'Türk sanat tarihi araştırmalarının babası' diye adlandırılan Albert Gabriel`in : 'Modern statik hesabının olmadığı devirde bu açıklıkta o zaman için böyle bir eser hayranlık ve takdiri muciptir. Ayasofya`nın kubbesi köprünün altına rahatlıkla girer. Balkanlarda, Türkiye`de, Orta Doğu`da bu açıklıkta, bu yaşta köprü yoktur.'   dediği bir eserden bahsedeceğim bu yazımda.

Malabadi Köprüsü, Türkiye ve yakın doğuda taş köprüler içerisinde kemeri en geniş olandır.

'Köprünün iki tarafında kale kapıları gibi demir kapıları vardır. Bu kapıların içinde sağ ve solda köprünün temeli beraberliğinde kemerin altında hanlar vardır ki gelip geçenler, sağdan ve soldan geldikleri vakit misafir olurlar. Köprünün kemeri altında birçok oda vardır. Demir pencereler şahneşinlerine misafirler oturup kemerin karşı tarafındaki adamlarla kimi sohbet eder, kimi ağ ve oltalarla balık avlarlar. Bu köprünün sağ ve solunda da nice pencereli odalar vardır. Köprünün sağ ve solundaki bütün korkuluklar Nehcivan çeliğindendir. Ama demirci ustası da var kudretini sarf ederek bir tür sanatlı kafesli korkuluklar yapmış ve doğrusu elinin ustalığını göstermiştir. Doğrusu, üstad mühendis var kuvvetini sarfederek bu köprüde öyle sanatlar göstermiştir ki, bu işçiliği geçmiş mimarlardan hiçbirisi göstermemiştir, Malabadi Köprüsü nün altına Ayasofya nın kubbesi girer'

Malabadi Köprüsü`nün adı,   Orta Çağ daki Türkçe kaynaklarda, Akarman veya Karaman Köprüsü olarak geçer.

Silvan ilçesi Batman çayı üzerinde yer alan Malabadi Köprüsü eski dönemde Diyarbakır-Tebriz Kervan yolu olarak kullanılıyordu. Kitabesinde, 1147de Timurtaş b. İlgazi b. Artuk tarafından Artukoğulları döneminde kuruluyor. 12.yy Selçuklu dönemi anıtsal mühendislik-mimarlık baş yapıtlarından gösteriliyor.

Güneş ve Aslan kabartmalarıyla bir anıt özelliği taşıyor aynı zamanda. Kemerin her iki yanında, içtarafta kervan ve yolcular tarafından, özellikle kışın zorlu günlerinde barınak olarak kullanılan iki oda bulunmaktadır. Köprü nöbetçileri tarafından da kullanılan bu odaları daha önceleri dehlizlerle yolun dipleri ile bağlantılı olduğu, gelen kervanların ayak seslerinin bu dehlizler vasıtası ile daha uzaklarda iken duyulduğu söylenir. Odalar ve hela hâla kullanılmakta.

Yörede yapımı köprü hakkında şu hikaye anlatılır: Bad adında gençbir adam nehrin karşı kıyısında yaşayan bir kıza aşık olur. Nehrin üzerinde köprü olmadığı için Bad sevdiği kıza ulaşamaz. İki aşıkta nehrin kıyısından karşı karşıya konuşurlar. Bir gün kız, Bad`ın yanına gitmeye karar verir ama daha karşı tarafa ulaşamadan suya kapılır. Gençadam, tüm aramalarına rağmen kızı bulamaz.

GençBad Silvan beyi Meya Fargin`in yanına gider ve 'Sevdiğim kız yanıma gelmeye çalışırken suya kapılıp boğuldu. Gelin burada bir köprü yapalım, insanlar rahatça geçebilsinler, sevdiklerine kavuşa bilsinler'der.

Silvan beyinin adamları köprüyü yarıya kadar yapar ancak köprünün kemer açıklığı İstanbul`daki Ayasofya Camisinin kubbesinden daha büyük olur.Silvan beyi Bad`ı yanına çağırır ve köprünün diğer yarısını yapıp yapamayacağını sorar ona.

Bad köprüyü tamamlayabileceğini söyler fakat beye bir şart koşar. 'Köprünün diğer yarısını tamamlarsam, senin sağ kolunu bilek hizasından keseceğim demiş' Aynı şekilde Silvan beyi de Bad köprüyü tamamlayamazsa onun sağ kolunu keseceğini söyler. Bad köprünün kalan kısmı için çok çalışır ve köprüyü tamamlar ve beyin sağ kolunu bilekten keser. Köprünün ortasındaki kesik el figürünün ise iddiayı kaybeden beyin kesilen elini sembol ettiğini söylenir.

Her biri başka uzunluklarda ve kırık hatlar halinde üçbölümden oluşan köprü, doğu ve batıda hafif eğimlerle yollara bağlanmıştır. Orta bölüm kayalıklar üzerine oturtulmuş bir kitle halindedir. Burada sivri şekilde ve 38,60 m açıklıkta çok büyük bir kemer ile sepet kulpu şeklinde, üçmetre açıklıkta küçük bir kemer vardır. Ü çüncü bölüm fark edilir derecede birinci kısma paralel bir durum arzeder.

Burada sivri kemerli iki açıklık ve ayrıca yola bağlanan yer yakınında da bir açılık görülür. Böylece köprü, biri çok büyük olmak üzere beş gözlüdür. Köprünün boyu 150, eni yedi, yüksekliği ise alçak su seviyesinden kilit taşına kadar 19 metredir. Köprü renkli taşlarla inşa olunmuştur. Büyük kemerin iki tarafında 4,5-5,3 m ölçüde, iki hafif kemerli odacıklar, büyük kemerin üstü ortasında, gelip geçişin kontrol edildiği beş metre genişlikte kâgir bir kapı ve bunun iki tarafında da ayrıca iki kapı vardır. Bunlardan Batman tarafındaki kalmış, diğeri yıkılmıştır. Bunların sol taraflarından birer merdivenle odacıklara inilir. Bu odalar yüksek tavanlı ve tuğla örtülüdür. Pencereleri geniş ve büyüktür.

Maalesef bu gibi hazine değerindeki tarihi eserlerimizin kıymetini yeterince bilmiyoruz. Etrafına da yapılaşma yaparken bu mimari yapıya uygun tarzda, onun güzelliğini bozmayacak tarzda yapılar olmalıdır.