Günümüzde birçok internet yazarının sahte isimlerle yazarlık yaptığının biliyoruz fakat bu yeni bir şey değil. Edebiyat tarihimizde ek iş yapan ünlü yazarlarımız saklanmak için birçok mahlas yani sahte kimlik kullanarak yazılarını yazıyorlardı. Yazar mahlasları saymakla bitmez.

Pek çoğunu öylesine özümsemişiz ki, yıllarca telaffuz ettiğimiz bazı yazar adlarının mahlas isim olduğunu öğrenince şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Sanki kimliklerinde yazan isimle hitap etsek kişilikleri de farklı bir hale bürünecek! Mesela Yahya Kemal Beyatlı`nın asıl adı 'Ahmet Agah' olan Yahya Kemal Beyatlı edebiyat çevresinde 'Yahya Kemal Beyatlı' ismini kullanmış olup, gençliğinde bir süre 'Esrar' takma adı ile şiirler yazdı ve Peyam gazetesinde, 'Süleyman Sadi' yani 'S.S' mahlasıyla, 'Çamlar Altında Muhasebe' başlığı altında yazılar kaleme aldı.

Asıl adı David John Moore olan John Le Carré , İngiltere de doğdu. Berne Ü niversitesi nde ve Oxford da önce modern diller sonra Alman edebiyatı okudu. Eton da, iki yıl öğretmenlik yaptı. 1958-1963 tarihleri arasında İngiliz Gizli Servisi nde çalıştı. Bütün kitapları gizli servis anılarının izlerini taşır.

Mahlas kullanan yazarlar arasında, takma adını seçmek için en geçerli nedene sahip olan yazar John le Carré diyebiliriz. Le Carré , ilk romanı Ölüme Çağrı yı bir MI5 ajanıyken kaleme alır. Şüphesiz ki, casuslar gerçek isimlerini kullanamazlar! Bir roman yazdığını amirlerine söylediğinde, kitap ne hakkında olursa olsun mutlaka bir takma isim kullanması gerektiğini söylerler. Yayıncısı ona Chunk-Smith ismini önerir. Bir gün, otobüste seyahat ederken, bir terzi dükkanının tabelasını görür, üzerinde 'le Carré ' yazıyordur ve bu takma adı kullanır.

Aslında Peyami Safa`dan önce, abisi İlhami Safa tarafından kullanılan müstear isimdir.

Peyami Safa şöyle anlatır bu müstearı kullanmasını: Mecmuanın haftanâme başlıklı sütunlarında, Server Bedi imzasıyla, büyük kardeşim İlhami safa, (o tarihte ve yalnız o mecmuada bu müstear imzayı o kullanıyordu. Server Sedia annemizin adıydı. Bu müstear adı ben büyük harpten sonra kullanmağa başladım.)

Peyami Safa nın eserlerinde kullandığı diğer takma adlar: Serazad, Safiye, Peyman ve Çömez`dir.

Toni Morrison`un gerçek ismi Chloe Ardelia Wofford`dur. Chloe Ardelia Wofford 12 yaşında Katolik olduğunda, Anthony ismini almıştı. Toni, bu ismin kısaltılmış hali olarak yıllar içinde üzerine yapıştı. Morrison ise, 1958 yılında evlenip 1964 yılında boşandığı eşinin soyadıydı. Ü nlü yazar, gerçek ismiyle ilgili bir keresinde şöyle yazmıştı: 'Cloe sanki Yunanca bir isim gibi tınlıyor. Bana Chloe diye hitap edenler beni en iyi tanıyanlardır. Chloe kitapları yazar, Toni ise tanıtım turlarına çıkar, söyleşiler verir.'

Pablo Neruda, ilk yazdığı metinlerde gerçek ismini kullanır. Ne zaman ki yazmayı ciddi bir uğraş olarak benimser, o zaman hepimizin bildiği bu mahlası kullanmaya başlar. Neden bu ismi seçtiği sorulduğunda, 'Ya 13 ya da 14 yaşındaydım, yazmam babamın epey canını sıkıyordu, ben de ailemin başına dert olmamak adına değiştirdim' der. Pek çokları, onun bu mahlası, Çek şair Jan Neruda ya hürmetinden seçtiğini iddia etmiştir. Neruda ise bu konuda, 'Onun bir öyküsünü okumuştum ama şiirlerini hiçokumadım, o kadar zaman önceydi ki hafızamın derinliklerinde kaldı bu isim mevzusu' der ve olayı muğlak bırakır.

