Asrın felaketi 6 Şubat depremlerinin ardından bir yıl geçti. Ülkece yaşadığımız derin acıların ardından toplum olarak deprem gerçeğinden kaçma eğilimimiz var mı, depremle yaşamak mümkün mü Deprem Haftası’nda depreme dair sorularımızı, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nde görevli hocamız Kıymetli Prof. Dr. Ali Osman Öncel’e sorduk: 
 

Kıymetli Hocam deprem nedir?
Deprem, yerkabuğunun kırılması veya kayması sonucu oluşan ve yer sarsıntılarına neden olan bir doğa olayıdır. Bu sarsıntılar, yer altındaki enerjinin aniden açığa çıkmasıyla oluşur. Enerjinin kaynağı, tektonik plakaların hareketi, volkanik patlamalar veya yer altı madenciliği gibi insan faaliyetleri olabilir. Yerkabuğu, birbirine kenetlenen ve sürekli hareket halinde olan tektonik plakalardan oluşur. Bu plakalar birbirine yaklaştığında, uzaklaştığında veya birbirinin üzerinden kaydığında, yerkabuğunda gerilim oluşur. Bu gerilim biriktikçe, bir noktada kırılma meydana gelir ve bu da depreme yol açar.

Whatsapp Görsel 2024 03 08 Saat 14.09.20 653F0367

Deprem haberleri son zamanlarda gündemden düşmüyor ve bu da "Deprem uzmanı" unvanı ile karşımıza çıkan kişilerin sayısını artırıyor. Peki, deprem üzerine yorum yapabilmek için ne tür bir uzmanlık ve mezuniyet gerekiyor? Deprem uzmanı derken neyi kastediyoruz?

Üniversitelerde "Deprem Uzmanlığı" diye bir bölüm yok. İş ilanlarında da "Deprem Uzmanlığı" pozisyonu bulamazsınız. Fakat depremden korunma ve zararlarını en aza indirme üzerine çalışan farklı disiplinler mevcut. Deprem Bilimi, depremlerin kaynağını, mekanizmasını, büyüklüğünü, yerini, dalgalarını, yer kabuğundaki ve yeryüzündeki etkilerini ve depremden korunma yollarını inceleyen bir bilim dalıdır. Deprem uzmanı, depremleri inceleyen ve analiz eden bilim insanları ve mühendisler için kullanılan bir genel terimdir. Bu alanda uzmanlaşmak için jeofizik, jeoloji veya jeofizik mühendisliği bölümlerinde lisans eğitimi ve deprem bilimi, jeofizik veya jeoloji gibi alanlarda yüksek lisans veya doktora eğitimi almak gerekir. Deprem Üzerine Yorum Yaparken: Bilgi ve tecrübeyi kullanarak en doğru ve güncel bilgileri sunmak, karmaşık bilimsel terimleri kullanmaktan kaçınmak, herkesin anlayabileceği şekilde açıklamaya çalışmak, farklı disiplinlerden uzmanların görüşlerini de dikkate almak, kapsamlı bir bakış açısı sunmak, kişisel görüşleri ve spekülasyonları bilimsel bilgilerden ayırmak. Bir deprem uzmanının yorumlarını değerlendirirken, aşağıdakileri göz önünde bulundurun: Eğitim ve deneyimi: Kişinin hangi disiplinden uzmanlaştığı, ne tür bir eğitim aldığı ve araştırma deneyimleri önemlidir. Akademik unvanı, araştırma çalışmaları ve yayınları da dikkate alınabilir. Bilimsel Bilgi: Yorumlar bilimsel bilgilere dayanıyor mu? Farklı disiplinlerden uzmanların görüşlerini de dikkate alıyor mu? Anlaşılır Dil: Karmaşık bilimsel terimler kullanmaktan kaçınıyor mu? Herkesin anlayabileceği şekilde açıklamaya çalışıyor mu? 

Whatsapp Görsel 2024 03 08 Saat 14.09.01 3870B628

Deprem Haftası içindeyiz, fakat 6 Şubat 2023'te on bir ilimizi sarsan ve "Asrın Felaketi" olarak adlandırılan depremler sonrası âdeta her günümüz deprem haberleri ile iç içe geçiyor. Bir noktadan sonra yaşayan yaşamayan herkesin travması hâline gelen depremle yaşamayı öğrenmek mümkün mü?

