`height=

Naim Güleçülkemizin önde gelen mantar araştırmacılarından biri. Güleç`in çocukluk döneminde memleketi Kastamonu`daki mantar türlerini keşfetmesiyle başlayan mantar araştırmacılığı süreci İstanbul`daki üniversite eğitimi döneminde gelişerek devam etmiş. Kastamonu`dan İstanbul`a ve Asitane`den tüm bölgelerimize kadar mantar yetişen coğrafyaları adımlayarak onlarca mantar çeşidini keşfeden ve yüzlercesinin tadına bakan Naim Güleçile gerçekleştirdiğimiz e-mülakat ile mantarların dünyasını keşfetmeye çalıştık.

İbrahim Ethem Gören: Naim Güleç`i, mantarları hobi edinen olan bir kişi olarak nasıl tanımalıyız?

Naim Güleç: 1978 yılında Kastamonu`nun Taşköprü ilçesinde doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimini Taşköprü`de tamamladım. İstanbul Ü niversitesi İletişim Fakültesi`nden 1999 yılında mezun oldum. 22 yıldır, dergi, gazete, haber ajansı, radyo gibi medya işletmelerinde genel müdürlük dâhil çeşitli görevlerde bulundum. 2017 yılından bu yana özel bir katılım bankasının kurumsal iletişim tarafındayım. 

Mantarlara ilginiz nereden geliyor?

Mantarlara ilgim çocukken başladı. 18 yaşıma geldiğimde en az 18 farklı mantarı tanıyor ve topluyordum. Ü niversite eğitimi sonrası İstanbul`un ormanlarında da mantar aramaya başladım. 

Naim Güleç: Hizmet ve lezzet boyutuyla mantarları keşfetmeyi seviyorum. 

Artık daha bilinçliydim. Önce en zehirlileri öğrendim, ardından en kolay tanımlanan zehirsizleri... Zamanla İstanbul`un dışında da saha araştırmaları yapmaya başladım. Trakya`dan Doğu Anadolu`ya, Karadeniz dağlarından Akdeniz Toroslarına kadar onlarca ormanda, yaylada mantarları araştırıyorum. Hizmet ve lezzet boyutuyla mantarları keşfetmeyi seviyorum. 

Mantar toplamak için özel bir kıyafet gerekli mi? Hangi malzemelerle ormana girmeliyiz?

Mantar toplama denilince akla sepet gelmelidir. Sepet mantarın parçalanmasını ve bozulmasını engeller. Ayrıca siz ormanda gezerken sepet mantar sporlarının çevreye yayılmasına yardımcı olur. Bu da gelecek dönemde daha fazla mantar çıkmasına katkı sağlar. Yanınızda mutlaka bir çakı ve fırça bulundurmalısınız. Ne kadar temiz toplarsak o kadar iyi. Poşetle mantara gidenler var, buna kesinlikle karşıyız.

`height=

Mevsimine ve hava şartlarına göre kıyafet giyilmelidir. Tişörtün üstüne bir gömlek veya mont giymeliyiz ki kollarımız ve vücudumuz dikenlerden, dal budaktan iyi korunabilsin. Başımızı korumak için de yazın kep, kışın bere giyilebilir. Ayrıca aracımızın bagajında bir yağmurluk olmalı. Vücudu sıcak tutan hafif bir polar ormanda en iyi yoldaştır. Yağmur geçirmeyen ve kaymayan bir bot da önemli. Dikenlerden korunmak için kot pantolon gibi kalın bir pantolon ya da ıslak zeminden etkilenmemek için yağmur pantolonu tercih edilebilir.

Mantar toplamanın bir usulü ya da etik kuralı var mı?

Elbette... Sadece gözümüzün gördüğü mantarları toplamalıyız. Bazen elinde tırmıkla mantar aramak için ormanın altını üstüne getirenler var. Özellikle turuncu süt çıkartan Lactarius türleri yani kanlıca mantarı için tırmıkla ormanda gezenler oluyor. Bu doğru değil. 

Neden? 

Kanlıca mantarı bulalım derken tırmıklarla miselyuma zarar veriyorlar. 

Miselyum nedir?

