Burundan nefes almanın sağlıklı kalmadaki rolünü geçen yazımızda örnekler vererek anlatmaya çalışmıştık.
Hatta bir de birlikte deney yapmıştık... Burundan nefes almanın önemini dile getirmiştik...
Bugün de soluduğumuz havanın azlık ve çokluğunun vücuda enerji olarak nasıl yansıdığından söz edeceğiz...
Hepimiz biliyoruz ki oksijen yakıcı bir madde...
Hoca diyor ki, oksijen yakıcı bir madde olduğu için besinlerin metabolizma sürecinde yakılmasına ve enerji oluşturulmasına aldığımız nefes vesile olur...
Yani teneffüs edilen oksijen, besinlerin kimyasal bağlarında depolanmış enerjiyi vücudun hücresinde enerjiye çevirerek karaciğerde depolar.
Yani yediğimiz gıdaların vücutta enerji haline gelmesi için oksijene ihtiyacı varmış.
Şimdi burun deliklerinden birisi veya ikisi tıkalı olan kimse yeterli hava alabilir mi?
Alamaz. 
Böyle bir kimsenin aldığı az hava ve oksijen miktarı alınan besinlerden yeteri kadar enerji elde etmekte zorlanır.
Yeteri kadar nefes alamadığımız zaman hem kalbimize yük biner hem karaciğer depoları tam randımanlı kullanılamaz. Hem troid hormonları da olumsuz etkilenir.
Ve alınan gıdalar tam randımanlı enerjiye dönüştürülemez... İşte o zaman vücudun enerji seviyesi düşmeye başlar... 
Doktorların metabolik sendrom dediği durumlar yani... 
Şimdi, oksijeni bol olan solunuma aerobik solunum deniliyor. Oksijeni yetersiz solunuma anaerobik solunum deniliyor.
Oksijensiz solunumda alınan gıdadan elde edilen enerji vücuda yetmiyor... 
Hücrelerimizde enerji üreten fabrikalar ki bunların ismi “endoplazmik retikuluma” imiş. Bizim anlayacağımız haliyle plazma içi ağı demekmiş... 
İşte bu fabrikanın enerji üretmesi için teknik olarak diyor ki hoca: 
“Vücuda 2 ATP’lik bir besin girdiğinde, eğer bu işlem yeterli oksijenli ortamda işlenirse 34 ATP’lik enerji üretiliyor. Oksijensiz ortamda olduğunda 2 ATP’lik gıdadan ancak 4 ATP’lik enerji oluşuyor”
ATP ne demekmiş?
Adenosin TriPhosphate'in kısaltmasıymış. Yani bir çeşit molekül... Hücreler tarafından enerji depolamak için kimyasal enerji açısından zengin bir molekül ama... 
Yani bizim anlayacağımız şekliyle fabrikamıza gelen gıdayı tam oksijenle temas ettirirsek enerji üretimini vücut 16 kat olarak alıyor.
Eğer oksijeni yeteri kadar temas ettiremezsek ancak 2 kat enerji sağlayabiliyor.
İşte burnumuzdan rahat nefes alamadığımız zaman vücut kendini bu yüzden bitkin hissediyor...
Bu durumdaki kimseler enerji ihtiyacını karşılamak için bu yüzden sürekli yemeye yöneliyor. Veya sık yorulup dinlenmeye geçiyor. Ama sonuçta alınan gıdalar tam olarak enerjiye çevrilemeyince kilo almaya da başlanıyor.
Demek ki aslında burun tıkanıklığı tedavi edildiğinde hem vücuda yeterli oksijen sağlanmış oluyor. Hem vücudun bütün doku ve organları kanlanıyor, canlanıyor. 
Hem beyin ve organlar arasındaki iletişim sağlıklı oluyor. Hem de alınan gıdaların vücuda vereceği enerji maksimuma çıkıyor...
Sağlıcakla..