Evet, depremle yaşamayı öğrenmek mümkündür. Fakat bu kolay bir süreç olmayacak. Yaşadığımız travma çok büyük ve acıyla başa çıkmak zaman alacak. Depremle yaşamayı öğrenmek; bilinçli ve proaktif bir yaklaşımı benimsemeyi gerektirir. Yer verisinin doğru değerlendirilmesi ve kapsamlı jeofizik araştırmaların yapılması hayati önem taşır. Binaların depreme dayanıklı bir şekilde inşa edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması can kayıplarını önlemek için kritiktir. "Jeofizik etüt" terimi yerine daha kapsamlı ve doğru bir terim olarak "jeofizik araştırma" kullanılmalıdır. Jeofizik araştırma, jeofizik yöntemler kullanılarak yapılan bir araştırmayı ve bu araştırmadan elde edilen bilgilerin analizini ve yorumlanmasını ifade eder. 
Depremle yaşamayı öğrenmek, uzun ve zorlu bir süreçtir. Bu süreçte, bilimsel verilerin doğru değerlendirilmesi, bilinçli bir toplum inşa edilmesi ve proaktif bir devlet politikası hayati önem taşımaktadır. Deprem bir doğa olayıdır, ancak depremden korunmak bizim elimizdedir. Depremle yaşamayı öğrenmek, hep birlikte çalışarak ve dayanışma göstererek mümkündür. Gelecek nesilleri depreme karşı bilinçli ve hazırlıklı yetiştirmek hepimizin sorumluluğudur. Depremle yaşamayı öğrenmek için; bilimsel verilerin ışığında hareket etmeliyiz. Akılcı ve sağduyulu davranmalıyız. Deprem bilincini yaymak için çaba göstermeliyiz. Birlikte çalışarak ve dayanışma göstererek depreme karşı daha dirençli bir toplum inşa edebiliriz.

Whatsapp Görsel 2024 03 08 Saat 14.08.40 7B537A82

Toplum Olarak Deprem Gerçeğinden Kaçıyor muyuz? Deprem Bilinci Nasıl Oluşturulur?

Toplum olarak deprem gerçeğinden kaçma eğiliminde olduğumuzu üzülerek gözlemliyorum. Bu eğilimin arkasında yatan temel nedenler şunlardır:
Kötü Tecrübeler:
•    Geçmişte yaşadığımız büyük depremlerin travmatik etkisi, deprem gerçeğini kabullenmeyi zorlaştırıyor. Özellikle 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri ve 11 ilde ortaya çıkan devasa felaket, bu travmatik etkenin en somut örneğidir. Bu depremler sadece can ve mal kayıplarına sebep olmakla kalmamış, aynı zamanda 11 ilde yaşayan milyonlarca insanda derin bir çaresizlik duygusu yaratmıştır.
•    Yaşadığımız depremlerin ekonomik sonuçları da travmatik etkinin bir parçasıdır. 6 Şubat depremlerinin ardından yaşanan ekonomik kriz ve ilave vergiler, deprem gerçeğinin kabullenilmesini daha da zorlaştırmaktadır.
Yetersiz Eğitim:
•    Deprem eğitimi müfredatlarda yeterince yer almıyor ve toplum genelinde deprem bilinci zayıf kalıyor. Jeoloji ve Yer bilimleri dersleri eskiden müfredatta yer almasına rağmen şu anda mevcut değil. Bu durum, depremin doğası ve riskleri hakkında toplumda doğru bilginin yayılmasını engelliyor.
•    Deprem eğitimi sadece teorik bilgilerden öte, uygulamalı eğitimi de kapsamalıdır. Okullarda deprem tatbikatları ve simülasyonlar düzenlenmesi, öğrencilerin deprem anında ne yapmaları gerektiğini öğrenmeleri için kritik önem taşımaktadır.
Hazırlık Eksikliği:
•    Deprem anında ne yapacağımızı bilmemek, hazırlıksız olmak ve çaresizlik duygusu deprem gerçeğini kabullenmeyi zorlaştırıyor. Bu durum, deprem anında panik ve korkuya yol açarak doğru şekilde hareket etmemizi engelliyor.
•    Depremden önce gerekli önlemleri almak, deprem anında yaşanacak hasarı ve can kaybını en aza indirmek için hayati önem taşır. Deprem dayanıklı binalar inşa etmek, evlerde acil durum kitleri bulundurmak ve deprem planı oluşturmak gibi önlemler, depreme karşı hazırlıklı olmamızı sağlayacaktır.
Bilgilendirme Eksikliği:
•    Doğru ve güncel bilgilerin toplumla yeterince paylaşılmaması deprem bilincini geliştirmeyi engelliyor. Kamu spotları, broşürler ve sosyal medya gibi araçlar, doğru bilgilerin yaygınlaştırılması için etkin şekilde kullanılabilir.
•    Deprem faylarına düzenlenecek turlar ve "Tour for San Andreas" modeli gibi uygulamalar, insanların deprem gerçeğini daha iyi anlamalarına ve bilinçlenmelerine yardımcı olacaktır.
•    Büyük depremlerin dış merkezlerine deprem tabelası konması ve deprem ziyaret durakları oluşturulması, bu trajik olayların unutulmamasını ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlayacaktır.

