Aksaray Meydanı nda yaya ve araçtrafiğinin kabalığı arasında güzelliği fazlaca görülemeyen çok önemli bir camiden bahsedeceğim bu yazımda. Ne zaman Aksaray Meydanı`na yolum düşse eğer çok acil bir işim yoksa mutlaka bu camide mola veririm. Atatürk bulvarı ile Turgut Özal Caddesi köşesinde yer alan bu cami hak ettiği kıymeti görememektedir. Pertevniyal Valide Sultan Camii, mektep, türbe, muvakkithane ve sebilden oluşan bir külliyenin parçasıdır. Çeşitli dönemlerde yapılan imar ve yol çalışmaları nedeniyle, külliyenin cami dışında kalan yapıları taşınmış ya da yıkılmıştır. Cami ise 1956-1959 yılları arasında Aksaray Meydanı düzenlenmesi, Vatan ve Millet caddelerinin açılması, 1969`da başlayan alt geçit ve üst yol çalışmaları sonucunda, yol kotuna göre aşağıda kalmıştır. Anıtsal yapısıyla öne çıkan camii günümüzde mevcut yollara göre düşük kotta kaldığı için anıtsallık etkisini yitirmiştir.

Aksaray dört yol kavşağında 19.yy`ın ikinci yarısında yanmış Hacı Mustafa Ağa Cami veya diğer adıyla Kâtip Camii`nin arsası üzerine inşa edilmiştir.

Külliyenin inşaatı için toplam 3.980.896,25 kuruş harcanmış ve bu para Pertevniyal Vâlide Sultan`ın vakıf gelirleriyle ödenmiştir.

Külliyenin temeli eşref-i sâatte atılmıştır. Müneccimbaşından gelen bir tezkereye göre, 20 Ramazan 1285 (4 Ocak 1869) Pazartesi günü dördü on beş dakika merasimle temel atma töreni gerçekleşmiştir. . Külliyenin inşaatı 28 Cemâziyelâhir 1285`ten (16 Ekim 1868) 16 Şevval 1287`ye (9 Ocak 1871) kadar 121 hafta sürmüştür.

Bazı kaynaklarda mimarı olarak İtalyan Montani Efendi`nin gösterilse de, bu bilgi doğru değildir. Yirmi dört evrak halinde Topkapı Sarayı Arşivi`nde bulunan külliyenin inşaat defterlerindeki bilgilere göre bina emini Hüseyin Bey, yardımcısı Hüsrev Bey, kâtibi Sâmi Efendi, vakıf idarecisi Bogos Bey (daha sonra Mihran Bey), Kalfa (mimarı) Sarkis (Balyan) Bey, yamağı kardeşi Agop ve Bedros beyler, mermere ve sıva üstüne işlenecek motifleri çizen Oseb Bey ile yamağı Agop (Balyan) Bey`dir. Sultan 1. Abdülaziz`in annesi ve Sultan ikinci Mahmut un eşi olan Pertevniyal Valide Sultan adına yaptırdığı bu camii, Osmanlı döneminde yapılmış en özel yapılar içerisinde yer almaktadır. Pertevniyal Vâlide Sultan`ın, 'Ortaköy Camii kadar olsun' şeklindeki emrine göre düzenlemiş, cami harimini Ortaköy Camii`nin harimi kadar yapmış, fakat avlusunu ondan daha geniş tutmuştur. Cami inşaatı devam ederken Valide Sultan kendi türbesini de yapının yanına yaptırmıştır. İmam, müezzin ve türbedar için ikâmetgahlar eklenmiştir.

Dönemin en önemli mimarlarının görev aldığı bu caminin üslû bu ise, Çırağan sarayında olduğu gibi, Gotik üslû bundan Hint mimarî sine kadar, Türk mimarî üslû bu da dahil olmak üzere çeşitli mimarî üslû pların karışımından meydana gelmiştir.

Avlu duvarı yok olsa da avlu kapılarından ikisi sağlamdır. Cami avlusuna, doğuda ve batıda bulunan birer kapı vasıtasıyla girilmektedir. Doğu avlu kapısından girildiğinde cami, güney yönde kalmaktadır. Asıl anıtsal giriş ise, bir tak gibi düzenlenmiş olan güneybatıdakidir. Taşıyıcı olarak sütunların kullanıldığı, son derece süslü kapının girişi daha çok belirtilmiş ve dışa doğru taşırılmıştır.

