Hikâye, Çanakkale 5. Er Eğitim Tugayı`nda, bedelli olarak askerliklerini yapmakta olan bir grup 'sivil er'in arasında geçer. Dünyanın ve Türkiye nin dört bir yerinden değişik sosyal katmanlara mensup çeşitli nedenlerle bakaya ya da kaçak durumuna düşmüş birçok orta yaşlı erkeğin tüm bu farklılıklarına rağmen, birlikte ve uyum içinde yaşamayı öğrendikleri ve 28 gün süre zarfında yaşadıkları serüveni anlatmaktadır.

Yönetmen Mustafa Altıoklar, Senaryo Levent Kazak, Görüntü Yönetmeni Soykut Turan, Müzik Hakan Özer, Oynayanlar Pelin Batu, Özcan Deniz, ALİ Poyrazoğlu, Yavuz Bingöl, Mehmet Günsür, Gökhan / Athena, Levent Kazak, Ercan Saatçi, Seray Sever, Özlem Tekin, Yapımcı: Abdullah Oğuz, Yapım Koordinatörü: Ansı Elagöz, 2003, Renkli,115 dakika. Filimin adı ise: O Şimdi Asker

Sinema sanatı toplumdaki gerçekliğin perdeye aktarılmasıdır. O Şimdi Asker`in en önemli özelliği de 'gerçeklikleri' anlatmasıdır. Diyaloglar çok başarılı ve kışlanın ruhuna uygun hazırlanmıştır. Filmin platosu da gerçeğe uygundur. Çekimler, İstanbul Tuzla Piyade Okulu / Tuzla Deniz Harp Okulu, Hadımköy 1. Zırhlı Tugayı ve Çanakkale de yapılmış. Filimin önemli özelliği, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türk sinemasının içerisine en fazla sokulduğu yapım olmasıdır. Yani, film TSK`ni en sahici biçimde yansıtmaktadır.

O Şimdi Asker`deki esprilerin hepsi ve daha binlercesi askeriyede vardır. Filmdeki komutan tiplemelerine yüzlercesini ekleyebiliriz. Artist gibi arazi olmak isteyenlerin kışlada haddi hududu yoktur. Savaş çıkacak ve terhisler durduruldu söylentileri çok fazladır. Kışlalara cep telefonu sokma yasağı gibi, yasakları ihlal etme düşüncesinde olan ve bunu uygulayan da çoktur. Marşların, sloganların envai çeşidi kışlalarda bağıra çağıra söylenir. Zaten 'bağırmayana deli' denilen tek kurum askeriyedir. Güneşe çıkmama yasağı ile birlikte, terlik giyme, silahlı nöbet tutmama ve tıraş olmama gibi çeşitli istirahatler de askeriyeye özgüdür. Epilepsi hastalığı bulunan bir bedellinin, arkadaşlarıyla birlikte mutfakta et doğrarken hastalanması ve arkadaşlarının ona müdahale ederek, onu kanlı ve et yığını olan masaya yatırmaları ve başının altına da etleri yastık yapmaları çok ender rastlanacak bir sahnedir.

Aslında filmin beyin takımının, filmi çekmeden önce askerlikle ilgili önemli ön araştırmalar yaptıkları anlaşılıyor. Çünkü her ne kadar kahramanlarımız 28 günlük bedelli askerlik yapsalar da, bu kadar kısa sürede filmdeki drama ve komedinin yakalanması zordur. Bu nedenle filimdeki olayların bütün askerleri kapsayacak şekilde kurgulanması kanaatimce başarıyı ve ilgiyi artıran en önemli etken olmuştur.

O Şimdi Asker`in en önemli özelliklerinden birisi de öğretici özelliğidir. Sivil hayattaki bütün tecrübeler nizamiye kapısından girdikten sonra sıfırlanır. Askerin yeni hayata uyumu, disiplini ve mutlak itaati için bu şarttır. Bu nedenle, özellikle acemi birliklerinde sivil hayatla bağları kopartacak bir eğitim sistemi tatbik edilir. Yüzde yüz başarı sağlanan bu eğitim sisteminin sonucunda asker istenilen davranışı ve değişmeyi başarabilecek konuma getirilir. Bundan sonraki safhada asker, askeri disiplin ve itaat sistemi içerisinde sivil hayata da hazırlanır. Artık askere çeşitli bilgi, beceri ve mesleklerin öğretilmesi de kolay olmaktadır. Mesela, tek bayan olan Tabip Yüzbaşı Yasemin Alkoç`un doğum kontrolü ile ilgili konferansı hiçbir yerde askeriyede olduğu kadar etkili olamaz. Sivil hayata yönelik eğitici ve öğretici konferanslar Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün birimlerinde yoğun bir biçimde gerçekleştirilmektedir.

