsemiştir. 

Diğer bir özelliği ise tarımın gelişmesini sağlayarak yeni mahsulleri halka tanıtmış, halkı gelişmiş tarım yöntemleri kullanmaya teşvik etmiştir. Yerel ticareti ve bölgesel pazarların kurulmasını desteklemiş, yeni para birimi düzenlemelerinin ticareti önlememesi için vergide esneklik sağlamış, Yunnan’da bulunan madenlerin işletilmesini teşvik etmiş ve bu düzenlemeleri yürürlüğe koyarak bölgede ekonominin gelişmesine katkı sağlamıştır. 

Bölge halkına; Müslüman, Batı Asya ve Moğol kültürüyle beraber Çin kültürüne de müsamaha ile yaklaştığı ifade edilmektedir.

Sayyid Ajall, bugüne kadar Yunnan’daki Müslüman varlığının güçlü olmasını sağlayan kişilerden biri olarak görülmüştür. Yunnan’ı altı yıl boyunca adalet ile yönetmiş olan Sayyid Ajall, halk tarafından çok sevilen bir yönetici olmuştur. 

Saidianchi (Sayyid Ajall), Zhiyuan döneminin 16. yılında (1279), 69 yaşındayken vefât eder. Onun vefât ettiğini duyan halkın sokaklara dökülerek ağladığı kaynaklarda geçmektedir. Naaşı, Shanchan şehrinin kuzey kapısına gömülmüştür. Jiaozhi Kralı, törene 12 kişiden oluşan bir heyet göndermek suretiyle kendisine verdiği önemi göstermiştir. 12 kişilik heyet matemi temsil eden giysiler giyerek defin merasimini gerçekleştirmiştir. 

Ayrıca birçok ağıt da hazırlamışlardır. Ağıtlardan birinde “Bizi doğuran, bizi eğiten şefkatli anne-babamız” sözü geçmektedir. Bu durum; İslâm’da uygun karşılanmayan fakat Türklerin geleneklerinde bulunan bazı özellikleri barındırmaktadır. Bir başka husus ise cenazenin arkasından yüksek sesle feryat ederek ağlamaktır ki bu özelliklerden yola çıkarak ataları arasında Türklerin olduğunu belli etmektedir. 

Yuan Tarih Kayıtlarındaki “Saidianchi Shansiding Biyografisi” içerisinde yer alan bu metinde görüldüğü üzere Sayyid Ajall, halk için onları doğuran ve eğiten şefkatli anne-babaları gibidir. Bu durum Sayyid Ajall’in Yunnan’ı yönettiği altı yıl boyunca halkın sevgisini kazanıp büyük işler yaptığının göstergesi olmuştur. 

Sayyid Ajall’in 5 oğlu vardır. Büyük oğlu Nasr al-Din ikinci oğlu Shasan, üçüncü oğlu Huxin, dördüncü oğlu Shansuding Wumoli’dir. Zheng He’nin atası olan en küçük beşinci oğlu ise Masuh’tur. Bu kişi Yuan Hanedanlığı’nda memur olarak görev yapmıştır. İçlerinden Nasr al-Din, Huxin ve Masuh, Yunnan eyaletinde üst düzey memur olarak görev yapmıştır. Onların çocukları ve torunları da Yunnan’da hayatını sürdürmeye devam etmiştir. Memur sınıfından olan çocuklar bir silsile hâlinde devam etmiştir. Masuh’un oğlu olan ve aynı zamanda Zheng He’nın dedesi Kerameddin’i ve onun oğlu Mir Tekin’i örnek gösterebiliriz. 

Sayyid Ajall’i önemli kılan husus…

Sayyid Ajall’i önemli kılan asıl husus ise Yunnan’daki Müslüman varlığını arttırması ve Müslüman Amiral olan Zheng He’nin ailesi üzerindeki dini terbiyesidir. Çünkü Sayyid Ajall’in hayatı Zheng He’nın kişiliği ve aile tarihi araştırmalarında önemli bir yer tutmaktadır. Kaynaklarda görüldüğü gibi Sayyid Ajall, Harzemşah Devleti’ne mensup soylu bir aileden gelmektedir. 

