'Hey, Mavi Gömlekli, Sana Söylüyorum!'

Eğitimde iyi örnekler yazıldıkça ve uygulama sahasında kendisine yer buldukça etkisi ve sonucu hissedilir derecede ortaya çıkacaktır. Bu yazımızda da isimlendirme, üzerinde durmaya çalışacağız.

çok geniş 'insan isimleri, mekân isimleri, kurum isimleri, mağaza isimleri; vb.' Bizim burada üzerinde duracağımız 'isimlendirme' örneği ise okullarda bazı mekanlara, özellikle sınıfı meydana getiren öğrenci gruplarına verilen isimler hakkında olacaktır.

İsimler, ademoğlunun her gün duyduğu, duydukça bir şeylere yöneldiği kelimelerdir. İsimlerin anlamları insanların kişiliğinin gelişmesinde de önemli bir rol oynar.

İsimlerle yüceltilen, yerin dibine batırılan durumlar hayatın her alanında karşımıza çıkar. Kişi güzel bir isme sahipse ona uygun roller ve pozisyonlar alıp bu şekilde tepkiler verir. Kötü isme sahip olanlar da tarihin karanlık sayfalarında kendisine yer bulanlardır.

Öğrencilik yıllarından herkes hatırlar. Adınızı bilen bir öğretmene, hocaya, komşuya, arkadaşa karşı duyduğunuz saygı ve onun işine, yardımına verdiğiniz önem ile sizi hatırlamayan, isminizi bilmeyen, size 'hey mavi gömlekli', 'sen pencereden dışarıya bakan', 'oğlum -elma yiyen- sana söylüyorum' veya 'kızım -sakız çiğneyen; vb.' diye seslenen bir öğretmene, hocaya duyduğunuz sevgi ve saygı arasında ciddi farklar vardır ve olacaktır.

İşte, bu durum, ismin daha söylenirken kalbe giden yolda ne kadar etkili olduğunu ortaya koymaktadır.

İsmi ile karakteri, hal ve hareketi, huyu suyu uyuşan kişiler için ismi ile müsemma tanımlaması yapılmaktadır. Cesareti olmayan pısırık, sünepe birisinin isminin celal olması, o kişinin ismi ile müsemma olmadığını beyan eder.

Yalancı, asabi, vicdansız, karamsar, umutsuz gibi anlamları veren isimleri kullanan insanlar, elbette ki sıkıntılı olacaklardır. Küpün içinde ne varsa dışına o sızarmış. İsim, içerdiği anlamlarla kişiyi etkisi altına alır.

Okullarda derslik ve koridorlarımız, milli ve tarihi şahsiyetlerimizin ismiyle şerefyab (şereflenmek, onurlanmak) oluyor. Bu isimlendirmelerle okul ve sınıf duvarları, bu tarihi ve milli şahsiyetlerin hayatları ve eserlerinden kesitlerle süslenmiştir.

Sınıfında ve okulunun farklı yerlerinde bu isimleri uzun süre gören öğrenciler bu şahsiyetleri yakından tanımasa bile en azından o kişinin branşını ve neler yaptığını bir iki cümleyle de olsa hatırlayacaktır. O şahsiyetlerin şahsiyeti ile gönül dünyasını şekillendirmeye gayret edebilir. Bu da bu işin ehemmiyetinin bir göstergesidir.

Bir de bu mekân, sınıf, koridor isimlendirmelerinin dışında sınıftaki öğrencilerin tamamına birden verilen ve o sınıfa şamil isimler var. İşte bizim asıl isimlendirme mevzumuz bu olacaktır. Eğitimle uzaktan yakından ilgisi olan birisi her sınıfın bir 'sınıf öğretmeni' olduğunu en azından kavram olarak bilecektir.

Buradaki sınıf öğretmeninden kastımız, sadece ilkokul kademesindeki öğretmenlerimiz değildir. Anaokulundan lise sona kadar kendisine verilen sınıfı yakından takip eden, o sınıftaki öğrencilerin her türlü problemiyle ilgilenen, velilerle iletişime geçen, o sınıf ve öğrencileri için diğer öğretmenlerle görüşen öğretmene 'sınıf öğretmeni' diyoruz.

Sınıf öğretmenlerinin, öğrencilerin gözünde ve gönlünde ayrı bir yeri vardır. Anne babadan sonra ikinci anne baba, bazen sırdaş, bazen paydaş, bazen otorite olan kişidir, sınıf öğretmeni. Sınıf öğretmeleri olağanüstü durumlar hariç, almış olduğu sınıfın öğrencilerini mezun edinceye kadar takip eder.

Birçok sınıf öğretmeni de sınıfını yeni aldığı eylül, ekim aylarında tanır. Sınıfındaki öğrencilerin bilgilerini -anne, baba, kardeş, bazı yakınları; vb. hakkında-, toplar. Öğrencilerle sık sık iletişim kurar. Hem derslerde hem de ders dışında onları dikkatle gözlemler. Diğer öğretmenlerden gelen bilgileri anında zihnine, bazılarını dosyasına işler. İletişime geçilmesi gereken birileri varsa hemen geçer.