Deprem Bilinci Nasıl Oluşturulur?

Müfredata Jeoloji ve Yer bilimleri derslerinin geri konulması ve bu derslerin deprem bilincini aşılayacak şekilde düzenlenmesi. Okullarda deprem tatbikatları ve simülasyonlar düzenlenmesi. Depremden önce gerekli önlemlerin alınması için toplumda farkındalık oluşturulması. Doğru ve güncel bilgilerin kamu spotları, broşürler, sosyal medya ve deprem faylarına düzenlenecek turlar aracılığıyla yaygınlaştırılması. "Seismology for School" programının Türkiye'de de uygulanması. Deprem gerçeğiyle yüzleşmek ve toplum olarak depreme karşı bilinçlenmek için hepimize büyük görevler düşmektedir. Birlikte çalışarak depreme karşı daha dirençli bir toplum inşa edebiliriz.
Orta ve düşük sosyo-kültürel ve ekonomik koşullara sahip insanlar için deprem için konut değiştirmek, güçlendirmek, bir site ya da toplu karar alınması gereken yerlerde çoğunluğu sağlamak çok güç. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Orta ve düşük gelirli gruplar için deprem güvenliği, oldukça karmaşık ve zorlayıcı bir konudur. Bu gruplar, depreme karşı korunmada gerekli adımları atmak için genellikle yeterli maddi imkâna sahip değildir. Konut değiştirmek veya güçlendirmek, yüksek maliyetler nedeniyle çoğu zaman imkânsızdır. Bir site veya toplu karar alınması gereken yerlerde çoğunluğu sağlamak da zor olabilir. Türkiye'de Kentsel Dönüşüm Kanunu'nda Değişiklik: 2023 yılında yapılan bir değişiklikle, kentsel dönüşüm projelerinde oylamada %51 çoğunluk sağlanması yeterli hale getirildi. Bu değişiklik, kentsel dönüşüm projelerinin daha hızlı ve kolay gerçekleşmesini sağlayabilir.
Dünyada uygulama örnekleri nasıl? Türkiye için önerileriniz nelerdir? 
Japonya: Deprem riski yüksek bölgelerde devlet tarafından kira yardımları ve düşük faizli krediler sağlanmaktadır. Ayrıca, binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi için vergi indirimleri ve diğer teşvikler sunulmaktadır. Amerika: Deprem sigortası yaygın olarak yaptırılmaktadır. Devlet tarafından deprem sigortası primlerine sübvansiyon sağlanmaktadır.
Türkiye'de Olması Gereken Öneriler:
•    Deprem Sigortasının Yaygınlaştırılması: Deprem sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmeli ve devlet tarafından primlere sübvansiyon sağlanmalıdır.
•    Düşük Gelirli Gruplar için Finansal Destek: Maddi imkânı olmayanlara konut edindirme ve güçlendirme için düşük faizli krediler ve hibe programları sunulmalıdır.
•    Bilgilendirme ve Eğitim Çalışmaları: Deprem riski ve korunma yolları hakkında halk eğitimleri, bilinçlendirme çalışmaları ve farkındalık kampanyaları düzenlenmelidir.
•    Sosyal Konut Projeleri: Deprem yönetmeliklerine uygun, güvenli ve sağlam sosyal konut projeleri geliştirilerek dezavantajlı gruplara uygun fiyatlı konut imkânı sağlanmalıdır.
Bir yılı geçmesine karşın deprem bölgesinde devam eden sarsıntıların istatistik bilgileri var mı, bilimsel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler, Türkiye'yi derinden sarstı. Bir yıl sonra bile bölgede sarsıntılar devam ediyor. Bu sarsıntıları sismoloji bilimi ışığında istatistiksel ve bilimsel açıdan kapsamlı bir şekilde inceleyelim.
İstatistiksel Bilgiler:
•    6 Şubat 2023 depreminden sonra 45.000'den fazla artçı şok gerçekleşti.
•    Bu artçı şokların 300'den fazlası 4 büyüklüğünden, 40'ı ise 5 büyüklüğünden büyüktü.
•    2024 Mart ayı itibarıyla, bölgede her gün ortalama 2-3 artçı şok hissediliyor.
•    Artçı şokların büyük çoğunluğu 3 büyüklüğünden küçük ve hissedilmiyor.
Bilimsel Değerlendirme:
•    Büyük depremlerden sonra artçı şokların uzun süre devam etmesi doğaldır.
•    6 Şubat depremi gibi büyük depremlerde artçı şokların bir yıl veya daha uzun süre devam etmesi beklenir.
•    Bu durum, depremin büyüklüğü ve fay hattındaki kırılmanın karmaşıklığı ile bağlantılıdır.
Artçı Şokların Süresi:  Artçı şokların sıklığı ve büyüklüğü zamanla azalır. Omori Yasası ve ETAS modeli gibi sismolojik modeller, artçı şokların zamanla nasıl azaldığını tahmin etmeye yardımcı olur. Bu modellere göre, 6 Şubat depremi sonrası artçı şokların 2025 yılına kadar devam etmesi beklenmektedir.
Devam Eden Sarsıntıların Anlamı: Devam eden sarsıntılar, bölgedeki fay hattındaki gerilimin hala tam olarak boşalmadığını gösteriyor. Bu durum, bölgede gelecekte de deprem olma olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. 
Bölgedeki Riskler: Bölgedeki riskler, sismolojik veriler ışığında değerlendirilerek gerekli önlemler alınabilir. Yapıların depreme dayanıklı olması, acil durum planlarının hazır olması ve halkın deprem bilincine sahip olması önemlidir. 6 Şubat 2023 depreminin ardından devam eden sarsıntılar, bölgedeki deprem riskinin hala devam ettiğini gösteriyor. Bu risklere karşı bilinçli ve tedbirli olmak hayati önem taşımaktadır. Sismolojik modeller ve geçmiş çalışmalar, gelecekteki depremlere karşı daha iyi hazırlanmamıza yardımcı olabilir.