Bu açıdan bakacak olursak; Sayyid Ajall’ın gen haritasında Arap kanına ilave olarak Türk kanı olduğunu da söyleyebiliriz. Ayrıca Çin tarih kayıtlarına bakıldığında, Zheng He’nın atalarının bugünkü Xinjiang bölgesinden geldiğini görmekteyiz. Xinjiang’da yaşayan halkların ise Orta Asya’dan geldikleri bilimsel olarak kabul gören bir anlayıştır. Çin’in batısında Araplarla birlikte Moğollar, Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler ve Tacikler gibi birçok farklı halkın yaşadığı bilinmektedir.

İşte Amiral Zheng He de, Ming Hanedanlığı tarafından esir alındığında 11 yaşında olmasına rağmen öncesinde İslâm ve Türk kültüründe yaşamıştır. Bu açıdan bakacak olursak ileriki yaşlarında İslâm’ın izlerini Zheng He’nın yaşamında ve seyahatlerinde görebiliriz. Bu nedenle Zheng He, Çin tarihinde bir Çinli gibi yaşadığı gösterilse de; her şeyden önce bir Müslümandır. 

Diğer taraftan onun siyaset, denizcilik, mühendislik ve mimari alandaki başarıları ise yine onun soylu bir aile tarihine ve yönetici özelliklerine dayanmaktadır. Zheng He’nın aile mensupları genelde Song ve Yuan hanedanlıklarında yönetimde görev alarak büyük başarılar elde etmişlerdir. 

Zheng He’nın da siyasi, askerî, diplomatik ve mimari alanda elde ettiği başarılar düşünülürse Zheng He’nın bu başarılı kimliğinin önemli bir yönünün ailesinden gelen seyyid olması, geleneksel eğitim ve yerleşmiş yönetici kişiliğe bağlandığı görülmektedir. Zheng He’deki bu yetenek; soylu bir geçmişten Hazreti Peygamberden (sav) gelmektedir. Zira daha önce hiçdenize açılmamasına ve denizcilik hakkında çok ciddi tecrübesi olmamasına rağmen “Batı Seyahatlerinin Amiralliği”ni yaparak tüm dünyada önemli bir kişi hâline gelmiştir. İşte bu özelliğini onun soyluluğuna bağlayabiliriz. 

Birçok tarihi bilgiyi öğrendiğimiz Seyyah İbn-i Batuta’dan Çin tarihini incelediğimizde Zheng He’nin aile bağları ile ilgili bilgilerin Çin tarih kayıtları ile de uyuştuğunu söyleyebiliriz.

Zheng He-Ming Hanedanlığı münasebetlerini teşrih masasına yatırdığımızda karşımıza neler çıkar?

İlk Ming imparatoru sınır vilayetlerini tam itaat altına almak için seferler yapmaya başlamış Çin’in güneydoğudaki eyaletlerinden Yunnan da 1382’deki bu istiladan nasibini almıştır. Çin ordusu itaat altına aldığı eyaletten topladığı esirlerle geri dönüyordu. Çinliler esir aldıkları çocukları sarayda eğitir, devlet hizmetlerinde kullanırlardı. İşte Zheng He yani Muhammed Hasan Şemseddin’in yaşadığı kasaba da 1382’de Çin ordusunca işgal edilmişti. Küçük Muhammed esir alınarak başkent Nanjing’de Ming sarayına götürülür. O tarihlerde esir alınan sağlıklı, zeki çocuklar ve delikanlılar Çin’in İmparatorluk Sarayı’nda eğitilip devlet hizmetine alınmıştır. 

Ming Hanedanlık döneminde üst düzey eğitimini Hanedanlık Üniversitesi’nde (Nanjing, Taixue) almıştır. Zheng He, Çin Saray Okulu’nda kısa sürede öne çıkmıştır. Hem Arapça hem de Çinceyi çabuk öğrenip hızla ilerleme başarısını göstermiştir.  Eğitiminin ardından Prens Zhu Di’nin hizmetine verilmiş, orada da başarıları ile öne çıkınca bir süre sonra prensin danışmanlarından biri olmuştur. 

Hangi mülahazalarda Deniz İpek Yolu ve Keşifler Çağının Öncüsü Amiral Zheng He kitabını kaleme aldınız?