Miselyumu, örümcek ağına da benzeyen yer altındaki mantar network ağı gibi düşünebiliriz. Bir metrekarede milyarlarca metre uzunluğunda misel ağı vardır. Mantarlar da bir nevi miselyumun meyvesidir. Tıpkı ağaçtaki meyve gibi. Meyvenin ağaçdalına zarar vermeden kopartılması nasıl önemliyse mantarın da misel yapısına zarar vermeden kopartılması eşdeğerde önemlidir. Bu nedenle mantar dostları olarak biz tırmıklarla mantar toplanmasına karşıyız, etik bulmuyoruz. 

Bir diğer mesele, henüz sporlarını doğaya salmamış olan minik mantarların toplanması. Bunu de gayrı etik buluyoruz. Ayrıca mantarları ihtiyacımız kadar toplamalıyız ki bizden sonra ormana girenler boş çıkmasın. Bir de, bazı nadir türler vardır. Mesela Butyriboletus regius mantarı. Avrupa`da kraliyet boleti denir. Bu mantar nadir olduğu için bir iki taneden fazla toplanmasını etik bulmuyoruz.   

Mantarları önemli kılan nedir?

`height=

Mantarlar bizden çok önceleri bu dünyadaydı. Ne insanlar gibi nefes alıp verebilirler, ne de bitkiler gibi fotosentez yapabilirler. Onlar üçüncü bir türdür. Her şeyiyle farklılar. 

'Mantarlar dünya ekosistemi için vazgeçilmezdir.'

Mantarlar dünya ekosistemi için vazgeçilmezdir. Tabiattaki bitki ve ağaçtürlerinin çoğunluğu, miseller vasıtasıyla mantarlarla bir etkileşim içerisindedir. Mantarlar yeryüzünün ve tabi yer altının gizli kahramanlarıdır.

Meselâ;

Bir örnek verelim. Sayıları binleri bulan çürükçül mantar türleri, başta ağaçyaprakları, dallar, otlar olmak üzere yeryüzündeki tüm atıkları dönüştürerek toprak ve bitkiler için faydalı hale getirir. Marketlerde satılan beyaz kültür mantarı Agaricus bisporus`un bir çürükçül mantar olduğunu hatırlatalım. 

Asalak olan mantarlar ise zayıf ağaçların kurumasını ve çürümesini hızlandırarak yeni fidanlara yer açmaktan sorumludur. Bal mantarı olarak bildiğimiz Armillaria mellea tüm öz suyunu emerek hastalıklı bir ağacı birkaçyılda kurutur ki, yerine yeni fidanlar büyüyebilsin. 

Buradan mantar türlerinin ağaçlarla münasebet kurduğunu anlıyoruz;

Evet; Bazı mantar türlerinin bazı ağaçlarla mikorizal ilişkisi, diğer bir ifadeyle alışverişi vardır. Her mantar miseli her ağaçla mikorizal bir etkileşimde bulunmaz. Sözgelimi kanlıca mantar türlerinden biri olan Lactarius deliciosus ile çam ağaçları arasında mikorizal ilişki vardır. Çam ağacı olmayan yerde bu kanlıca türü pek yetişmez. Yine meşe ağacı ile bolet veya kara kafa çörek mantarı olarak bilinen Boletus aereus mantarı arasında simbiyotik bir ilişki vardır. 

Bazen de bir bitki ile bir mantar türü arasında mikorizal ilişki oluşur. 

Nasıl bir ilişkiden bahsediyorsunuz?

Örneğin körek mantarı olarak bilinen Pleurotus eryngii mantarı ile körek bitkisinin arasında bağlantı vardır. Körek mantarı denmesinin sebebi de tahmin edeceğiniz üzere bu bitkiden kaynaklanır. 

Bir de çayır çimenlerde yetişen mantarlar var. Mıh başı dediğimiz Marasmius oreades mantarı çimenlik alanlarda daire veya sıra halinde çıkar. Çok lezzetli olan söbelen mantarı Coprinus comatus da çayır çimeni seven bir mantardır. 

Güleç: Her mantar her yerde aranmaz.