Hocam Jeofizik Mühendisliği Bölümü'nü Seçme Hikâyenizi Bizlerle Paylaşır mısınız?

Meslek lisesinden mezun olduktan sonra üniversiteye hazırlanmak için dershaneye gittim. Fizik ve Matematik derslerim zayıftı, dershanede çok çalıştım ve bu derslerimde ilerleme kaydettim. İlk sene üniversiteyi kazanamadım, ek kontenjanda açılan İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümüne puanım tutuyordu. Ne olduğunu bilmediğim için inşaat mühendisi olan bir akrabamdan bilgi aldım. "Geleceğin mesleği" dedi, aklıma kazındı. Fakat ek kontenjandan da giremedim.
Fabrikada makine teknisyeni olarak çalışmaya başladım. Kazandığım parayla hafta sonları İngilizce kursuna gittim. Hedefim İngilizce Öğretmenliği okumaktı çünkü liseden bir arkadaşımın bu bölümü İngilizce puanlar ile kazandığını duymuştum, onun başarısı bana ilham verdi. Üniversite sınavında İngilizce sorularından %70'i doğru yaptım ama yetmedi.
Konfeksiyon sektöründe makineci olarak çalışmaya başladım. Çalışma ortamı hoşuma gidiyordu. Rahmetli amcam "Sen üniversite okuyacak adamsın" dedi. İşten ayrıldım ve bir dershaneye kayıt oldum. Yetkiliye "Başarılı olmak için ne yapmalıyım?" diye sordum. "Evde de en az burada çalıştığın kadar çalışmalısın" dedi. Reçeteyi aldım ve çok çalıştım.
Sonunda İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'ni çok iyi bir puanla kazandım. Üniversite sınavında matematik sorularının %70'ni doğru yapmıştım, aldığım puan çok yüksekti, mühendislikte ki diğer bölümlerin hepsine girecek kadar yüksek puan almamda lisede inşaat mühendisi olan akrabamın "geleceğin mesleği" demesinin ve kendi kafamda bu bölümün hep özel bir yere sahip olmasının da katkısı vardı. Jeofizik Mühendisliği'ni seçmemdeki en büyük etken, lisede inşaat mühendisi olan akrabamın "geleceğin mesleği" demesiydi. Ne olduğunu tam bilmesem de aklımda hep bu şekilde yer etti. Tabii ki yüksek puan almam da bu seçime katkıda bulundu.

