Kadıköy`deki 'Tokuşan Boğa', ne zaman, nerede, niçin yapılmış ve neden gelip Kadıköy`ün göbeğine kurulmuş hiçmerak ettiniz mi? Kadıköy`ün simgesi haline gelen bu boğa, 1969 yılından beri Kadıköylü. Evveliyatı Abdülaziz devrine kadar gider, Paris`e kadar uzanıyor. Epeyce de bir yer dolaştıktan sonra buradaki yerini alır..
Chicago Bulls gibi birçok spor takımı boğayı kendilerine maskot edinmiştir.  New York`da Wall Street Stock Market`in önündeki ünlü Boğa Heykeli gibi Fenerbahçe taraftarının maskotu olmuştur.
Hatta taraflarlar rekebetini, bu boğa üzerinde sergiledikleri olaylara da şahit olmuştuk. Bir zamanlar Galatasaray taraftarları bir derbi öncesi ezelli rakipleri Fenerbahçe`ye bir muziplik yapıp heykeli sarı kırmızı renklere boyamışlar. Tabii Fenerbahçe taraftarları bunun altında kalır mı ? Boyayı sildikleri gibi Kadıköy`ün boğasına sarı lacivert çubuklu formayı giydirmişler. Bir Beşiktaş maçında Fenerbahçeli hücumcusu Serhat Akın gol attıktan sonra 'Dövüşen Boğa'ya atıfta bulunarak, işaret parmaklarını boynuz gibi başının iki yanına koyup koşunca adı da 'Kadıköy`ün Boğası' olarak kalmış. İstanbul`un efsanelerinde yer alan ve Bosphorus`a adını veren boğadan sonra eski 'körler ülkesi' Kalkedon`un boğası da bugün Kadıköy`ün Boğası olarak anılıyor ve en efsanedeki boğa kadar ünlü.
Döğüşen Boğa`ya yaşlı boğa dedik, ne kadar mı yaşlı? Nüfus kağıdı heykelin kaidesine kaydedilmiş : Doğum tarihi: 1864, Doğum yeri: Paris, Baba Adı: Isidore Bonheur.  Evet yaşlı boğa tam 153 yaşında ve Fransız heykeltıraş Isidore Bonheur tarafından yapıldığı günden beri dimdik ayakta ve dövüş mudunda.
Heykelin Türkiye`ye gelişi hakkında iki farklı rivayet var. Birincisine göre
İşte Boğa Heykeli, 1860`larda bu bölgede Fransızlar`ın Almanlar`ı yendiği savaşı simgelemek, kızgınlığı ve iriliğiyle Fransızlar`ın gücünü anlatmak için yaptırılmış. Heykel Fransız heykeltıraş tarafından yapıldıktan   sonra o zaman Fransa`nın elinde olan Alsac Lorraine bölgesinin Alman sınırına yakın bir yere, onlara bir meydan okuma anıtı olarak dikilmiş. 1870 Sedan Muharebesi`yle, Alman General Bismarck tarafından Alsas-Loren yeniden geri alınınca, 'Fransızlar`ın gücü' de böylece yeniden Almanya`ya geçmiş. Ancak heykelin Almanya`daki yaşantısı çok sürmemiş. Hem I. Dünya Savaşı`ndaki Osmanlı-Almanya ittifakı hem de Alman İmparatoru II. Wilhelmin dostluğundan dolayı Boğa, 1917`de İttihat ve Terakki Cemiyeti`ne hediye edilmiş. İttihat ve Terakki Cemiyeti de Boğa heykelini Enver Paşaya hediye etmiş. Böylece Türkiye`ye gelen heykel, ilk olarak Beylerbeyi Sarayı`nın bahçesine, oradan da Yıldız Sarayı Şale Köşkü`nün büyük serası önüne yerleştirilmiş. Bu öykü de inandırıcı olmayan taraf Alman imparatorunun Türk Komutanına savaş sırasında tonlarca ağırlığında bir boğa heykelini hediye etmesidir. Belki de heykelin ilk görüldüğü Yıldız Sarayı Şale Köşkü bahçesinden alınıp,   sonradan   Enver Paşanın Bilezikçi çiftliğine taşınmış olması, heykelin Enver Paşa`ya hediye edildiği algısını   oluşturmuştur.
