Hepimiz kabul etmeliyiz aslında hayatımız şu oyun parklarında olan yüksek hızlı trenler gibi. Bi yükseğe çıkıyoruz, bi iniyoruz. Resmen hayatımızın tepe taklak olduğu dönemler işte. Peki ya fark neydi? fark şu çabanız, aldığınız radikal kararlar o hızlı trende etki etmez, fakat hayatınıza dahil ettiğinizde o kararları, işte o zaman bir şeyler olmaya başlar kendiliğinden. Tabi bazen gösterdiğiniz çabanın neticesi bir çöküş olabiliyor, buda batık bir durum hali. 
Kendimize geldiğimizde ulan bi dur! ben batmışım deseniz bile hiçbir çaresi yok, tıpkı bindiğin o trenden korktuğunda duruuuun desenizde durmayacağı gibi. Hayat her türlü akmaya   devam ediyor anlayacağın. Bazen elinizden geleni yapsanız bile nafile...
Bindiğiniz o hızlı trenin bir görevlisi var ve yükseliyor. Sizde hayatınızın ve ünvanınızın veya işlerinizin kendiliğinden yükselmesini beklemeyin. Bu batık halinizden kendiniz çıkacaksınız yine belki düzeltirken bir şeyleri yine biraz çökeceksiniz ama unutmayın başaracaksınız. Radikal bir değişiklik. Hayatınızdaki dönüm noktasını, devrimi gerçekleştirmek. Bu değişim belki bir taşınma olur, belki birisini hayatınızdan çıkartmakla olur ya da birilerini hayatınıza dahil etmekle, belki de içlerinden en zoru olan kendinizi değiştirmekle olur. Ya kendinize bir şeyler katın ya da kendinizden bir şeyler eksiltin. Ya eskilerden kurtulun ya da yeniliğe kucak açın. Çünkü hayat böyle devam etmez, edemez. Bir şeyleri değiştirmek zorundasındır.
Bu çöküşlerinde yalnızsındır. Ailen, sevgilin, arkadaşların bile üçüncü bir yabancıdır. Bir şeyler yaparken fikir alabilirsiniz herkesten fakat aldığınız fikirler kararlarınızı etkilememeli. Yoksa verdiğiniz kararlar ve attığınız adamlar sizin değildir. Siz sadece gölge gibi kalırsınız. 
Verdiğin kararların attığın adımlarının hep bir izahı vardır. Düştüysen tekrar kalkacaksındır.
Dibi gördüysen tekrar yükseklere çıkacak, Yandıysan küllerinden tekrardan doğacaksındır. 
Her şey yeni bir başlangıçnoktasını hak eder, o noktaya gelmek içinde bazen her şeyi yıkmak gerekir.