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeofizik Mühendisliği Bölümü'nde görev yapmaktasınız. Üniversite ve bölümünüz hakkında bilgiler paylaşır mısınız?

İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa Jeofizik Mühendisliği Bölümü'nde görevli bir akademisyenim. 1985 yılında bu bölümün bir öğrencisi olarak başladığım yolculuğum, 1990 yılında asistan, 1996 yılında doktor, 2000 yılında doçent ve 2010 yılında profesör olarak devam etti. 2019-2024 yılları arasında Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Jeofizik Bölümü'nde görev yaptım ve 28 Şubat 2024 tarihinde İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa'ya profesör olarak geri döndüm.
Jeofizik mühendisliği, yeraltını ve atmosferi inceleyen jeofizik bilimini kullanarak petrol, maden, su gibi doğal kaynakların aranması, deprem ve volkanik faaliyetlerin izlenmesi, jeotermal enerji kaynaklarının değerlendirilmesi gibi konularda çalışan bir mühendislik dalıdır. Bölümümüz, 1980 yılında İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nin bir bölümü olarak kurulmuştur. 2018 yılında İstanbul Üniversitesi'nden ayrılarak Cerrahpaşa Üniversitesi'ne bağlanmıştır. Jeofizik mühendisliği eğitimi ve araştırmalarında öncü bir konumdadır. Bölümdeki akademisyenlerimiz jeofizik mühendisliği ile ilgili çeşitli araştırma projeleri yürütmektedir. Bu projeler TÜBİTAK, BAP ve diğer kuruluşlar tarafından desteklenmektedir. Araştırma alanlarımız arasında yeraltı su kaynaklarının araştırılması, deprem ve volkanik faaliyetlerin izlenmesi, maden ve petrol arama çalışmaları, jeotermal enerji kaynaklarının değerlendirilmesi gibi konular yer almaktadır. Jeofizik Mühendisliği Öğrenci Topluluğu, Jeofizik Mühendisliği Seminerleri ve Jeofizik Mühendisliği Gezileri gibi birçok öğrenci faaliyeti de mevcuttur.

Alanınıza ilgi duyan gençlere tavsiyeleriniz?

Genç Arkadaşlar, Jeofizik Mühendisliği ve Sismolojiye ilgi duyuyor musunuz? Dünyanın nabzını tutmak, depremler ve volkanlar gibi doğal afetleri anlamak ve insanlığın karşı karşıya olduğu riskleri azaltmak için çalışmak istiyor musunuz? Eğer öyleyse, Jeofizik Mühendisliği ve Sismoloji tam size göre bir alan olabilir! Jeofizik Mühendisliği ve Sismoloji Nedir? Jeofizik Mühendisliği, yeraltını ve atmosferi inceleyen bir bilim dalıdır. Sismoloji ise depremlerin nedenlerini ve etkilerini inceleyen bir alt dalıdır. Jeofizik mühendisleri ve sismologlar, deprem ve volkan gibi doğal afetleri tahmin etmek, yeraltı kaynaklarını bulmak ve jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmek için çalışırlar. Jeofizik Mühendisliği ve Sismoloji mezunları, hem kamu hem de özel sektörde birçok farklı alanda iş bulabilirler. Jeofizik Mühendisliği ve Sismoloji, dünyayı keşfetmeye ve insanlığın karşı karşıya olduğu doğal afetlerle mücadeleye katkıda bulunmak isteyenler için heyecan verici ve tatmin edici bir alandır. Bu alana ilgi duyan gençlere, kendilerini geliştirmeli, araştırmaya önem vermelidirler. 
Jeofizik Mühendisliği ve Sismolojiye İlgisi Olan Gençlere Tavsiyelerim: 
Matematik ve Fen Bilimlerine Sağlam Bir Temel Oluşturun: Jeofizik mühendisliği ve sismoloji, matematik, fizik ve kimya gibi temel bilimlere dayanır. Bu nedenle, bu derslerde iyi bir temel oluşturmanız çok önemlidir.
Problem Çözme Becerilerinizi Geliştirin: Jeofizik mühendisleri ve sismologlar, karmaşık problemleri analiz etme ve çözme becerisine sahip olmalıdır. Bu nedenle, problem çözme becerilerinizi geliştirmeye özen gösterin.
İngilizce Öğrenin: Jeofizik mühendisliği ve sismoloji, uluslararası bir alandır. Bu nedenle, alanınızdaki en son gelişmeleri takip edebilmek için İngilizce diline hâkim olmanız önemlidir.
Araştırmaya Katılın: Üniversitedeki araştırma projelerine veya laboratuarlara katılarak teorik bilgilerinizi pratik deneyimlerle pekiştirebilirsiniz.
Alanla İlgili Etkinliklere Katılın: Jeofizik mühendisliği ve sismoloji ile ilgili konferanslara, seminerlere ve gezilere katılarak alanla ilgili daha fazla bilgi edinebilir ve network oluşturabilirsiniz.

