Ramazan Coşkusu (!)

Ramazan ayına sayılı günler kaldı. Hazırlıklar ise tüm hızıyla devam ediyor. Öncelikle yumurtalı/yumurtasız seçenekleriyle pidelerin fiyatı ve gramajı belirlendi. Başta hurma ve şarküteri ürünleri olmak üzere evlere yiyecek stoklanmaya başlandı.  Kimlere hangi gün iftar verileceği programlandı, davetlerin çakışmamasına özen gösterildi. Alanında uzman popüler hocaların hangi kanalda yayın yapacağı ve program başına ne kadar ücret alacağı konusunda anlaşmalar yapıldı. Belediyelerin Ramazan etkinlikleri kapsamında sahneye çıkacak olan şarkıcılarla sözleşmeler imzalandı. Bir süredir ülkemizde de bulunan çeşit çeşit ama illaki altın yaldızlı ve ışıklı Ramazan süsleriyle evler süslendi. Lüks restoranların iftar menüleri oluşturuldu. Toplu iftar çadırlarının etrafı vatandaşların keyifli vakit geçirmesi için panayır yeri gibi düzenlendi. Bütün bu tablo nefsi arzuların dizginlenerek gayret ve tefekkürün artırılacağı bir mevsime değil de büyük bir partiye hazırlanıldığı izlenimi veriyor.

“Lüks haramdır” düsturuyla büyüyen bir neslin yaşadıkları mütevazı hayat tarzının takvadan değil fakirlikten kaynaklandığını anlamasıyla başladı dönüşüm. Kapitalizmle uzlaşı sağlanması ucube bir din anlayışı meydana getirdi. Sadece hayat tarzları değil ibadetler de tüketim kültürünün terminolojisiyle ifade edilir oldu. Ramazan’da eğlence, hacda konfor, namazda keyif ve Kur’an’da ziyafet aranır oldu. Sonuçta ne yardan ne serden geçmeden, zevk ve eğlence içinde Müslümanca yaşamanın bir yolu bulunduğuna ikna olundu. Kermeslerde çılgınca alışveriş yaparken hayırda bulunma fırsatı, vakıfların yardım davetlerinde nefis yemekleri mideye indirirken sevap kazanma şansı ve lüks otellerde tatil yaparken İslami ölçülere riayet ediyor olmanın verdiği içhuzuru yakalandı. 

Ramazan ayının uhreviyatı da bahsi geçen dönüşümden nasibini aldı elbette. Bu ibadet ayını eğlence kavramıyla bağdaştırmak en başta zor olsa da Direklerarası Ramazan Eğlenceleri Osmanlı’dan kalma bir gelenek olarak meşruiyet zemini buldu.  Günümüze uyarlanan bu gelenek farklı semtlerdeki etkinlik alanlarına taşındı. Önceleri sahnelerde sohbetler, Karagöz-Hacivat oyunları ve Din musikisi dinletileri vardı. El değiştiren belediyelerin de dahil olmasıyla etkinlikler farklı bir boyuta taşındı ve iftar sonrası caz/pop konserleri düzenlenir oldu. Böylece halkın Ramazan’ı panayır coşkusuyla idrak etmesi sağlandı. Vatandaşlar ise lüks restoranlarda yarısı çöpe giden, yine de gözleri asla doyurmayan beş yıldızlı iftarlarla Ramazan’ın uhrevi havasından istifade etti. Tüm gün açkalan Müslümanlara aynı anda sıcak yemek yetiştirmek için kan ter içinde koşturan garsonların ise oruçlu olmadığı farz edildi. 

Televizyon programları sayesinde Ramazan coşkusu ülkenin her kesimine ulaştırıldı. Hem iftar hem sahur saatlerinde ekranlardan canlı yayında sohbet yapan hocalar aynı zamanda halkın din içerikli önemli sorularına cevaplar sundu. İlahiler, kasideler ve din musikisinin diğer örnekleriyle izleyiciler Ramazan’ın manevi atmosferine büründü. Bunlardan başka 2017 yılından beri “yetenek avcısı” formatıyla bir yarışma programı düzenleniyor. İhlas ve samimiyet timsali altın yaldızlı dev rahlede kimin daha güzel Kur'an-ı Kerim okuduğunun belirlendiği yarışma, şov dünyasına yeni bir içerik kazandırdı. Yarışmanın kazananları ise tabi ki altınla ödüllendirildi. 

Mis gibi pide kokuları, mükellef iftar sofraları, sahura dek süren ziyafetleri, şovları ve eğlenceleriyle Ramazan, kulluğumuzu hatırlamanın ve insanî hakikatimize ulaşmanın bir mevsimi değil bedenlerimizi açbırakarak nefslerimizi beslediğimiz bir zaman dilimi haline geldi. Alanında yetkin hocalar eşliğinde konforlu itikâf paketleri henüz piyasaya sürülmedi belki ancak tüketim kültürünün bütün unsurlarını barındıran gösterişli Ramazanlar yaşıyoruz. Bu dünyevileşme gayretleri dinin sevilmesine, ibadetin yaygınlaşmasına ve maneviyatın artmasına değil sadece yozlaşmaya vesile olmaktadır. Ayrıca dinin metalaştırılmasının kaçınılmaz bir neticesi olarak, artan satışlar sonrası stoklar tükenmiş görünüyor. Büyük bir acıyla karşıladığımız bu Ramazan hiçdeğilse keyif ve eğlenceyi bırakıp stokları güncellemek ümidiyle.