Yeni aldığım beşinci sınıf öğrencileriyle bu aşamalardan geçtikten sonra isimlendirme konusuna geldik. Benim sınıfa giren her öğretmen dersten sonra gözlemlerini, bazı olayları, eksikleri, güzellikleri benimle paylaşıyor, normal olarak.

Haftanın ilk gününden son gününe kadar her derse giren öğretmen, 'Hocam sınıfınız çok güzel, şeker gibi maşaAllah!' cümlesini sık sık kullandılar. Anlaşmış gibi sınıfıma giren her öğretmen, 'Hocam sınıfınız çok güzel, şeker gibi nazar değmez İnşaAllah!' cümlesini kurdukça ben kendi adıma keyifleniyorum.

Kafamda sınıfım için çoktan bir isim oluştu ancak öğrencileri de bu işin içine çekmemiz gerekiyor. Yoksa isim havada kalır. Öğrenci benimsemez, içine sindiremez. Gönlünün en ücra köşesine kadar yer etmeli ki isim kabul görsün ve uzun soluklu olsun. Bu vesileyle ben yaklaşık bir hafta derslerimde, üzerine basa basa, gözlerine ve gönüllerine girme gayretiyle 'Şeker gibi Sınıf' kavramını kullanmaya gayret ettim. Anlamı üzerinde öğrencilerin davranışlarından canlı örnekler vererek izah ettim.

Bir haftanın sonunda da hem sınıf başkanlığı seçimini yaptık hem de sınıfa isim bulma oylamasını gerçekleştirdik. Oy birliği ile sınıfımızın adını belirledik.

Artık sınıfımızın adı, 5/A sınıfı değil 'Şeker gibi Sınıf' olmuştu.

İşimiz bitti mi?

Hayır, daha yeni başlıyor.

Sınıfın her tarafına -önceden ödevlendirip hazırladığımız- 'Şeker gibi Sınıf' afişlerini astık. Okulda bulunan tüm sınıfları dolaşıp adımızı ilan ettik, tüm öğretmenlere duyurduk ve bundan sonra her ortamda bu isimle ifade edilmemiz gerektiğini rica ettik.

Veli toplantısı için hazırladığımız davetiye kağıtlarına da 'Şeker gibi Sınıf`ın' şeker gibi velilerini toplantıya bekliyoruz, cümlesini yazarak ilk uzaktan tanışmayı sağlamış olduk. Toplantımızın gündem maddelerinden biri de tahmin ettiğiniz üzere sınıfa verdiğimiz isim olmuştur.

Kasım ayının sonuna geldiğimizde okulda kime sorarsanız sorun, 'ŞGS' (Şeker gibi Sınıf) nedir, kimdir? dediğimizde anlıyor ve ona göre cevabını vermeye çalışıyordu. Güzel isimlendirme pek çok güzelliği de beraberinde getiriyordu hiçşüphesiz. Sınıfın uyumu gözle görülüyor ve gönüllerde yer ediyordu.

Bu basit ve çok küçük gibi görünen 'sınıf isimlendirmesi' zamanla o sınıfın karakteri haline geliyordu. Yıllar sonrasında da okul hayatımızdan geriye kalan ve daha da önemlisi davranışlarımızı süsleyip şekillendiren önemli bir mevzu olarak, hatıra olarak, yaşam tarzı olarak kendisine bir yer bulmaya devam ediyordu.

Öğrencinin içinde olduğu ve onlarla beraber şekillendirilen her proje ve etkinlik her zaman kendisinden sonraki döneme gönüller vasıtasıyla taşınacaktır.

  • ŞGS bu yarışmayı da kazanmış.
  • ŞGS münazarada il birincisi olmuş.
  • ŞGS`den bir öğrenci şiir yazma yarışmasında derece almış.
  • Hocam, ŞGS`nin öğrencileriyle zaman nasıl geçiyor? Anlamıyorum bile!
  • ŞGS mezunları okulumuzdaki öğretmenleri ziyarete gelmişler.
  • ŞGS`de okuyan bir öğrencimiz meşhur bir yazar olmuş. On beşinci kitabını çıkarmış.
  • ; vb.

Bu cümlelerin kurulabilmesi için bu küçük adımlara çok ama çok ihtiyacımız var. İyiliğin küçüğü de büyüğü de gönüllerden geçer. Hatırlanan ve sonrasında yaşam tarzı haline gelen isimlere kimin ihtiyacı yok ki?

İsmin güzelliği, motivasyon kelimesini besleyen en önemli kaynaktır. Dijital teknolojinin dünyayı telefona sığdırdığı bir zamanda kültürel alışverişin sınırları çoktan bitmiştir. Dijital esaretten ancak kendi değerlerimize sahip çıkarak az etkilenenlerden olabiliriz. Anlamlı, yaşanabilir, uygun ve güzel isimlerle çocuklarımızın kısacası gelecek kuşakların kimlik ve şahsiyetini inşa etmiş olacağız.

Ez cümle oturduğumuz binaya, geçtiğimiz köprüye, su içtiğimiz çeşmeye, okuduğumuz kitaba, kullandığımız bilgisayara, yazdığımız oyuna, icat edilen her nesneye verdiğimiz isim kesinlikle önemlidir.

İsim bizimse onun etrafında dönen ekonomi de sosyoloji de hayal de umut da bizim olacaktır.