İman, inanılacak hususlar açısından icmali ve tafsili iman olmak üzere ikiye ayrılır.

a) İcmali İman: İnanılacak şeylere kısaca ve toptan inanmak demektir. İmanın en özlü ve en kısa şekli olan icmali iman, tevhit ve şehadet kelimelerinde özetlenmiştir. Tevhid kelimesi: Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resû lullah (Allah tan başka hiçbir Tanrı yoktur. Muhammed O nun elçisidir) cümlesidir. Şehadet kelimesi de: Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resû lüh (Ben Allah tan başka hiçbir Allah olmadığına, Muhammed in O nun kulu ve elçisi olduğuna inanır ve tanıklık ederim) ifadesidir. İmanın ilk derecesi ve İslâm ın ilk temel direği budur. Gerçekte Allah ı yegâne Tanrı tanıyan, Hz. Muhammed i O nun peygamberi olarak kabullenen kişi, diğer iman esaslarını ve Peygamberimiz`in getirdiği dini de toptan kabullenmiş demektir. Çünkü diğer iman esasları bize Hz. Peygamber aracılığıyla bildirilmiştir. Öyleyse Allah elçisini tasdik etmek, getirdiği hükümleri de tasdik etmek demektir. İnanılacak şeyler ayrı ayrı söylenmediğinden dolayı bu imana icmali (toptan) iman denmektedir. Mümin sayılabilmek için, icmali iman yeterli olmakla birlikte, İslâm ın diğer hükümlerini ve inanılması gerekli olan şeylerin her birini kişinin teker teker öğrenmesi zorunludur.

b) Tafsili İman: İnanılacak şeylerin her birine, açık ve geniş şekilde, ayrıntılı olarak inanmaya tafsili iman denilir. Tafsili iman üçderecede incelenir:

Birinci derece, Allah a, Hz. Muhammed in Allah ın peygamberi olduğuna ve ahiret gününe kesin olarak inanmaktır. Bu, icmali imana göre daha geniştir. Çünkü burada ahirete iman da yer almaktadır.

İkinci derece, Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, öldükten sonra tekrar dirilmeye, cennet ve cehennemin, sevap ve azabın varlığına, kaza ve kadere ayrı ayrı inanmaktır. Tafsili imanın ikinci derecesi amentüde ifade edilen prensiplerdir.

Ü çüncü derece, Hz. Muhammed in Allah katından getirdiği, bize kadar da tevâtür yoluyla ulaştırılan bütün haberleri ve hükümleri tasdik etmektir. Bir başka ifadeyle, manası apaçık (muhkem) ayet ve mütevâtir hadislerle sabit olan hususların hepsine ayrı ayrı, Allah ve Resulü nün bildirdiği ve emir buyurduklarını da içine alacak şekilde bütün ayrıntıları ile inanmaktır. Bu durumda namaz, oruç, hac ve diğer farzları, helâl ve haram olan davranışları öğrenip bütün bunların farz, helâl ve haram olduklarını yürekten tasdik etmek tafsili imanın üçüncü derecesini oluşturur.

Müslüman olmayan bir kimse, icmali iman ile İslâm a girmiş olur. Bu iman üzere ölürse neticede cennete girer. Fakat tafsili iman ile Müslüman`ın imanı yücelir, olgunlaşır, sağlam temeller üzerine oturur. Bir insanın, Allah ı ve O ndan geleni gönülden tasdik ettikten sonra, Hz. Peygamber in açıkladığı buyruk ve yasakları bütünüyle, farzı farz, haramı haram bilerek öğrenmesi, kabullenmesi ve uygulaması gerekir. Tafsili imanın üçüncü derecesi, zarû rât-ı diniyye denilen ve inanılması zorunlu bulunan bütün inanç, ibadet, muâmelât ve ahlâk hükümlerine inanmayı içermektedir.

Kalın sağlıcakla;