Flann O`Brien, Brian O`Nolan ın tek mahlası değil ancak en meşhur olanı. İrlandalı yazar, Flann O`Brien ismiyle Ü çüncü Polis, Zor Hayat gibi yapıtlarına imza attı. The Irish Times gazetesinde kaleme aldığı yazıları ise Myles na Gopaleen mahlasıyla yazdı. The Complete Novels of Flann O`Brien (Flann O Brien Külliyatı) adlı kitabın yazarı Keith Donohue bu konuya açıklık getirir. Ona göre, dünyaca ünlü yazar, henüz üniversite yıllarında çeşitli mahlaslar kullanmaya başlamıştı bile. Kendini saklayan, özel hayatını koruyan bir tavrı vardı O`Nolan ın. Farklı mahlaslar kullanması, onun değişik imzalarla kendi yazdıkları üzerine kalem oynatmasına da olanak tanıyordu! Asıl neden ise Brian O`Nolan ın bir kamu çalışanı olmasıydı. Takdir edersiniz ki, siyasi bir meseleye dair, mahlas kullanmaksızın yazması başına iş açardı.

Mishima her zaman bir romantik olarak bilinirdi, o yüzden, mahlasının muazzam bir manzarayı seyre daldığı bir tren seyahatinde ortaya çıkmasına şaşmamak gerek. Trenle, Bungei Bunka adında bir edebiyat dergisinin editörleriyle buluşmak üzere Shuzenji kentine gidiyordu. O zamanki öğretmeni, editörlere onun bir öyküsünü yollamıştı. 'Forest in Full Bloom' (Çiçeklerle Bezeli Orman) adlı bu öykü 1944 yılında, yazarın yayımlanan ilk kıtabında yer aldı. Shuzenji ye ulaşabilmek için, Tokyo dan giderken Mishima adlı istasyondan geçmeniz gerekiyordu. Mishima, Japonca 'geçmek zorunda kalmak' gibi bir anlama tekabül eden Yukio ile birleşince, Japon edebiyatının bu büyük yazarının yıllar sonra milyonlarca kişi tarafından bilinecek olan ismi de ortaya çıkmış oluyordu. Aynı zamanda 'kar' anlamı taşıyan Yuki, bu tren seyahatinde camda sürekli biriken karları düşününce de epey manidar oluyordu. Yuki nin sonuna gelen 'o' eki ise Japoncada erkek isimlerin sonuna getirilen yaygın bir ek.

'Tevfik Sedat', 'Demirtaş', 'Gökalp' gibi takma adlarla Selanik`te yayımlanan felsefe dergisinde yazılar yazan Ziya Gökalp, İttihat ve Terakki Selanik Şubesi`ni gençlik işleri ile uğraşan kolunun başına geçti ve çevresindeki gençlere toplum bilim ve felsefe dersleri verdi. Ayrıca Meclis-i Mebusan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi`nde milletvekilliği yapan Gökalp 'Türk Millî yetçiliğinin Babası, Bimar, Büyük Baba, Meclis-i İdare Vilayet Kitabesi`nden Ziya' olarak da anılır.

Asıl adı 'Mehmet Raşit Öğütçü' olan Orhan Kemal ilk öykülerini 'Bacaksız Orhan' takma adıyla yayımladı. İlk kez 1943 te İkdam Gazetesi nde 'Asma Çubuğu' öyküsünde Orhan Kemal adını kullandı. Orhan Kemal in kullandığı diğer takma isimler ise Hayrullah Güçlü, Raşit Kemali ve Yıldız Okur`du.

Çalıkuşu, Yeşil Gece ve Anadolu Notları gibi önemli eserlere imza atmış olan Cumhuriyet dönemi edebiyatçısı Reşat Nuri Güntekin de bir çok takma ad kullanmıştır. Reşat Nuri Güntekin`in dönemin Kelebek Dergisi nde kullandığı ve bugüne kadar tespit edilmiş yedi takma ismi vardır. Bunlar: Ateş Böceği, Ağustos Böceği, Yıldız Böceği, Cemil Nimet, Hayreddin Rüştü, Mehmet Ferit, Sermet Feri`dir.

Rıfat Ilgaz edebiyat hayatına 1926 yılında-henüz 15 yaşındayken-Kastamonu Nazikter Gazetesi nde yayınlanan 'Sevgilimin Mezarında' şiiriyle başladı. O dönemlerde kaleme aldıklarının altına 'Mehmet Rıfat' imzasını atıyordu.