Dolayısıyla, her mantar her yerde aranmaz. Her mantar her ağacın altında çıkmaz. Her mantar her ormanda yetişmez. Kanlıca arayacaksak çam ve köknar ormanına, kara kafa çörek mantarı arayacaksak meşe ormanına gireceğiz. Çayırda çimende geziyorsak Coprinus, Agaricus, Marasmius türleriyle her an karşılaşabileceğimizi bilmeliyiz. 

Türkiye`de ve dünyada kaççeşit mantar var?

Bu konuda net bir rakam vermek pek mümkün değil. Mantarları kabaca ikiye ayırabiliriz mikro ve makro mantarlar. Ebadı 2 cm`den küçük olanlar mikro mantarlar oluyor. Sayılarının 100 bini, hatta bir milyonu aştığı belirtiliyor. Yoğurt mayası, ekmek mayası vs. 

`src=

'Bizim ilgi alanımız makro mantarlar.'

Bizim ilgi alanımız makro mantarlar. Dünyada 10 binin üzerinde kayıt altına alınmış yani üzerinden bilimsel çalışma yapılmış makro mantar var. Türkiye`de ise bu rakam şimdilik 2 bin 500 civarında. Ü lkemizde 10 bine yakın mantar türü olduğu tahmin edilmektedir.

Mantarlar üzerinde bilimsel çalışmaları kimler yapıyor?

Mantarları üniversitelerin biyoloji bölümünün mikoloji bilim dalı incelemektedir. Mantar uzmanlarına da mikolog denir. Sertifikalı da olunsa amatör mantar araştırmacılarına mikolog denmez, mikolog denilebilmesi için akademik çalışma yapılması gerekir. Bazen medyada görüyoruz, Türkiye`nin tek mikologu...` Bu yanlış bir tabir. 

Konumuza dönecek olursak, yeni bir tür keşfedildiğinde mikologlar laboratuvar ortamında DNA`sına kadar mantarı inceleyip sınıfını, ailesini, cinsini ve türünü tespit ederler ve makale hazırlarlar. Hakemli dergide yayınlandığında da artık resmi olarak o mantar literatüre dâhil edilmiş olur. 

Avrupa`da 10 bin mantar keşfedilirken Türkiye`de sadece 2 bin 500 mantar kayıt altına alınmış. Neden? 

Önemli bir konuya temas ettiniz. Bunun birçok sebebi var. Öncelikle Avrupa`da mikoloji biliminin geçmişi bize göre daha eksiye dayanıyor. Mikolog sayıları da bize göre haliyle çok fazla. Ü lkemizde 200`den fazla üniversite olmasına karşın makrofunguslarla ilgilenen mikolog sayımız 100`ün altında. Doğamız çok zengin. Mantar çeşidimiz çok. Bu nedenle mikolojiye ülke olarak daha fazla önem vermeliyiz ki, yeni türler keşfedebilelim ve bir an önce kayıt altına alabilelim. Diğer bir sebep, mikologların arazi deneyiminin fazla olmaması. Elbette araziden çıkmayan mikolog hocalarımız da var. Sözgelimi Mehmet Halil Solak, Ilgaz Akata, Hatıra Taşkın, Hakan Alli, Fuat Bozok ve adını sayamadığımız birçok mikologumuz sahalarda yoğun emek harcıyor. Ancak birçoğunu maalesef sahalarda pek göremiyoruz. Bu nedenle de yeni türler çok az keşfediliyor. Başka bir sebep de ormanda mantar arayan amatörlerin yüzde 99`u sadece yemeye odaklanıyor. Yeni bir tür keşfedeyim derdinde değiller. Bu nedenle ben kendime bir vizyon koydum. 

Nasıl bir vizyondan söz ediyorsunuz Naim Bey?

Allah ömür verirse en az 50 mantarı literatüre kazandıracağım. 

Kaçmantar türü keşfettiniz şimdiye kadar?

Şimdilik 7-8 tane oldu. Elimde de yeni kayıt olabilecek türler var. Yakında mikolog hocalarımıza teslim edeceğim. 

YARIN: Naim Güleç: Toplumda mantar fobi oluşturmanın kimseye faydası yok!