Prof. Dr. Fuat Sezgin Hoca’nın kitaplarını okuyordum. Bu arada Zheng He’den bahsediyordu. Bu konuda araştırmalar yapmaya başladım. Okudukça tarih bilgimin ne derece yetersiz olduğunu da öğrenmiş oldum. Karşımda dünyanın en büyük denizcisi duruyordu ve bundan haberim olmamıştı. Derhal yeni araştırmalar içine girdim ve bazı dergi kitaplarda Zheng He hakkında bilgiler buldum. Edindiğim bilgiler çok önemliydi. Muhakkak bu bilgileri köşe yazarlığı yaptığım gazetelerde paylaşmam gerektiğini düşündüm. Bir müddet sonra yazmış olduğum makalelerin kitaplaştırılarak araştırmacıların eline bir kaynak olacağı fikri doğdu. Emeklerim meyvesini verdi ve Türkiye’de Amiral Zheng He hakkında yazılmış en hacimli kitabı bastırıp neşretme imkânı buldum. 

Epeyce kitabınız var!

Hamd olsun, biri İngilizce olmak üzere toplam 11 kitabım vardır. Fakat Amiral Zheng He kitabı bunlar içinde en çok değer verdiğim kitap olup araştırmacıların istifade etmesi için çeşitli kaynakları ‘ek’ler halinde kitabımın sonuna ilave ettim. 

Hayatı denizlerde geçmiş ve denizcilik tarihi konusunda bir hayli araştırma yapmış birisi olarak Zheng He gibi bir zatı milletimize ve dünyaya tanıtmak beni çok mutlu etmiştir. 

Deniz Harp Okulu kuruluş yıldönümü törenlerinde ilgili tarih öğretmenlerine Amiral Zheng He hakkında bilgi vererek dünyaya çok geniş bir perspektiften bakılması gerektiğini izah etmeye çalıştım. Umarım araştırmacılar; bu çok değerli zat hakkında çok daha geniş ve kapsamlı çalışmalara imza atacaklardır. 

İnşallah. Amiral Zheng He’nin İslâm’a ve Müslümanlara yaptığı hizmetleri konuşalım…

Çin’deki ilk Müslümanlar, Orta Asya’dan gelen Arap askerî birlikleri ile 8. asırda Kanton şehrine yerleşen Müslüman tüccarlardı. Çin’e göçeden Müslümanların temel mayası Orta Asya’da atılıyordu. Bu devirde Semerkand’a Hanefi fıkıh mezhebi ve Maturîdî itikadı yerleşmişti. Özellikle Buhara ve Semerkand gibi merkezlerden göçedenler sadece göçmen değil aynı zamanda sohbetleri dillerden gönüllere etki eden sufî vâizlerdi. Bunlar, Ahmed Yesevî gibi büyük İslâm âlimlerinin derslerinden istifade etmiş kişilerdi. 

Bu Müslümanlar Çin’de yaşamalarına rağmen sosyal, siyasî ve hukukî olarak Çin yönetimine bağlı kalmadılar. Uzaktaki Müslüman hükümdarın tebaası sayıldılar ve kendi memurları tarafından idare edildiler. 

Moğolların Çin’i ele geçirmesi ve Yuan Hanedanı’nın (1271- 1368) ortaya çıkışı Müslümanları daha da güçlendirdi. Moğollar devlet idaresinde Müslümanları görevlendirmişti. Moğollar, Çin ve Orta Asya arasındaki kültürel ve ticarî bağın artmasına müsaade ettiler. Müslümanlar önceden sadece Kuzeybatı Çin’e yerleşebilirken artık Çin’in güneybatısı ve Yunnan eyaletine de yerleşebiliyorlardı. Birçok şehirde Müslümanlar kadıları, şeyhülislâmları ve içinden doğruluk geçen pazarlarıyla ayrı bir sosyal yapı oluşturdular.

Zhehg He İslâm’ın Endonezya ve Malezya’da yayılmasını temin etti.

İşte Zheng He de ataları gibi İslâm’a hizmet etmiş fakat kendisi daha uzak coğrafyalarda örneğin Endonezya ve Malezya’ya Müslümanlığın yayılmasında öncü kişi olmuştur. Çinli Müslümanları Endonezya’ya götürüp, bugün yüz milyonlarla ifade edilen kalabalık etnik gruplardan biri olan ve çoğunluğu Müslüman Cava halkıyla tanıştırmıştır.