Rıfat Ilgaz, 1956 yılında İlhan Selçuk un çıkardığı Dolmuş Dergisi nde bir hikâye serisi yayınlamaya başladı. Daha sonra bu yazılar Hababam Sınıfı romanı oldu. Çizimlerini Turhan Selçuk un yaptığı bu dizi çok tuttu. 'Stepne' takma adıyla yazdığı bu hikâyelerin kime ait olduğu dönemlerde ilginçtartışmalara yol açtıysa da daha sonra serinin devamı olan oyunları çıkarması tartışmaları sona erdirmişti. Rıfat Ilgaz ayrıca 'Remzi Işık' takma adını da zaman zaman kullanmıştır.

1908 yılında gazetelerde kadın hakları üzerine yazılar kaleme alan ve ilk yazısı Tevfik Fikret in Tanin Gazetesi nde yayınlanan Halide Edib ilk zamanlarda -eşinden ötürü- 'Halide Salih' takma adını kullandı. 1910 yılında eşi Salih Zeki Bey in ikinci bir kadınla evlenmek istemesi üzerine aynı yıl ondan boşandı ve artık yazılarında Halide Salih yerine 'Halide Edib' adını kullanmaya başladı.

Gençlik yıllarında yazdığı skeçlerle edebiyat yaşamına başlayan Haldun Taner, 'Töhmet' adlı ilk öyküsü Yedigün dergisinde 'Haldun Yağcıoğlu' takma ismiyle 1946 da yayınlandı.

Hamdullah Suphi nin ilk şiirleri amcası Sezai Bey in Paris te çıkardığı Şura-yı Ummet gazetesinde yayımlandı.

Daha sonraki edebi hayatı boyunca, Hamdullah Suphi Tanrıöver yazılarında 'İstanbul Dürbün, Â mâ, Hasat, Hordebin, Keçiboynuzu, Münekkit, Sermuharrir, Sivri Sinek, Toplu İğne, Yatmaz' gibi takma adları kullandı.

1934-1936 arasında Yedigün ve Karikatür dergilerinde sekreterlik yapan Kemal Tahir, Varlık ve Ses dergilerinde takma adlarla şiirler yayımladı.

Takma isimle mizah öyküleri ve polisiye romanlar kaleme alan yazar, 1954 yılına kadar 'Kemal Tahir' adını eserlerinde kullanamadı. 'Göl İnsanları'`na alacağı iki öyküsünü hapisteyken Cemalettin 'Mahir' takma adıyla Tan`da yayımladı.

Kemal Tahir, 1950`li yıllarda 'Körduman, Bedri Eser, Samim Aşkın, F. M. İkinci, Nurettin Demir, Ali Gıcırlı' gibi takma isimler ile kitaplar yayımlamayı sürdürmüştür.

1958 den itibaren Tercüman, Büyük Gazete, Yeni Tanin ve İkdam da kendi adıyla ve çeşitli takma adlarla denemeler, makaleler ve romanlar yazan Melih Cevdet Anday, 1960 ta Nadir Nadi nin desteğiyle Cumhuriyet te köşe yazıları yazmaya başladı. Bu gazetedeki yazılarını 1997 ye kadar sürdürdü.

Anday, eserlerinde kendi adı haricinde şu takma adları da kullanmıştır: 'Yaşar Tellidede, Niyaz Niyazoğlu, A. Mecdi Velet, M. C. A., H. Mecdi Velet, Yaşar Tellidere, Gani Girgin, Zater, Yaşar Tellioğlu.'

1917-1918`de Ati Gazetesi`nin yazı işlerinde çalışan Faruk Nafiz Çamlıbel, Ankara ve İstanbul`daki öğretmenlik yıllarında çeşitli dergi ve gazetelerde şiirler fıkralar yayınladı. Mizah dergilerinde 'Deli Ozan' ve 'Çamdeviren' takma adlarıyla mizahi manzumeler yazdı.

Geçmişten günümüze en iyi romancı kadın yazarlar arasında gösterilen edebiyatçı Bronte kız kardeşlerde zamanlarında farklı mahlaslar ile eserlerini ve yazılarını yayınlamıştır.

Charlotte, Emily ve Anne Bronte eserlerinde Currer, Ellis, Acton Bell mahlaslarını kullanmışlardır. Kız kardeşler kadın yazarlara karşı ön yargılı yaklaşıldığı için erkek mahlasları kullandıklarını söylemişlerdir.