Bu mesleğin kazanımları hakkında neler söylemek istersiniz? 

Kanada, Japonya, Suudi Arabistan, İtalya ve İngiltere'de akademisyen ve araştırmacı olarak çalışma imkânı bulmamın en önemli nedeninin Jeofizik Mühendisliği bölümünden mezun olmam olduğunu belirtmek isterim. Jeofizik Mühendisliği eğitimi bana sağlam bir temel kazandırdı ve bu sayede farklı disiplinleri bir araya getiren karmaşık problemleri çözme yeteneği edindim. Ayrıca, araştırmaya olan tutkum ve uluslararası network ağım sayesinde bu ülkelerde çalışma imkânı buldum.

Deprem Haftası dolayısı ile mesajınız?

1-7 Mart Deprem Haftası'nda, Burdur Valiliği'nin davetlisi olarak katıldığım etkinlikte, 1971 Burdur Depremi'nde hasar gören bir köyün "Deprem Köyü" olarak adlandırılmasını önermiştim. Önerim kabul edildi ve Türkiye'nin ilk deprem köyü ilan edildi. Bu deneyimden yola çıkarak, depremlerde hasar gören şehirlerin de benzer bir uygulamaya gidebileceğini düşünüyorum. Depremde hasar gören bir köy, aynen korunarak "Açık Hava Deprem Köyü"ne dönüştürülebilir. Bu köy, deprem haftası kapsamında veya yıl boyunca ziyaretçilere açılarak deprem farkındalığı yükseltilebilir. Benzer şekilde, 12. Dönem İstanbul Şube Başkanı iken iki yıl üst üste "Deprem Fayında Yürüyüş" etkinlikleri organize etmiştim. Bu etkinliklerden ilham alarak, deprem fayları boyunca yürüyüş parkurları oluşturulabilir. Aktif faylarda düzenlenecek bu turlar, özelde öğrencilere yönelik olmak üzere, yıl boyunca deprem farkındalığı yaratabilir. Kaliforniya'da "San Andreas Fay Hattı Turu" olarak yıl boyunca düzenlenen turlar, bu konudaki başarılı bir örnek olarak gösterilebilir.
Bu önerilere ek olarak:
•    Depremden etkilenen bölgelerde müzeler ve anıtlar inşa edilebilir.
•    Deprem anında ne yapılması gerektiğine dair eğitimler ve tatbikatlar düzenlenebilir.
•    Deprem simülasyonları ve afet senaryoları çalışılabilir.
•    Deprem araştırmaları ve yenilikleri hakkında bilgi paylaşımı yapılabilir.
•    Depremden etkilenen bölgelere yönelik yardım çalışmaları organize edilebilir.
Deprem Haftası'nı sadece bir haftaya sığdırmak yerine, depreme karşı bilinçlendirme çalışmalarını yıl boyunca sürdürmeliyiz. Unutmayalım ki, depreme karşı hazırlıklı olmak hayat kurtarır.