Ming Hanedanlığı, Zheng He’nın seyahatleriyle beraber Güneydoğu Asya ülkelerinde 1405’den 1433 yılına kadar gücünü ve deniz ticaretini korumuştur. Zheng He’yı bizim için önemli bir tarihi kişilik hâline getiren ise yalnızca bu seyahatler değildir. Zheng He’nın kökeninin Müslüman olması ve Müslümanların dünyadaki denizcilik kültürüne kazandırdığı özellikler en az bu seyahatler kadar önemlidir. 

İslâm barış dinidir.

İslâm barış dinidir. Dolayısıyla İslâm; savaşı değil adı üzerinde selâmeti ve barışı öncelikli kılar. Savaşlara ancak kendisine saldırıldığı anda izin verir. İslâm’ın gelişmesi kılıçve silah zoruyla değil ticaret ve güzel ahlâkla olmuştur. 

Az önce de ifade ettiğim gibi Zheng He, 317 gemi ve 28 bin kişilik mürettebatı ile sefere çıkarken; Kolomb toplam 90 kişilik 3 gemiyle, Gama 160 kişilik 4 gemiyle ve Magellan 265 kişilik 5 gemiyle sefere çıkmıştı. Zheng He, bir tanesine kendisinin katılmadığı fakat hazırlayıp sefere koyduğu 7 seferde toplam 160 bin millik uzun seyahatlerini denizcilikteki üstün yetenekleri sayesinde başarı ile tamamlamıştı. 

`src=

Osmanlı Devleti, bu tarihlerde 1402’deki Timur yenilgisi nedeniyle Fetret dönemini yaşıyordu. Zheng He’nin Hint ve Batı Pasifik okyanuslarındaki seyahatleri Çin ile Güney Asya ile Doğu Afrika kıyılarına kadar ulaşmıştı. 

Bu seferler ile bölge ülkeleri arasında ekonomik ve kültürel ilişkiler gelişti. Fakat en önemlisi Endonezya adalarının İslâm ile bağlarını güçlendirmesine neden olmuştu.

Zheng He hayatının büyük bölümünü denizlerde geçirdiği için tefekkür ehli bir zat olsa gerektir.

Ayen öyle. Büyük bir mütefekkirdir aynı zamanda. Çünkü denizcilik mesleği birçok yönü ile diğer işlerden ayrılır. Zira deniz veya okyanus ortasında Allah ile baş başa kalınmaktadır. 

Eğer bir de fırtınanın içine düşmüş bir denizci, dünyayı insanlardan çok daha gerçekçi bir şekilde değerlendirmektedir. 

Denizcinin imdadına yetişecek Allah’tan başka hiçbir güçyoktur.

Denizcinin imdadına yetişecek Allah’tan başka hiçbir güçyoktur. İnancı zayıf olsa bile bütün denizciler fırtına meydana çıktığı zaman Allah’a yalvarıp dua etmeye başlarlar. Denizcilerin ağzından “Allah” kelamından başka bir söz çıkmadığı bu anlarda; selâmetle sahile ulaşmak umudu ile dualar en sefih denizcilerin dilinde dahi dolaşmaya başlar. 

Kur’an-ı Kerim’de bu durum meâlen şu şekilde geçmektedir: “Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp götürdükleri ve bu yüzden neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar. Her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah’a halis kılarak: “Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız” diye Allah’a yalvarırlar. Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar. 

“Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde edersiniz; sonunda dönüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.” (Yunus Suresi 22-23. âyet mealleri)

Âyetin de gösterdiği gibi denizde Allah’a inanç; çok güçlü olmaktadır. Zaten başka türlü devasa filolara kumanda edebilmek çok zordur. Zheng He gibi birçok ünlü amiral, OruçReis, Hızır Hayrettin Paşa ve Turgut Reis; maneviyatı güçlü kişiler arasından çıkmıştır.

-Beşinci bölümün sonu-

YARIN:  Amiral Zheng He’nın denizcilik vasıfları ve keşifleri