Diğer rivayet çok daha inandırıcı geliyor : Heybetli, ultra kaslı, burnundan soluyan, kalkık ön ayağıyla saldırıya hazır bu boğa heykelini, pehlivanlığıyla   ünlü Padişah Abdülaziz sipariş etmiş İsidore Bonheur özellikle hayvan heykelerinde uzmanlaşmış bir sanatçıdır ve genellikle 34,5X 59 cm boyunda yaptığı eserlerini Fransa ve İngiltere de sergiler. 1867 yılında açılan Paris Evrensel sergisinde Bonheur yukardaki yazılı boyutlarda döğüşen (tokuşan) ve kükreyen (böğüren ya da diklenen) iki boğa heykelini sergilemektedir. Sergiyi gezen Sultan Abdülaziz bu iki boğa heykelini çok beğenir. Sanatsever sultan özelikle hayvan heykellerine çok meraklıdır ve İstanbul`da ki Beylerbeyi ve Çırağan sarayların bahçeleri için Avrupalı sanatkarlara   tam 24 hayvan heykeli ısmarlamıştır. Bu projenin sorumlusu olarak görevlendirilen Fransız heykeltraş Pierre Louis Rouillard, İsodere   Bonheur den de bu iki kardeş boğanın anıtsal boyutta birer kopyasını yapmasını ister ve o da bu talebe uyar.
Döğüşen Boğanın kardeşi Kükreyen Boğa heykeli   bugün Kaiıser II. Wilhelmin de bir zamanlar misafir olarak ağırlandığı Beylerbeyi Sarayının   büyük havuzunun bahçesinde bulunmaktadır. Bugün Altıyolda olan Döğüşen Boğanın ilk yerleşim yeri ise Yıldız Şale köşkü bahçesidir. Ama o, Beylerbeyi Sarayında, bir buçuk yüzyıldır sakin sakin durarak kükreyen kardeşinin aksine, efsanedeki Boğazın Boğası gibi bir o kıta, bir öbürü kıta dolaşıp ve tokuşup durmuş.  Yıldız Şale Köşkündeki büyük Seranın bahçesinin yeşilliklerden alınıp, önce Sarıyer`in sırtlarında ki   Bilezikçi Çiftliğine taşınmış. I. Dünya Savaşı sonunda Enver Paşa`nın yurt dışına gitmesinden sonra, Boğa`nın Yıldız Şale Köşkü`nden sonra ilk görüldüğü yer, Enver Paşa ve Naciye Sultan`ın sahip oldukları 'Bilezikçi Çiftliği' olmuş. Sonra 1950 yılında Harbiye` de ki   Lütfü Kırdar Spor Sergi Sarayının önüne, bir müddet sonra da yeni açılan Hilton Otelinin önüne konulmuş. Gün gelmiş Tokuşan Boğa yüz yaşını aşmış ve takvimler 1969 yılını gösterirken kıtalar arası yolculuğa çıkmış.  İlk durak Kadiköy İskele Meydanındaki Belediye Binasının önü olmuş.  Bir zaman sonra biraz daha yana doğru giderek eski   Etibank`ın karşısına yerleştirilmiş. Dolaşmaktan ve tokuşmaktan yorgun düşen boğa son olarak da 1987 yılında şimdiki yeri Altıyol meydanına getirilerek konulmuş.
17.02.2018 tarihinde Tarihi Boğa Heykeli nin planlara işlenmesine yönelik Meclis e sunulan teklif, Belediye Meclisi nde oy birliğiyle alınan kararla planlara işlenerek, tescillendi.