Filmde benim kahramanım altı buçuk yıldır askerlik yapan er Yavuz Bingöl`dür. 'Çayda dem, askerde kıdem.' sözü doğru bir sözdür. O Şimdi Asker`in en kıdemlisi olan &ndash sigara otlakçısı ki bu tipler de askerde çoktur- Bingöl`ün askerliğinin uzama hikâyesini dinleyen hiçbir asker firara kalkışmaz. Ona kıdemli olduğu için kimse ilişmiyor. Kendi haline bırakmışlar. Suzan Suzi türküsünü dilinden düşürmüyor. Her fırsatta 'kör olasın Suzan suzi/kader ayırdı bizi' diyor. Suzan onun sevdiği kız. İlk firarını onun için yapıyor. Suzan`ı çok sevmiştir. Kız fazla bekleyemem demiş. Kaçmış. Suzan`ın evleneceğini duymuş. Yine kaçmış. Askerliği yine uzamış. Suzan evlenmiş. O da kaçıp, evlendiği adamı bıçaklamış. Askeri hapishane, cezaevi derken bakmış kaçmasının hiçbir anlamı kalmamış. Anlamsız bir işe girdiğini fark etmiş ama hayatından da altı buçuk yıl gitmiş.

Yönetmen bedelli askerliğin eleştirisini de, altı buçuk yıllık kıdemli asker Yavuz Bingöl`ün ağzından yapıyor. Bingöl, bir ara bedellilere 'Depreme şükredin siz. Ya ben. Benim ne farkım var sizlerden. Param olsa sizin gibi askerlik yapardım bende. Suzan`la evlenmiştim belki de. Ama deprem olunca, parası olan satın aldı askerlik görevini. Sizler her haltı yersiniz, biz toplarız sizin kıçınızdaki delikleri oğlum. Siz, depreme borçlusunuz lan bu askerliği. Cesetleri çiğneye çiğneye geldiniz oğlum..' diyerek bir bakıma uzun dönem askerlerin bedellilere bakışını sergilemektedir. Bu diyalogun hemen akabinde Bingöl`e bedellilerden birisi saldırır. Saldıran depremzede Nihat Denizler`dir.

Nihat`ın oynadığı depremzede rolü filimin en önemli unsurlarındandır. Bir felaketin, bir şahsın felaketini hazırlaması hafızalardan asla silinmeyecektir. Nihat depremde bütün ailesini ve sevdiklerini kaybetmiştir. Nişanlısı da kaybettikleri arasındadır. Bütün bunlara inanamamaktadır. Bu nedenle parmağındaki alyans hala durmaktadır. Aslında Nihat kendisini de kaybetmiştir. Ağır bir depresyon geçirmektedir. Kimseyle konuşmamaktadır. Kendisini tamamıyla alkole vermiştir. İspirto, kolonya... ne bulursa içmektedir.

Athena Gökhan çok fazla öne çıkartılmamalıydı diye düşünüyorum. Athena`nın hanımefendiyi ziyareti ise tam bir disiplin içerisinde oluyor. Her ne kadar hanımefendi 'rahat' komutunu verse de, o pek rahat edemiyor. Hanımefendinin komutan edasındaki tavırları ise sosyolojideki statü aktarımına güzel örnek.

O Şimdi Asker yer yer milli duyguları da kabartıyor. Filimin sonuna doğru kayalıklara bayrağımızı dikmemiz ise gerçekten göğsümüzü kabartıyor. O anda başlatılan çok başarılı müzik eşliğinde kayalıklara bayrağımızın dikilmesi muhteşem bir sahne idi.

Araziler kralı artist, veda gecesi için sanattan anlayanları sorduğu zaman hemen hemen tüm bedelliler sanattan anladıklarına dair parmaklarını kaldırıyorlar. Bunun üzerine artist, 'yurdumun insanının hepsi sanatçı' diyor.

Aslında yurdumun insanının hepsi asker.

O Şimdi Asker filmi yurdumun askerini çok iyi anlatmaktadır.