(Eğitimde 'Dün -Yarın' ya da Bugün)

'Hayat, normale döndüğünde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!' sözünü Covid 19`la beraber zihnimize iyice kazıdılar. Değişim ve dönüşüm Covid 19 ile çok farklı bir boyut kazandı.

'Kurşun hızı mı, ışık hızı mı?' desek, inanın fark etmez! Ancak bu değişimin ve dönüşümün normal olmadığını her birey anlamış durumda. Sadece sindirmeye çalışıyoruz. Bu, olağandışı durumu devletin, kurumların ve bireylerin sindirmesi, dönüştürmesi hem zaman açısından hem dönüşüm açısından elbette ki farklı olacaktır.

Her şeyin değişeceği sürekli ifade edilmeye başlandı çoktan. Ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı söyleyen insanlar da yok şimdilik.

`height=

Yenidünya düzeniyle ilgili olarak ayakları yere sağlam basan projeler henüz çok net değil. Ya da birileri tarafından şimdilik böyle bir şey arzu ediliyor. Büyük fotoğrafın tasarlayıcıları, para babaları, akıl daneleri kim bilir neyi niçin bekliyorlar? Bu zamanla anlaşılacaktır.

Konunun eğitimle olan ilgisi üzerine de birkaçcümle aktaralım. İyi plan yapanlar, risk alabilenler yeni eğitim sisteminin de liderleri olacaktır. Ü niversitelerin eski işlevini kaybedeceği kesin mesela.

Neredeyse her üniversitenin işletme, eğitim, öğretmenlik gibi bölümleri var. Bu bölümlerden mezun olan işsiz onca insan. Okulu bitirince asgari ücretle bile iş bulamayan milyonlar bunlar. Yıllık kırk bin öğretmen ihtiyacı olan bir eğitim camiası için neden iki yüz ya da üçyüz bin öğretmen yetiştirilir? Bunu anlamak çok güç?

Yani değişim buralardan başlayacak. Özel okulların, devlet okullarımızın, öğretmenlerin, sınıfların da durumlarında değişim kaçınılmaz olacaktır.

Özellikle eğitim ordusu olarak bu sürecin içine balıklama daldık, denilebilir. Suyun kenarında duran ve yüzme bilmeyen yüz binlerce öğretmen ve öğrenci Covid 19 tarafından suya itildi. Suya düşenlerin bir kısmı boğuldu. Boğulmayanlar da çırpınıp duruyor. Kurumlar bocaladı, öğretmen, öğrenci ve veliler bocaladı.

Elinize aldığınız suni bir çiçekle, ilkbaharda kokladığınız canlı çiçek ne kadar farklıysa yüz yüze eğitim ile uzaktan eğitim de o kadar farklıdır. Birisi ekrandan resmine baktığınız kebap, diğeri de dumanı üzerinde sıcak sıcak mideye indirdiğiniz kebap. Varın aradaki farkı siz hayal edin!

Bu zor süreçte, uzaktan eğitimin yapılması için elbette ki her türlü imkânı değerlendireceğiz. Ancak hep söylenen şu sözü, bir de burası için düşünelim.

Uzaktan eğitimin içeriği ve her türlü materyalleri eğitim-öğretim için 'amaçmıdır, araçmıdır?' Bundan sonra sadece uzaktan eğitim varmış ve yüz yüze eğitim hiçolmayacakmış gibi bir algıya ve hayale, sanki kapıldık gidiyoruz!

Dijital programlar, dijital içerik üretimi, web 2 araçlarına her türlü katkı, uzaktan toplantı uygulamaları ve bunların kullanımı elbette ki önemli ve bundan sonrası için birçok alışkanlıkları değiştireceğe benziyor. Ancak biz sadece bunlarla şahsiyet oluşumunu şekillendiremeyiz.

Yani orada öylece duran yüz yüze eğitim alışkanlıklarını, insani hallerimizi bir çırpıda atamayız. Her meyvenin bir olgunlaşma zamanı vardır. Covid 19`un eğitim meyvesi, o kadar hızlı olgunlaştı ki çiçek halini, tomurcuk halini ve ham halini hiçgöremedik, desek yanlış olmaz.

Covid 19 meyvesi, doğrudan tabağımıza geldi. 'Nasıl yenir, nasıl soyulur, neyle beraber yemeliyiz?' Bunların cevabını da yüzme bilmeyen birine, denizdeki çırpınışları sırasında öğretmeye çalışıyoruz.

Herkes, uzaktan eğitim uzmanı oldu. Kırk yaşında tam kemale eren insan, kırk yıl neden bekler o zaman? Bu sürecin henüz emekleme aşamasındayız. Öğrenecek çok şey var kısacası.

Geleceğin öğretmeni, geleceğin okulu, gelecekte eğitim, eğitimin geleceği;

Buna benzer ifadelerin sınırı yok. Önce şu an elimizdeki eğitime, öğretmene, okula vb. bakalım. Geleceği planlarken içinde bulunduğumuz zamanı ıskalamayalım. Taşlı ya da engebeli arazide geleceğe bakarak &ndash uzaklara bakarak- yürüyen insan, önündeki taşa, yumruya takılıp gelecekten mahrum olabilir.

Gelecekle ilgili planlarımız olabilir, ancak sadece geleceği değil yaşadığımız anı, günü ve haftayı ve yılı da unutmayalım. Dün geldi geçti, yarın meçhulse bugünün kıymetini iyi bilmek lazım.

Kısacası içinde bulunduğumuz zamanı, en iyi şekilde değerlendirerek, bütün imkânlarından faydalanarak, yok saymadan geçmişten ders alıp geleceği de planlayarak ilerleyelim. Sadece 'Gelecekte ne yapacağız?' diyerek değil.