Basık kemerli kapı açıklığının üzerinde üçsatır halinde altı beyitlik bir kitâbe ile üstünde tuğra yer almaktadır. Batıdaki avlu kapısı âbidevî olarak tasarlanmış, mermer kabartmalı lotus ve rû mî lerden oluşan bitkisel süslemeli alınlığının ortasına Sultan Abdülaziz`in tuğrası yerleştirilmiştir. Bir kaide üzerine oturan, alttan 1 m. yüksekliğe kadar kabartma motiflerle işlenmiş, iyon tarzına benzer başlıklara sahip ikiz sütunlarla taşınan sivri kemerin konturları ince bir antrolak kuşağı ile çevrelenmiştir. Kemer koltukları bitkisel süslemelerle dolgulanmış, bunun üzerine mukarnas frizi yapılmış ve iri palmetlerden oluşan bir tepelikle kapı taçlandırılmıştır. Avlu kapılarından doğu ve batı yönündekilerde şair Nüzhet`e ait, 1288 (1871) tarihini veren altışar beyitlik kitâbe Hattat Abdülfettah Efendi tarafından talik hatla yazılmıştır. Diğer avlu kapısı üzerindeki kitâbede Hattat Mehmed Rifat`ın 1288`de (1871) celî sülüsle yazdığı, 'Selâmün aleyküm tıbtüm fe`dhulû hâ hâlidî n' âyeti mevcuttur.

Caminin köşelerinde öne çıkarılan büyük ayaklar birer kule gibi yükseltilir.

Hem cepheleri taçlandıran üçgen alınlıklar hem de pencere üzerindeki üçgen alınlıklarda iri rû mî palmet süslemeler vardır bu süslemeli alınlıklar orta katta iki sıra, alt katta tek sıra mukarnas dizisiyle sınırlanmıştır. Alınlıkların hemen altında birer kartuş içinde celî sülüsle, 'Mâşallah lâ kuvvete illâ billâh' yazılıdır. Neo-gotik tarzdaki pencerelerin sivri kemer dolguları mermerden işlenmiş, dantel gibi ince bir işçiliğe sahip dökme şebekeleri ise salbekli şemse motifinden ilham alınıp geliştirilen klasik Osmanlı tarzında rû mî li palmetli bir çerçevenin ikili olarak kullanılması ile oluşturulmuştur.

Cami mekânından bağımsız olan bu bölümlerden sağdaki kütüphane olarak kullanılmışsa da daha sonra buradaki kitaplar Süleymaniye Kütüphanesi`ne nakledilmiştir.

İçkısımda ise, mavi ağırlıklı zengin bir kalem işi bezeme bulunmaktadır. Pandantiflerde birer büyük yıldız, kubbe merkezinde ise etrafı grift süslemeli yazı madalyonu yer almaktadır. Bu ağır süslemelerin arasında bütün duvarları boydan boya dolaşan çift sıra mukarnaslı mermer süsleme şeridinin üzerinde bir kitâbe kuşağı mevcuttur. Burada celî sülüs hatla Mülk sû resi yazılmıştır. Muk ar nas dolgulu mihrabı sade tutulmuştur ve mermerden yapılmıştır. İstiridye motifli minber de mermerdendir ve caminin bezemesinin yanında oldukça sade tutulmuştur. Yapının kuzeyinde girişin iki yanındaki mekânların yanlarına yerleştirilen minareler kare kaide üzerinde yivli gövdeli, birer şerefeli ve taş külâhlıdır.

Cümle kapısının sağında ve solunda yerinden sökülüp külliyenin yıkılan ihata duvarının yerine kurulmuş olan dört adet çeşme bulunur. Kapı kütlesinden daha alçakta biten ve yanlarda ikişer, ortada birer adet sütunla ayrılan bölümlerde yine ikişer palmet başlıklı sütunçeli ve kemerli derin çeşme nişleri yer almaktadır. Hepsinin sülüs hatla yazılmış tarih kitâbeleri şair Saffet`e aittir. Avlunun batı yönünde ve duvarın dış yüzünde yol seviyesinde kalmış, suyu akmayan iki çeşme üzerindeki kitâbeler ise Hattat Sersikkekünân Abdülfettah Efendi tarafından 1279`da yazılmıştır.

Aslında caminin kıble tarafında bulunması gereken avlunun kuzeybatı köşesindeki Pertevniyal Vâlide Sultan`ın türbesinde kendisiyle birlikte torunu Yû suf İzzeddin Efendi`nin oğlu Mehmed Sâdeddin Efendi gömülüdür. İlk defa 1926-1929 yıllarında tramvay yolunun genişletilmesi için sökülüp geriye alınan türbe Prost projesiyle daha da geri çekilmek üzere 1958`de tekrar yıktırılmıştır. Vatan ve Millet caddelerinin açılmasından sonra Aksaray Meydanı`nın yeniden düzenlenmesi sırasında (1968-1969) bugünkü yerine monte edilmiştir. Kapısının üzerinde celî sülüsle, 'Selâmün kavlen min rabbi`r-rahî m' âyeti yazılıdır.

Kavşak düzenlenmeden önce külliyenin bir köşesinde ve caminin karşısında tamamen mermerden muvakkithâne bulunuyordu. Ancak yapı düzenleme çalışmaları esnasında sökülmüş ve bir daha kurulamamıştır.

Aksaray meydanı bu cami esas alınarak yeniden düzenlenmeli bu anıtsal yapı tekrar ihtişamına kavuşturulmalı.